Arkadaşlar, benim de itiraflarım olacak.
Ortalık itirafçıdan geçilmiyor. Bulunduğu konumlarda önemli kişilerin vahim hatalarına tanıklık etmiş birileri, seçime çok az bir süre kala, sosyal medyayı ve özellikle YouTube’u kullanarak, kamuoyunu aydınlatmaya çalışıyorlar.
Aydınlanıyor muyuz, orası kuşkulu; ancak siyaseti yakından izleyenler hemen her gün bir yenisi yayınlanan itirafları kaçırmamaya çalışıyorlar.
Her biri yüzbinlerce meraklı tarafından izleniyor itiraf videolarının…
Erişime yasaklansa yolu bulunup yine de erişiliyor.
Pek çok kişi izliyor onları ama esas itiraflardan haberi olması gerekenler içeriklerden haberdar mı?
Kuşkuluyum. İşiyle gücüyle meşgul ve pazar günü yapılacak seçimde gidip oyunu eski alışkanlıkla kullanacak geniş bir kesimin itirafların farkında olduğundan emin değilim.
Benim itiraflarım sonuçları itibariyle dudak uçuklatacak türden değil; ancak yine de artık önünde ‘tarihi’ sıfatı kullanılmadan anılmayan bir seçimin öncesinde yaptığım bazı öngörülerimin yanlışlığını itiraf etmem gerekiyor.
Seçimin tarihi henüz ufukta bile görünmemişken birkaç öngörüde bulunmuştum.
Anayasada var olan (m. 101) üçüncü dönem yasağı yüzünden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın adaylığını koymasını beklemiyordum. Yasağı bir biçimde aşabilse bile kazanamayacağını görürse -kazanamayacağını da öngörüyordum bu arada- kendisini öne sürmek yerine kazanabilecek bir başkasını arayıp bulmasını beklemekteydim.
Tayyip Erdoğan aday oldu.
Aday olmak istediğini anlayınca, bu defa, bu istek önlerine resmi başvuru halinde geldiğinde, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) herbiri mesleklerinde en zirve noktaya ulaşmış hukukçu üyelerinin buna izin vermeyeceğini savundum.
YSK “Erdoğan aday olabilir” kararını oybirliğiyle aldı. Yanıldım.
Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin ‘kazanabilir aday’ arayışına girecekleri de bir başka öngörümdü. Bu sebeple Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını beklemiyordum.
Bu konuda da yanıldığım ortada.
Öngörülerimin neredeyse bütünü, ekonomi henüz bu denli kötüleşmemiş ve ülke depremle sarsılmamış iken yapılmıştı. Hayat pahalılığının dayanılmaz boyutlara ulaşması ve devlet kurumlarının büyük felaketlere hazırlıksız ve karşısına çıktığında böylesine hantal davranabileceği görüntüsü bütün hesapları altüst etti.
[Bu görüşlerim aslında dostça uyarılar olarak AK Parti tarafından değerlendirilebilseydi, Cumhur İttifakı şimdi karşı karşıya kaldığı zor duruma düşmeyebilirdi. Anayasaya aldırmamak ne demek? Lideri yeniden aday, ama seçilememe ihtimali arttıkça meydanlarda sarf edilen dil ağırlaşıyor ve sonradan pişmanlık duyulacak küfürlü sıfatlar kullanılmak zorunda kalınıyor. Seçilmek başarılsa bile altından kalkılamayacak ve çoğu fos çıkabilecek vaatler yüzünden bu defa iktidarda zorlanılması kaçınılmaz.]
İtiraflarım burada sona eriyor.
Bu arada, Millet İttifakı ve cumhurbaşkanı adayı, seçimde ipi göğüsleyebileceği görünümünü kazanmış bulunuyor.
Çok değil birkaç hafta önce kamuoyu yoklamalarında ‘kazanamayacağı’ işaretleri alınan Kemal Kılıçdaroğlu arkalardan gelerek öne çıkma başarısını gösterdi. Geçen hafta cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağına kesin gözüyle bakılırken şimdi ilk turda sonuç alınabileceği daha mümkün görülüyor.
Özellikle Erzurum’da Millet İttifakı mitingine taşlı saldırı sonrasında, denge, muhalefetten yana değişti.
İktidar sözcüleri -en son Ömer Çelik, dün- seçimin birinci turda ve kendi adaylarının ipi göğüslemesiyle sonuçlanacağını iddia etseler de, kamuoyu yoklamaları bunun tam tersinin daha sağlam bir ihtimal olduğuna işaret ediyor.
MetroPoll’ün önceki gün sonuçlanan taze araştırmasında ‘siyasilerin beğeni düzeyi’ sürpriz bir geriden gelmeye tanıklık ediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu rakibi Tayyip Erdoğan’dan daha fazla beğeniliyor; Tayyip Erdoğan’ı “Beğenmiyorum” diyenlerin oranı Kemal Kılıçdaroğlu’nu beğenmediğini söyleyenlerden daha fazla.
AK Parti ve MHP’nin geleneksel seçmen kitlesinde de kendi adaylarını beğenmeyenler az değil. [AK Parti seçmeninin %11.4’ü, MHP seçmeninin %16.1’i Erdoğan’ın görev yapma tarzını onaylamıyor.]
MetroPoll araştırmasının en kritik sorusu iki adayın kazanabilirliği üzerine…
“Erdoğan kazanır mı?” sorusuna “Kesinlikle kazanır” cevabını verenler (%16.9) ile sadece “Kazanır” diyenler (%32.4) toplandığında beklentinin %49.3 olduğu görülüyor. “Kılıçdaroğlu kazanır mı?” sorusuna “Kesin kazanır” ve “Kazanır” cevabını verenlerin toplamı da benzer sonuç vermekte: %49.2
Nereden nereye… Bu oranlar önceki araştırmalarda çok farklıydı.
Geçenlerde bir AK Parti sözcüsü “Bütün anketlerde önde gidiyoruz, adayımız da seçilir görünüyor” dediğinde, birkaç araştırma şirketi kendi anket sonuçlarını yayımlayarak o açıklamanın doğru olmadığını göstermişti.
Siyaseti yorumlamakta güvenilirlik kazanmış isimler birbiri ardına seçimin ilk turda ve Kılıçdaroğlu’nun sandıktan çıkacağı şekilde sonuçlanacağı tahmininde bulunmaya başladılar.
MetroPoll’ün son araştırmasının yönetici özetinin girişini bilgilerinize sunmak isterim:
“14 Mayıs 2023 seçimlerinden sadece 4 gün önce tamamladığımız son araştırmamız cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu’nu seçimi kazanmaya daha yakın gösteriyor. (..)
“Bu sonuçlarla cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalması mümkün görülüyor. Ancak, Kılıçdaroğlu’nun seçimi ilk turda kazanması için gereksinim duyduğu yaklaşık %1’lik oy oranının araştırmamızın hata sınırları içinde olduğunu da dikkate almak gerekiyor. Ayrıca, seçime günler kala adaylarının seçimi kazanacağı umudunu kaybeden Oğan ve İnce seçmenlerinin seçimin ikinci tura kalmaması yönünde bir tercih göstererek oyunu muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu’na kaydırması da beklenebilir. Birinci turda İnce’ye oy veren seçmenin ikinci turda %63 oranında Kılıçdaroğlu’nu tercih etmesi muhalefetin ‘bu iş birinci turda bitsin’ kampanyasının etkisini artırarak İnce seçmenini birinci turda Kılıçdaroğlu’na yönlendirebilir. Oğan’ın seçmeninin Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında eşite yakın dağılması beklenir.
“Kılıçdaroğlu’nun kazanmaya daha yakın olmasının önemli nedenlerden birisi birinci turda İYİ Parti seçmeninin %92’sinin ve HDP’lilerin de %91’inin oyunu alabilmesi. Geçmiş araştırmalarımızda İYİ Parti desteğinin %70’ler düzeyinde kalması Kılıçdaroğlu’nu Erdoğan karşısında daha dezavantajlı bir konuma itiyordu. Seçime birkaç gün kala muhalefetin neredeyse firesiz biçimde Kılıçdaroğlu’nun arkasında konsolide olduğu görülüyor. ‘Seçimi birinci turda bitirelim’ kampanyasının muhalefet oylarının Kılıçdaroğlu’nda toplanmasında etkili olduğu söylenebilir.”
Muharrem İnce’nin adaylıktan çekildiğini açıklaması sonrasında, pazar gününe kadar, ara daha da açılabilir.
Umarım seçim sonrasında yeni bir itirafta bulunmam gerekmez.
Belki yukarıda itirafta bulunduğum değerlendirmelerimle “Ben demiştim” diye övünebilirim bile.