Fehmi Koru yazdı: Gariban bir takım devleri yendi; muhalefet güçlü iktidar karşısında aynı başarıyı gösterebil

''Futbol aynı zamanda farklı bir sektörü de besliyor: Kumar sektörü… Dün yapılan bir maçta güçlü bir takımın kazanacağı üzerine iddiaya girenler büyük kaybettiler''

Arjantin'i yenen Suudi Arabistan takımı..

Pek çoğumuz şu sıralar dünya kupasına takılmış durumda. Şimdilerde günde üç maç var; yakında sayı ikiye, daha sonra da bire düşecek ve nihayet 32 ülkeden birinin takımı kupayı kazanacak…

Katar’da olunca kimseler ilgi göstermez sanılıyordu, tribünler aksini söylüyor.

“Maçlar başlasın, itirazların sona ereceğini göreceksiniz” diyenler haklı çıktı.

Futbol aynı zamanda farklı bir sektörü de besliyor: Kumar sektörü… Dün yapılan bir maçta güçlü bir takımın kazanacağı üzerine iddiaya girenler büyük kaybettiler…

Suudi Arabistan takımı, turnuvanın şampiyon namzedi Arjantin’i yendi.

Messi’li Arjantin’in kadrosunda yer alan oyuncuların hepsi, yerel sahalarda becerilerini ispat ettikleri için Avrupalı takımların ilgisini çekip yüksek transfer ücretleri alarak ülkeleri dışında top koşturmaktalar. Hepsinin piyasa değerini alt alta topladığımızda dolar cinsinden milyarlar ediyor.

Buna karşılık, Suud kadrosu, ülkenin tek bir takımı üzerine kurulu ve oyuncuların hiçbirinin dünyada piyasa değeri yok. 

Davut ve Calut olayı gibi. Güçsüzler takımı, devleri yendi.

Maçları izlerken zihnim ülkemiz siyasetinde olduğu için, yenileceğine herkesin iddiaya girdiği bir takımın bütün iddiaların üzerine oynandığı rakibini ağır bir yenilgiye uğratmasını da zihnimde bizdeki siyasete uyarlamadan edemedim.

Turnuva bir Arap ülkesinde -Katar’da- oynanıyor; bu sebeple çevre ülkelerden gelen futbolseverler tribünlerde kalabalığı teşkil ediyorlar. Suudi Arabistan takımı da bu sayede Arjantin karşısında izleyici desteğine sahipti. Oyunculara manevi destek için avuçlarını parçalayana, sesleri çıkmayana kadar tezahürat yapan izleyilerden Arap olanlar -büyük ihtimalle Arap olmayan Müslümanlar da- Messi sevgisine rağmen Arjantin’i değil, hiçbirini tanımadıkları Suudlu oyuncuları teşvik ettiler maç boyunca…

Bu önemli.

Ancak daha önemlisi, karşılarına çıktıkları takımın devlerden oluştuğunu bilerek hazırlanmış Suudlu oyuncular ile onları hazırlayan teknik direktörün maça verdikleri önemi sahaya yansıtmalarıydı.

Maçın yarısında, formaları ve kadrosundaki tanınmış yüzleri bilmeyen izleyici, hangi takımın güçlü Arjantin, hangisinin yenilmesi mukadder sayılan Suudi Arabistan olduğunu karıştırabilirdi.

İlk yarıda güçlü takımı sürekli ofsayta düşürerek atılan golleri geçersiz saydırabildi Suudlular; ikinci yarının başlarında arka arkaya iki sayı kaydedip sonrasında kalelerini gole kapatmayı başardılar.

Arjantin takımının nafile çırpınışlarına tanıklık ettik.

Tamam da, siyaset bunun neresinde?

Maçı seçim süreci, tribünlerdeki seyircileri seçmen, takımları sandıktan en çok oyu alarak çıkmak isteyen partiler olarak düşünelim.

İki takım yerine bizde kendisini iktidar görmek isteyen iki ittifak var.

Futbol maçı galip gelmek için, seçimin amacı da iktidar olmak…

Tribünlerde oturup maçı izleyenler gibi, siyasi kadroların dışında kalan bizler de, partilerin seçim öncesi kampanyalarını izlemekteyiz.

Her ne kadar muhalefetin seyircilere-seçmenlere verdiği mesaj bu seçimi kendilerinin kazanacağı iddiası olsa da, bizdeki siyaset denkleminde güçlü olan taraf, iktidar.

Kolay değil, 20 yıldır bu seçime hazırlanıyor iktidar cephesi. Elinde cepheye sürebileceği malzeme çok fazla. Bir değil tam on seçimi -siyasi maçı- kazanarak bugüne geldi iktidarın büyük partisi; ortağı olan parti de ülkede en uzun süreyle varlığını sürdüren bir siyasi çizginin temsilcisi.

Muhalefet cephesi ise, liderleri ara sıra bir masada buluşan altı parti ile onların araya mesafe koydukları birkaç başka partiden oluşuyor.

Altı partinin altısı da farklı niyet ve hedeflere sahip.

Vaatler her iki cephe tarafından birbiri ardına sıralanıyor; ancak iktidarın geçmişe dayalı bir gücü var, muhalefetin vaatleri ise ispatlanmak için seçimden muzaffer çıkmayı gerektiriyor.

İktidar cephesi, bana göre, pek çok yönden Arjantin milli takımı gibi…

Messi’si bile var: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan

Suudi Arabistan milli takımını andıran muhalefet ise…

Karşılaştırmanın burasında benim zihnimde oynattığım film kopuyor.

Arjantin – Suudi Arabistan milli maçında zayıf görülen takımı güçlü rakibi karşısında muzaffer yapan özellikler, bunun sebebi.

Teknik direktörün uygulamaları için oyuncularına çizdiği ve provasını antrenmanlarda yaptırdığı stratejiye uygun taktikler, seyirci desteğini de arkasına almış Suudi Arabistan’ı Arjantin karşısında başarılı sonuca taşıdı.

Gazetelerin hafta sonu eklerinin bulmaca sayfalarında, birbirinin aynısı gibi duran, ancak üzerinde oynanarak birkaç noktası farklılaştırılmış iki fotoğraf sunulur ve okurlardan iki fotoğraf arasındaki çok ince farkları bulması istenir.

Şimdi sıra, futbol ile bizim siyaset ortamı arasında kurduğum görünür benzerliklere rağmen aslında varlığı hissedilen farkları bulmakta.

Bizdeki siyasi ortamda muhalefette eksik olanlar çok belirgin.

Ortak bir strateji yok, sadece iddialar ve vaatler var. Taktikler ise yalnızca iktidar cenahında kendisini belli ediyor.

Seyirciler -seçmenler- biraz umut aşılanabilse desteklerini verebilecek durumda; ancak yenilecek tarafı tutmak da istemiyorlar. Suud takımının stratejiye bağlı taktikleri, Katar’da, seyirci kitlesini “Bu takım kazanır” noktasına ve oradan da motivasyonu artırmaya götürdü.

Umut verici motivasyon eksikliğini henüz giderebilmiş değil muhalafet cephesi.

“Yaparız, ederiz” ile olmayacağı belli; daha fazlası için her şeyden önce eksiğin ne olduğunu görmek şart.

Eksik ne?

Belki bir başka maçı izlerken o da aklıma gelir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.