Fehmi Koru yazdı: İktidar veya muhalefet destekçisi medya bizim bu günlerimizin gerçeği, iyi bir şey mi bu?

Ne de olsa ‘merkez medya’ diye ünlenenler Ulus’un bile beceremediği kadar iktidarı yıpratmada etkiliydiler.

Fehmi Koru

Eskiden, AK Parti öncesinde, medyanın büyük çoğunluğu siyasi eğilim olarak CHP’ye yakındı. Aynı dönemlerde çoğu zaman ‘sağ’ olarak tanımlanan partiler iktidarda bulunur, onlara muhalefeti CHP ile birlikte kendilerini ‘merkez medya’ olarak tanımlayan gazeteler ile TV kanalları gerçekleştirirdi.

Daha eskilerde CHP’nin resmi bir yayın organı vardı –Ulus gazetesi- ama sonraki yıllarda mali açıdan kendisine yük olan bu gazeteyi gözden çıkardı CHP…

Ne de olsa ‘merkez medya’ diye ünlenenler Ulus’un bile beceremediği kadar iktidarı yıpratmada etkiliydiler.

ANAP’ın başlangıcında ve başbakanken, peşinden cumhurbaşkanı olduğunda, Turgut Özal’ın medyadan neler çektiğini o yılları yakından izleyenler bilir.

Bugün durum hayli değişik; medyada iktidar daha kuvvetli. ‘Merkez medya’ diye bilinenlerin, 20 senelik süre içerisinde, önce sahipleri değişti, peşinden da iktidara bakışları…

Vaktiyle ‘merkez medya’ yayın organları içerisinde ön planda görünen gazeteci ve yazarlar ya tasfiye oldular ya da kendilerini zamana uydurdular.

CHP’nin destekçisi medya bugün yok mu? Var tabii; ama hem artık ‘merkez’ denilebilecek durumda değil hem de eski gücü yok. Sayıları da sınırlı.

Yine de o medyada yer alan, yazılarıyla ve yorumlarıyla onlara katkıda bulunanlar, muhalefet görevlerini fazlasıyla yerine getiriyorlar. Söylemleri, geçmişin kendini ‘merkez’ olarak tanımlamış CHP’ye yakın muhalif medyasından alışkın olduğumuz yaklaşımları fazlasıyla andırıyor.

İktidarda bulunan parti ile ortağına -AK Parti ile MHP’ye- şiddetle muhalefet ediyor o medya. Bununla da kalmıyor, iktidarda bulunmayan fakat genel anlamda ‘sağ’ sayılan muhalif partilerden de -Saadet, DEVA ve Gelecek partilerinden- eleştiri oklarını esirgemiyorlar.

Bu girişi yapmamın sebebi, medyadaki bu eski damarla ilgisi olmayan yazar ve yorumcuların tavrını gündeme taşımak. Onların CHP ile aynı çizgide saf tutan medyanın yazar ve yorumcularından ayrıldıklarını görüyorum ve bunu dikkatlere sunmak istiyorum.

Ülkemizin en eski partisi CHP şu günlerde 100 yaşına girdi. Bir 9 Eylül günü (1923) kurulmuştu CHP ve bu 9 Eylül onun 100. yıldönümü. Böyle olunca da CHP’nin yazı ve yorumlara konu edinilmesi beklenirdi.

Dikkatli okurlar benim iki gün önce ‘CHP 100 yaşında’ yazımı hatırlayacaktır. Dün baktım, muhafazakar kimlikli -karşıdan bakanların ‘sağ’ diye tanımladıkları- iki yazar da köşelerine CHP’yi konuk etmiş.

Kendimi değerlendirmem doğru olmayabilir fakat onların yazdıkları CHP üzerine yazıları bu anlamda ele alabilirim.

Her iki yazar da CHP ile kişisel olarak yakınlık kurulamayacak kadar farklı görüşteler. Böyle bilindikleri için de, CHP’ye yakın kalemlerin her fırsatta ‘sağ’ veya ‘muhafazakar’ siyasilere dair yazıp çizdikleri akılda tutulduğunda, onların CHP ile ilgili yazılarının da CHP’lileri rencide etmesi beklenebilir.

Fakat hiç de öyle değil. Hatta tam tersine, CHP’nin tarihi önemini vurgulayan, günümüzde de oynadığı ve oynayabileceği olumlu rollerin altını çizen, daha nasıl etkili olabileceği mevzusunda yol gösteren yazılar bunlar.

CHP’li mi oluyoruz böyle davranınca? Elbette hayır.

Kendilerini muhafazakar tanımlayan ve buldukları her fırsatta -neredeyse her gün- CHP’yi hırpalama amaçlı haber ve yazılarla okur önüne çıkan medya içinden adlar yok mu?

Bu soruya keşke “Yok” yanıtını verebilseydim. Oysa vaktiyle ‘merkez medya’ sıfatıyla anılan gazete ve televizyonlarda şimdi yazıp yorumlar yapanlar, geçmişte gene aynı gazetelerde yazan ve kanallarda yorum yapanlar gibi medyada saf tutuyorlar.

İktidara karşı değil tuttukları saf, muhalefete karşı.

Geçmişte ‘merkez medya’ iktidarların iflahını kesme görevinin sahibi görünürken, şimdinin ‘merkez medyası’ ise muhalefete aman vermemeyle görevli.

Roller değişmiş görünüyor fakat aslına bakarsak eldeki metin aynı.

Konum 100. yıldönümü vesilesiyle CHP olsa bile, benzer bir değerlendirme iktidar partileri için de yapılabilir.

İktidarın itibarına sahip gazeteler-kanallar ile onların bünyesinde bulunan yazarlar ve yorumcular her yapılana sahip çıkma ihtiyacı duydukları için, keskin dönemeçlerde okurlarını şaşırtıyorlar.

Faiz ve nass üzerine dün yazdıkları ile bugün uygulanan politikalar birbirine taban tabana ters.

Ne oluyor, tüm bu hay alışkanlık içerisinde medya güvenilirliğini yitiriyor.

Medya içerisinde veya çevresinde yer alanlar bu gerçeğin farkında değiller mi?

Galiba değiller.

Farkına vardıklarında iş işten geçmiş olabilir.

Medya Haberleri

Now TV'de finali iddia edilen dizinin heyecanlandıran haberi: Güçlü kadro ile dikkat çekiyor
Partide görevi devralanlar dünyalık kapmış gibi davranıyorlar
Sinan Ateş suikastını azmettirenlerin hesaba çekilmesini en fazla isteyenlerdenim, fakat...
Gazetecilik skandalı
Emniyet’te kaset savaşlarının arkasında neler var?