Ben hesabını unuttum, AK Parti’nin iktidarda olduğu 22 yıl içerisinde anayasa kaç defa değişti?
En sonuncusunun 2017 senesinde yapılan halkoylamasıyla ülkenin sistemini yenileyen değişiklik paketi olduğunu biliyorum. O değişiklikle ‘parlamenter sistem’ yerini ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ne bıraktı.
Daha önce de, hukuk sistemine radikal bir müdahale anlamını taşıyan 2010 senesinde yapılmış halkoylamasının getirdiği anayasa değişikliklerini hatırlıyorum. Anayasa Mahkemesi’nin ve Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapıları köklü biçimde değişikliğe o sayede uğratılabilmişti.
Arada ufak tefek başka değişimler de oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi 2007 senesinde tıkandığında da halkoylamasına gidilmişti.
Acaba benden başka yaşanmış bu vakaları hatırlayan mı kalmadı?
Sorum daha çok siyasilere…
Özellikle AK Parti sözcüleri, geçmişte yaşanmış anayasa değişikliklerinden haberdar değilmiş gibi konuşuyorlar. En fazla sözünü ettikleri de eldeki anayasanın askerler tarafınca kaleme alındığı ve bunun yerine sivil bir anayasa yazmanın zamanının geldiği gerekçesi…
Askerlerin kendi elleriyle seçtikleri üyelerden oluşan Danışma Meclisi’ne yazdırdıkları, sonunda ortaya çıkan metni de bizzat değiştirerek halkın onayına sundukları anayasanın tarihi 1982…
O tarihten bu yana gelip geçen -ve AK Parti gibi geçmeyen- neredeyse her iktidar, 1982 anayasasının bir çok maddesini değiştirerek bugüne gelindi.
Sistem bile değişti anayasada meydana gelen değişiklik sayesinde…
Kısaca, ortada bir anayasa var fakat bu anayasa artık 1982 senesinde askerlerce onaylanmış ve halka oylatarak kabul ettirilmiş anayasa değil…
Böyle olsa da anayasa yeniden değiştirilemez mi?
Değiştirilebilir elbet. Ancak, ‘‘Gelin elele verelim ve anayasayı değiştirelim’’ diyenlerin mevcut anayasanın askerler tarafınca yazılmış bir metin olduğu tespitinden vazgeçmeleri ve kendilerine yeni bir veya daha fazla gerekçe bulmaları şartıyla…
Gerçekten de, iktidar, anayasada değiştirilmesinin gerekliliğini düşündüren ne gibi unsurlar görüyor olabilir?
Bazen ağızlardan ‘ailenin birliği’ konusunun tehdit altında olduğu iddiası çıkıyor. Acaba gerçek gerekçe o olabilir mi?
Anayasada aslına bakarsak ‘aile birliği’ konulu maddeler yerli yerinde duruyor. Tehdit sözcüğüyle kast edileni biraz kurcalayınca karşımıza ülkemiz açısından sözü edilmeye bile değmeyecek bir kesimin kast edilmiş olduğu gerçeği çıkıyor. Kimin kimi gerçekte tehdit ettiği bile belli değil. Kaldı ki, İstanbul Sözleşmesi iptal edilmiş olsa da, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşma ve sözleşmeler belli mevzularda ileri kısıtlamaları imkansız kılıyor.
Konunun bu yönüyle taze tutulmasının tabana yönelik mesaj olması mümkün, ama öyle bir yaklaşımın anayasaya geçmesi pek mümkün değil.
O halde, bazılarının ‘‘Gelin değiştirelim’’ davetine karşı çıkarken niyet okumayla ileri sürdükleri gibi, değişiklik ile, anayasanın giriş bölümü ve ilk dört maddesinin yeniden kaleme alınması, ‘Türk’ sözcüğünden ve Cumhuriyet’in niteliklerinin açıkça ifade edilmesinden vazgeçilmesi mi amaçlanıyor?
‘Demokrasi’ sözcüğü mü fazla geliyor?
‘Laiklik’ ilkesi mi kaldırılmak isteniyor?
Ben bu niyet okumanın da geçerli olmadığını, bu tür değişikliğin gerçekleşmeyeceğini, denense bile oylandığında Meclis’ten geçmeyeceğini, halkoyuna sunulduğunda da halktan onay alamayacağını düşünüyorum.
İktidar böyle bir denemeye girişmeyecek kadar siyasetin sınırlarını biliyor.
Zaten AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, daha dün, ‘kırmızı çizgiler’ konusunda duyarlılık vurgusunda bulunmadı mı?
Hukuki açıdan anayasa değişikliğiyle amaçlanabilecek önemli konular bu kadar ve onları gerçekleştirmek çok zor.
Peki de, iktidarın anayasa değişikliği mevzusunda bu denli ısrarcı olması, partilerin kapısını çalıp hepsinden destek talep etmesi ne için?
Sanıyorum, anayasayı hukuki maddeleriyle oynayıp değiştirerek değil fakat anayasayı değiştirme girişimi ile elde etmek istediği daha çok siyasi mahiyette amaçları var iktidarın…
Onların neler olduğunu da süreç içerisinde öğreneceğiz.