Fehmi Koru yazdı: İktidar son düzlükte kampanyasını farklılaştırmaya başladı, farkında mısınız?

İnsanlar arasında, sahteliği her tarafından aksa bile siyasilere yakıştırılacak görüntü ve sözleri gerçek olarak kabule hazır olanlar da galiba az değil.

Fehmi Koru*

Seçim öncesi son düzlüğe girildi. Bundan sonraki 10 gün sandığa yansıyacak oyları etkilemek amacıyla en geniş biçimde kullanılacak.

Uluslararası jargonda ‘deep fake’ (derin sahtekarlık) denilen yöntemle rakibin kendisine yakıştırılan sahte görüntülerle söylemediği sözleri söylemiş hale getirilmesi?

Son olarak muhalefet tarafından bu ihtimal gündeme getirildi.

Günümüz teknolojisi ve sosyal medya bu tür kullanımlara müsait.

İnsanlar arasında, sahteliği her tarafından aksa bile siyasilere yakıştırılacak görüntü ve sözleri gerçek olarak kabule hazır olanlar da galiba az değil.

Nereden mi biliyorum?

Anlatayım.

Hatırını sorma amacıyla bir dostumu dün telefonla aradığımda, kendisinin yanında uzun zamandır görüşmemiz kesik bir eski dostun bulunduğunu öğrenince, bir süre onunla da konuştum.

Sözü seçime getirdi o eski dost.

Muhalefetin seçimi kazanabileceğine dair öngörümü aktardığımda kendisinden hiç beklemediğim terslikte bir cevap aldım.

“Ülkeyi bölecekler” diyordu Millet İttifakı çatısı altında buluşmuş muhalifler için…

Bu görüşü seslendiren kişi çok uzun yıllardır hayli uzak bir ülkede yaşıyor. Görüşmemizden sonra gidip oyunu kullanacaktı.

Kullandığı sözcükler arasında Kandil vardı, İmralı vardı, PKK vardı…

Ondan işittiklerim daha önce dinlediğim ve fazla önemsemediğim başka bir görüşmeyi bana hatırlattı.

Deprem kentlerinden birinde yaşayan annesiyle yaptığı siyaset ağırlıklı bir telefon görüşmesini dinlemiştim bir dostumdan.

Yaşam tarzı sebebiyle herhangi bir zorlamaya bile gerek kalmadan muhalefete oy vermesi beklenen yaşlıca kadın, beklenenin tersine bir kanaat aktarmıştı dostuma. Şaşırtıcı ifadelerle. Annesinden bu kararının sebebini sorduğunda aldığı cevap daha da şaşırtıcıydı. Kadın, iktidarın değişmesi durumunda, kendisinin yaşamakta olduğu ili de içine alan bölgenin, ülke bütününden koparılmayla sonuçlanacak gelişmelere sahne olacağına inanmaktaydı.

“Muhalefet kazanırsa bizim de buralardan göçmemiz gerekecek” demiş kadın.

İnanarak.

Düne kadar iktidar cephesinin kampanyasını birbiri ardına gündeme taşınan keşifler ve icatlara dayandırdığını sanıyordum.

TOGG üretime tam da seçim öncesi girmişti.

Karadeniz’de bulunduğu açıklanmış doğalgazın sisteme dahil edildiği ve evlerde mutfak ihtiyaçları için kullanılan miktarın bir ay bedava olduğu duyurulmuştu.

Teknofest sergisinin tarihi sonbahardan seçim öncesine alınmış, uçak gemisi, savaş uçağı türü savunma sanayii ürünlerinin tanıtımı da yine şu sıralara denk getirilmişti.

Petrol bile bulundu seçim öncesinde…

Asgari emekli maaşını 7.500 TL’ye çıkartmaya ek olarak birkaç ay sonra için yeni zamlar yapılacağı müjdesi de ihmal edilmedi.

Unuttuklarım olabilir, takvimin her gününe düşen sürprizlerin listesini sizler tamamlayabilirsiniz.

Ancak bütün bunların beklenen etkiyi insanlar üzerinde yeterince uyandırmadığı görülüyor.

İktidardaki partinin 22 yıldır ülkeyi yönetiyor olması, şimdi birbiri ardına açıkladığı vaatleri hafifleten bir etkiye sahip.

Hayat pahalılığı her türlü müjdeyi geçersiz kılacak boyutlarda.

Uzaktaki dostum ile deprem bölgesinde yaşayan kadının verdiği tepkileri uyandıran söylem bu sebeple gündemde daha fazla yer tutmaya başladı.

Güvenlik endişesini ön plana getiren korku senaryoları…

Ülkenin bölünebileceği endişesini körükleyen söylem…

PKK her seçimde iki yanlı da kullanılmaya yarayan elverişli bir malzeme. Bazen belli bir bölgedeki oylara talip olmak için, bazen de o bölge dışındaki seçmenleri harekete geçirmek için PKK kartına başvurulabiliyor.

Korku insanlardaki en önce tanışılan ve herkesin üzerinde derin izleri bulunan bir duygu.

Muhalefetin iktidar cephesi tarafından yapılmak isteneni kavradığı anlaşılıyor.

İYİ Parti lideri Meral Akşener korkuyu tetikleyen söylemi etkisizleştirmeye yarayacak bir karşı-söylem geliştirdi; gittiği her yerde onu kullanıyor.

Cumhurbaşkanı adayı da olan CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da ‘deep fake’ konusunu gündeme taşıyarak korku eşliğinde meydana salınan endişeleri daha da depreştirmeyle sonuçlanabilecek muhtemel gelişmenin önüne geçme çabasında.

Başarılı sayılabilir mi muhalefetin çıkışları?

Uzaktaki dostumun ve deprem bölgesindeki annenin şahıslarında temsil edilen kişilerin tutum ve tavırları bu soruya henüz olumlu cevap verebilmeyi mümkün kılmıyor.

Özgürlük alanının genişletilmesi, adaletin ikame edilmesi mi, ülkenin bölünmesi mi?

Hayat pahalılığı ve geçim şartlarının kötüleşmesi mi, ülkenin bölünme tehdidi altına girmesi mi?

İnsanların sandık başına bu denklemi akıllarında tutarak gitmeleri halinde nasıl bir sonuçla karşılaşılacağı belli olmaz.

‘Deep fake’ kadar hatta ondan da önemli bir konu bu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.