Hemen herkes cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalacağından emin. Neden ben farklı düşünüyorum, galiba bu noktaya nasıl geldiğimin hesabını sizlerle paylaşmalıyım..
Türkiye iki turlu seçimle ilk kez 2018 seçiminde tanıştı. AK Parti ile MHP’nin ortak adayı Tayyip Erdoğan ilk turda rakip adaylar karşısında %52.59 oranında oy alabildiği için ikinci tur gerekmedi.
O seçimde CHP’nin adayı Muharrem İnce’nin oyu %30.64’te kaldı.
Seçimin bu defa ikinci tura kalacağını ilk telaffuz eden, geçen seçime CHP’nin adayı olarak katılmış olan Muharrem İnce. İnce bu kez 100 binin biraz üzerinde imza toplayarak aday oldu; şimdi Erdoğan’ın karşısında en fazla oyu alacağı ve seçim ikinci tura kaldığında da ipi kendisinin göğüsleyeceği iddiasında.
Fizik öğretmeni İnce’nin matematikten de anlaması gerekir; geçen seçimde arkasında ana-muhalefet partisi bulunmasına rağmen başaramadığını, bu kez nasıl oluyor da mümkün görebiliyor, hayret.
İlki 2018’de yaşanan iki turlu seçim birinci turda sonuçlandığı için ikinci tura kalmamıştı, ama aslında iki turlu olmayan bir başka seçim, farklı bir sebeple, 2019 yılında yapılan yerel seçimde ikinci tura kaldı.
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) tuhaf kararıyla oldu bu.
AK Parti, İstanbul’a büyükşehir belediye başkanı adayı olarak gösterdiği Binali Yıldırım’ın rakibi Ekrem İmamoğlu karşısında az bir oy farkıyla (Yıldırım’ın oyu: %48.55, Ekrem İmamoğlu’nun oyu: %48.80 idi) kaybettiği 31 Mart 2019 seçimine itiraz etmiş, YSK da, aynı zarfa atılan dört oy pusulasından sadece büyükşehir belediye başkanlığı için atılanı geçersiz saymıştı.
“Tuhaf karar” dememin sebebi bu.
İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi 23 Haziran 2019 tarihinde tekrarlandı.
Siyasi hayatımızda ikinci tur olarak sayılabilecek ikinci seçim budur.
O seçimde İmamoğlu rakibi Yıldırım’a bu defa bayağı fark attı [İmamoğlu’nun oyu %54.22’e çıktı; Yıldırım’ın oyu %45.00’e indi.]
İlk seçimde 8 bin civarında olan iki aday arasındaki oy farkı ikinci seçimde 806 bine yükseldi.
Buradan ne anlıyoruz?
Şunu anlıyoruz: İki turlu seçimlerde ilk turla ikinci tur sonuçları farklı olabiliyor.
14 Mayıs’ta yapılacak seçimin ikinci tura kalacağı beklentisinde olanlar, oyların bu defa dört aday arasında bölünecek olmasının, hiçbir adaya, gerekli ‘%50+1’ oranına ulaşmayı mümkün kılmayacağı kabulünden hareket ediyorlar.
İkinci tura kalacak seçim iki aday arasında geçeceği için her halükârda adaylardan biri seçim sisteminin şart koştuğu ‘%50+1’ oranına ulaşacaktır.
Acaba hangi aday o şansı yakalar?
Kamuoyu yoklamalarında diğerlerinden önde görünen iki aday var: Cumhur İttifakı adayı Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu…
Seçime aday olarak katılma hakkı kazanan diğer iki aday olan Muharrem İnce ile Sinan Oğan için ilk turda oy kullananların toplam oranı %5’in üzerine çıktığı takdirde, ana adayların oyu kamuoyu yoklamalarında birbirine yakın göründüğü için, hiçbir aday ‘%50+1’e ulaşamayabilir.
Pek çok ankette İnce ile Oğan’ın muhtemel toplam oy oranı %10’un üzerinde görülüyor.
İnce ile Oğan’a giden oyların hangi adaylara nasıl dağılacağı, iki hafta sonra yalnızca cumhurbaşkanı adayları için tekrarlanacak ikinci turda, kazananı belirleyecek.
Hesap böyle yapılıyor.
Acaba doğru hesap mı bu?
Seçmenler böylesine kritik bir seçimde seçilemeyecekleri aşikâr olan adaylara seçimin ikinci tura kalmasını getirecek oranda oy verirler mi?
Arada aday değiştirme kolaylığı bulunmadığını da hatırlatayım.
Tersi mümkün olsa ve sistem ikinci turda aday değiştirebilme imkanı tanısaydı durum farklı olabilirdi.
Seçmenlerden kendisini yakın hissettiği parti veya ittifakın çıkardığı adayı içine sindiremediği için oyunu daha az oy alacağını bile bile diğer iki adaydan birine yöneltenler olabilir, bu da sandıktan çıkan tabloyu etkileyebilirdi.
Böyle bir imkan sistemde yok.
Vereceğimiz oyu içimize sindiremediğimiz bir adayı bir başkasıyla değiştirmeyi başaramayacağımızı bilerek kullanacağız.
Sanıyorum, araştırma kurumlarının düzenlediği anketlerde, önde yarışan iki adaydan farklı adaya oy vermeyi düşündüğünü ifade edenler, sandık başına gittiklerinde, sandık öncesinde benimsedikleri tercihlerini değiştirebilirler.
Öyle mi olur, elbette bunun böyle olup olmayacağı sandıkta belli olacak.
Yoğun kampanyalar eşliğinde yürütülen seçim faaliyetleri bana seçmen tercihlerinin ancak sandık başında kesinleşeceğini düşündürüyor ve bu yüzden de seçimin ilk turda sonuçlanmasını daha muhtemel görüyorum.
Partiler ve ittifaklar ise, anladığım kadarıyla, benden farklı düşünüyorlar. Her iki tarafın iç değerlendirmelerine kulak verdiğimde, en muhtemel senaryo olarak, seçimin ikinci tura kalma ihtimalinin öne çıktığı mesajını alıyorum.
İktidar cephesi de muhalefet de hazırlıklarını cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağı varsayımı üzerine yapıyorlar.
Her iki taraf ikinci turda kendi adaylarının seçimi kazanacağından da emin görünüyor.
Muhalefet ilk turda 8 bin kadar olan farkın ikincide 806 bine çıktığı 2019 İstanbul büyükşehir başkanlığı seçimine bakarak böyle düşünüyor; iktidar cephesi ise, değerlendirmesini, ilkinde oyunun %40.87’de kaldığı halde 6 ay sonra yapılan ikincisinde %49.50 oranına ulaştığı 7 Haziran ve 1 Kasım -2015- seçimlerini akılda tutarak yapıyor.
Bakalım bir hafta sonra hangi senaryo gerçekleşecek?
Seçim ilk turda mı sonuçlanacak, yoksa ikinci tura mı kalacak?
İkinci tura kalırsa hangi tarafın adayı ipi göğüsleyecek?
Kritik bir seçim bu.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.