İstanbul’un CHP’den seçilmiş büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu yeniden aynı göreve aday olduğunu kısa süre önce açıklamıştı.
Nedense fazla önemsenmedi.
Dün de, gene CHP’den seçilmiş Ankara’nın ve İzmir’in büyükşehir belediye başkanlarının, aynı niyette olduklarını yaptıkları peş peşe açıklamalarından öğrendik.
Mansur Yavaş ve Tunç Soyer de yeniden -yani bir beş yıl daha- görevlerini sürdürmek istiyor…
İki önemli ilimizin büyükşehir belediye başkanlarının göreve devam arzusu da önemsenmez diye endişem var; bu sebeple hiç değilse ben her üç açıklamayı önemsediğimi belli edeyim dedim.
Üç başkan geçen seçimde Kemal Kılıçdaroğlu tarafınca aday gösterildiler.
Acaba kendilerini üstlendikleri göreve layık gören irade şimdi de aynı görüşte mi?
Bu soruya yanıt teşkil edecek çok genel bir değininin CHP lideri tarafınca yapıldığını hatırlıyorum.
Daha da önemlisi şu: Mayıs ayında yapılan seçimin öncesinde, özellikle Ankara ve İstanbul başkanlarını cumhurbaşkanı adayı görmek isteyenler vardı ve Millet İttifakı’nin ortağı İYİ Parti lideri Meral Akşener öyle düşünenlere sözcülük ediyordu. Kılıçdaroğlu’nun o zaman da “Büyükşehir başkanlıklarında kalmaları gerekiyor” görüşünü açıkladığı biliniyor.
Ancak ben gene de Kılıçdaroğlu’nun yeni bir açıklamasını beklemek gerekir diye düşünüyorum.
Seçimden bu yana köprülerin altından çok su aktı çünkü.
Hatta bir adım daha ileri gidip, tek tek adaylık düşündüklerini açıklamalarına rağmen, başkanların, -özellikle de Ankara ve İstanbul başkanlarının- güvenilir bir araştırma şirketine seçmen eğilimini belirleyecek bir çalışma yaptırmadan karar vermekte acele davranmamalarını tavsiye ederim.
O mevzuda da köprülerin altından çok aktı.
Ne demek istediğimi açayım.
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu mayıs ayında yapılan her iki seçimin kampanyasında faaldiler. Her iki başkan hem Millet İttifakı tarafınca düzenlenen mitinglerde boy gösterdiler hem de kendi düzenledikleri mitinglerde yurttaş karşısına çıktılar.
Özellikle Akşener’in her ay katılmış olduğu ve gösterilen tüm politik metinlerine imzasını attığı Millet İttifakı masasını ‘kumar masası’ ve belirlediği adayı ‘kazanamayacak aday’ ilan ettiği akşamdan sonra, Yavaş ve İmamoğlu, aynı masaya, Akşener ile birlikte ‘cumhurbaşkanı yardımcısı’ adayı olarak döndü.
Kılıçdaroğlu seçimi kazanıp cumhurbaşkanı olsaydı, her iki başkan bir sıfata daha kavuşacaktı:
‘Cumhurbaşkanı yardımcısı’ sıfatına…
Sözün kısası şu: Yalnız Kılıçdaroğlu kaybetmedi seçimi, Yavaş ve İmamoğlu da onunla birlikte kaybetti…
[Tabii diğer cumhurbaşkanı yardımcısı olmayı bekleyen liderler de…]
Onlar da var diye oyların patlama yapması bekleniyordu, sandıkta öyle bir şey olmadı.
Yeniden aday olduklarında, kendilerine oy vermeyen ve adayı oldukları CHP’nin oyunu %25 dolayında bırakan seçmenleri nasıl ikna edecekler?
Unutmamaları gerek bir nokta daha var: Kampanyalar sırasında vatandaşa verilen umutların büyüklüğü seçim yenilgisi sonrasında seçmende büyük hayal kırıklığına dönüştü. CHP’li seçmen kadar, aslına bakarsak CHP’li adaylara ödünç oy veren seçmen de yaşanan hayal kırıklığının etkisinde.
Oy kullanmamayı düşünenlerin varlığından haberdar olan herhalde bir tek ben değilim.
Mart ayı sonunda yapılacak yerel seçim, dört yıl önce Yavaş ve İmamoğlu’nun kazandığı seçimden çok daha farklı bir ortamda yapılacak.
Her iki başkan da CHP’li oylar ve onlara katılan ödünç oylar yardımıyla seçilebilmişti.
Acaba CHP seçmeni tüm halinde hala onlara oy verecek mi?
Ya ödünç seçmenler? İYİ Partili ve eli artık AK Partili adaylara gitmeyen AK Parti ve MHP seçmenleri?
Dikkat edildiyse, adaylıklarını açıklamış üç başkandan söz ederken, İzmir başkanını Ankara ve İstanbul’un başkanlarından ayrı tuttum.
İzmir’in CHP açısından farklı oluşu kadar, başkanının da mayıs seçiminde diğer iki başkan kadar ortalıkta görünmemesi sebebiyle…
Vaktiyle Adalet Partili ve ANAP’lı adaylara oy vermekte zorlanmamış İzmir seçmeni, AK Parti’yi benimseyemedi. Bunda, iktidarın başlarında en yetkili ağızdan çıkan “Gavur İzmir” yakıştırmasının da oranı olabileceği kadar, son 20 yılda İzmir’in ihmale uğradığı yolundaki kabul de etkili. [İzmir-Ankara karayolu o ihmalin en belirgin örneği.]
Ankara ve İstanbul son yerel seçime kadar hep AK Partili adaylara oy kullandı.
CHP’nin de bu gerçekler ışığında hesaplarını gözden geçireceğini sanıyorum.
Başkanlar da, muhtemelen, o hesap dışlanmalarıyla sonuçlanabilir diye erkenden davrandı.
Karar verecek/ler/i etkileyebilmek için…
Maruzatım bu kadar.