Fehmi Koru yazdı: Kapitalist sistem ve kurumları da siyasi tavır almaya başladı, bu bugünün dünyası için iyiye

İşin Batı’da nereye varacağını ve sonunda uygulamanın ülkemize de sirayet edeceğini aklıma getirmediğimi itiraf ederim.

Fehmi Koru

Bugünün dünyası bütün kurumlarıyla dünün dünyasından farklılaşıyor.

Epey önce, bir dostum, oradaki öğrenciliği döneminden beri Londra’daki bir banka şubesinde tuttuğu önemsiz bir banka hesabının başına geleni anlatmıştı. Hesabı olduğu banka şubesinden aramış, 40 yılı aşkın süredir var olan ve hiçbir zaman birkaç yüz sterlin üzerine çıkmamış hesabını kapatmasını istemişler.

Kapattırmışlar da…

Aynı günlerde bizim gazetelerden birinde “İngiltere’de bankalar müslüman kişilere ait mevduat hesaplarını kapatıyorlar” diyen bir haber okuduğum için dostumun da öyle bir kampanyaya uğradığını düşünmüştüm. [Bankaların müslüman müşteriler ile vakıflara ait hesapları kapattırdığına dair haberler 2014 yılında İngiliz basınında da çıktı.]

Sonuçta kapitalist sistemin en önemli kurumu olan bankaların siyasetten etkilenmeleri garipti garip olmasına ama 11 Eylül (2001) sonrası Batı daha pek çok garipliklere sahne olmaktaydı. Bu da onlardan biri diye düşünmüştüm.

İşin Batı’da nereye varacağını ve sonunda uygulamanın ülkemize de sirayet edeceğini aklıma getirmediğimi itiraf ederim.

“Kapitalist sistem siyaseti dert eder mi hiç” mantığıyla…

Edermiş.

Londra’da bir banka -daha çok özel müşterilere hizmet veren Coutts bankası- İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) çıkması için yapılan ve sandıktan AB üyeliğinin sona erdirilmesi kararının çıktığı Brexit referandumda en kritik rolü oynayan UKIndependence Party’nin (UKIP) başkanı Nigel Farage’ın uzun yıllar önce açılmış hesabını kapatıverdi…

Hem de politika günlerini geride bıraktıktan sonra ‘aşırı sağcı’ yayınlarıyla bilinen bir TV kanalında sunuculuk yapan Farage’ın bir kurumdan yılın medya şahsiyeti ödülü aldığı gün oldu bu.

Farage renkli bir kişilik. Bir ara İran destekli Press-TV’de sıkça görünürdü. Kremlin’e yakın olduğu da biliniyordu. Üstelik ülkesinin AB’den çıkması için en ciddi mücadeleyi veren isimdi.

Bankanın hesap kapattırma tasarrufu hiç kuşkusuz siyasi bir karar.

Ona yapılan duyulduktan sonra başına böyle bir olay gelenin ilk ve tek örneğinin Farage olmadığı ortaya çıktı.

Jeremy Hunt şimdi Rishi Sunak’ın başında bulunduğu Muhafazakar Parti hükümetinde hazine bakanlığı koltuğunda oturuyor. Ülkenin ekonomisi onun ellerine teslim edilmiş durumda.

Hazine bakanı olmasından yaklaşık bir yıl önce, 7,5 milyon müşterisi olan bir başka banka –Monzo Bank– Jeremy Hunt’ın hesap açtırma başvurusu reddetmiş.

Gerekçe?

‘Politically exposed person’ (PEP, Türkçesi: Fazla siyasi bir kişilik) olduğu için…

İki bilinen isimden sonra herbiri siyasetin değişik platformundan olan başkalarının da bankalar tarafından ya hesapları dondurulmuş ya da yeni hesap açtırmak istediklerinde başvurularının kabul edilmemiş olduğu öğrenildi.

Hunt, konuyla ilgili soruşturma açtırdı ama bir sonuç alınacağını sanmıyorum.

Konu bankalar arasında bir yerlerde kararlaştırılmışa benziyor.

Son örnek bizden.

Kadri Gürsel medyada bilinen bir kişilik. Muhalif. O da dün çocuğunun taksitlerini yatırması için okul tarafından gösterilmiş bankada hesap açtırmak istediğinde başına geleni Twitter üzerinden açıkladı.

Hesap açmasını talep ettiği banka ‘hakkında açılmış bir dava olduğu’ gerekçesiyle başvurusunu reddetmiş.

Dava vaktiyle yazarı olduğu gazeteyle ilgili olarak açılmış bir davaymış ve beraatiyle sonuçlanmış.

O kendisine karşı bu tavrı o bankaya özel bir muamele kabul ediyor.

Mesajını “Memlekette başka banka mı yok?” sorusuyla bitirmesi bu kanaatinin dışa vurumu.

Belki öyledir, belki de değil.

İngiltere’de Nigel Farage “Bankam hesabımı kapattırdı” diye ortaya atıldığında, aralarında Farage’ın kendisinin de bulunduğu pek çok kişi, olanı onun kişiliğiyle ve hesabı kapattıran bankayla sınırlı bir olay olarak algılamıştı.

Ardından başkaları da çıkana ve hele hazine bakanı Jeremy Hunt’ın da bir başka banka tarafından ‘istenmeyen kişi’ sayıldığı öğrenilene kadar…

Gürsel’in burada başına gelene benzer başka olaylar yoksa, konu tek bir banka ve kişi ile ilgili bir olay sayılabilir.

Bekleyip öğreneceğiz.

Dünün dünyasında bankalar böyle işlere girmez, hele siyaseten taraf tutar görüntüsü vermeyi hiç istemezlerdi. Bugünün dünyasında ise bankalar da tarafgir olmaya zorlanıyor gibi.

[Hitler ve Nazi hareketinin yükselmesi yüzünden yaşadığı Avrupa’da kalamayan Avusturyalı yazar Stefan Zweig’in dilimize ‘Dünün Dünyası’ adıyla çevrilmiş kitabı, 1930’lar ve 1940’lar dünyasının köreltici etkisi altında kaleme alınmıştır. Bir çoğu dilimize de kazandırılmış onlarca değerli eserin yazarı Zweig, göçtüğü Güney Amerika’dan -Brezilya’dan- izlediği Hitler ve Nazi felaketinden kapıldığı karamsarlıkla eşiyle birlikte hayatını noktalamıştı. 60 yaşındaydı (1942). Dünün-bugünün dünyası denkleminde onun kitabının adından esinlendim.]