Önce duyduklarım beni şaşırttı, kulaklarıma inanamadım; sonra söylenenleri ajansın özetinden okudum; hayır, yanlış duymamışım. Meral Akşener, dün partisinin üçüncü olağan kongresinde yaptığı konuşmada hep birilerine vermiş veriştirmiş…
En çok da kendi partisi içerisinden birilerine…
Sonra bir yıldan uzun süre aynı ittifak içerisinde yer aldığı CHP’ye de…
En tuhafıma giden de, partisini yeni kurduğunda, siyasi iktidar seçime girmesinin önüne engeller koymaya kalkıştığında, engelleri aşmak için bulunan CHP’den milletvekili ödünç alma girişimi için, ‘‘Hayatımın en büyük hatasıdır’’ demesi…
O girişim sayesinde ilk seçimde Meclis’e güçlü bir grupla girebildi İYİ Parti…
CHP’nin o cömertlik için Akşener’e veya partisine ‘fatura çıkarma’ anlamına gelecek bir hatırlatmada bulunduğu görülmedi.
Görülse ne olacak ki…
İşin daha tuhafı, partisi içerisinden -ismini vermediği- birilerini suçlarken kullandığı ifadelerin boşlukta kalması… Ben kimi, ne için suçladığını çıkaramadım, İYİ Parti’yi yakın takip altında tutanlara sorduğumda onlardan da Akşener’in alınmasını hak edecek bir parti-içi tepki bilgisi gelmedi.
Reklam
Her partide olan, siyasetin kabul edilebilir sınırları içerisinde söylentilerin bu kadar büyütülmesi anlaşılabilir bir durum değil.
Benzer bir durumla, ‘6’lı masa’ olarak cumhurbaşkanı adaylarını belirleyecekleri toplantıdan bir-iki gün sonra yaptığı dehşetengiz açıklamasında da karşılaşmıştık. Orada da aylar boyunca aynı masayı paylaştığı ve her seferinde ortak bir açıklama metnine imzasını koyduğu liderleri suçlamıştı Akşener…
Dün kendi çalışma arkadaşlarına yönelttiği suçlamaların üslubuyla o günkü konuşmasının üslubu birbirine çok benziyor.
Önceki sert konuşmasıyla masayı devirdiği ve bir daha aynı liderlerle kader arkadaşlığı yapmayacağı izlenimi vermişti, ama ardından farklı bir gelişme yaşandığını biliyoruz. Liderlerle yeniden bir araya geldiği gibi adaylığına ‘dayatma’ olduğu için itiraz ettiği Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazansın ve cumhurbaşkanı olsun diye canla başla çalıştı da…
Suçladığı mesai arkadaşlarıyla da çalışmaya devam edeceğe benziyor.
Peki de, İYİ Parti saflarında siyaset yapan, seçimlerde oyunu İYİ Parti için kullananlar bu işe ne diyor?
Adaylık belirleme toplantısı sonrasındaki acayip çıkışının, ardından masaya dönmüş olsa bile, partililerce -hiç değilse bir bölümünce- iyi karşılanmadığı, seçimde İYİ Parti’nin oyunun düşmesinden anlaşılıyordu.
Bu defa ne olur?
Reklam
Tahminde bulunmak zor.
Kongreye kadar İYİ Parti’nin en belirgin özelliği, kurucu kadrosunun önemli isimleri vaktiyle MHP’de siyaset yapan insanlar olmalarına rağmen, AK Parti’nin merkezden daha sağa kaymasıyla meydana gelen boşluğu doldurmaya aday bir parti görüntüsü vermesiydi.
Merkezi hedefleyen bir parti görünümündeydi İYİ Parti.
Akşener dünkü konuşmasıyla, İYİ Parti’yi, AK Parti ile MHP’ye yakın bir zemine yaklaştırmış oldu.
Üslup Tayyip Erdoğan’ı, içerik de Devlet Bahçeli’yi akla getirdi.
DEVA, Gelecek ve hatta Saadet partilerinin bu durum dikkatlerinden kaçmamıştır sanırım.
Boşluk ortada ve onu doldurmaya en yakın duran parti de buna niyeti olmadığını en yetkili ağızdan ilan etmiş bulunuyor.
CHP de fazla uzak olmayan bir gelecekte kurultaya giderek kendini yeniden tanımlamaya çalışacak. Hiç değilse oradan gelen işaretler bu yönde.
Türkiye siyasi hayatı ilginç bir döneme girmiş gibi…