Fehmi Koru yazdı: Sandıktan ne sonuç çıkacağı kadar sonrasında neler yaşanacağı da önemli

"Umudum, seçmenlerin pazar günü seçim sonrasını da düşünerek oylarını kullanmasıdır"

Fehmi Koru*

İsmet Berkan’a, göründüğü yerlerde seçimin muhtemel sonucu hakkında ne düşündüğü soruluyormuş. Her sorana aynı kalıp cevabı verdiğini duyuruyor bugün: “Benim sizden daha fazla şey bildiğimi nereden çıkarıyorsunuz?”

Bana da soruluyor aynı soru, her soruya o günkü halime göre farklı bir cevap verdim bugüne kadar. Şimdi sorulsa vereceğim cevabı sizlerle paylaşabilirim: “Ben bu seçimde sandıktan değişim iradesinin çıkmasını bekliyorum. Ama bu bir tahmin değil, bir temenni.”

Öngörülerim bazen tutmasa da temennilerim seçim sonuçlarına genellikle yansımıştır. Bu defa da umarım öyle olur.

Eskiden seçimler ufukta göründüğü andan itibaren bir deyim yaygın kullanıma girerdi: ‘Sath-ı mail’ deyimi. Önce seçim sath-ı mailine girilir, seçim tarihi iyice yaklaştığında ise günler sayılmaya başlanırdı.

‘Sath-ı mail’ günümüz Türkçesinde ‘eğik düzlem’ anlamına geliyor. Şimdi onun yerine ‘son düzlük’ kalıbını kullanıyoruz.

Artık ‘son düzlük’ ortamını da geçtik, bugünü ve oy kullanacağımız pazar gününü saymazsak, seçime şunun şurasında sadece iki gün kaldı. Göz açıp kapayıncaya kadar geçecek bir zaman yani.

Zaman denilen kavramın ‘izafi/göreceli’ olduğu Einstein’dan bu yana biliniyor. Bizler için sıradan birkaç gün ve göz açıp kapayıncaya kadar geçiverecek görünen zaman aralığı, siyasi partiler, cumhurbaşkanı adayları ile milletvekili listelerinde adları olanlara bir yıl gibi uzun bile görünüyor olabilir.

Sandıktan nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın seçim kampanyasına fiilen katılanlar, sonrasında büyük bir enerji boşalması yaşayacaklar. İstedikleri gerçekleşmiş olanlar ile beklediklerine erişemeyenlerin ruh halleri elbette farklılık gösterecektir; ancak yine de yoğun mesaileri nihayet sona erdiği için hepsinde bir rahatlama görebiliriz.

Bu seçimi ülke için eski seçimlerden daha önemli hale getiren yeni bir durum var: Siyasi tarihimizde ilk kez dar kalıpların kırıldığı, geniş cephelerin oluştuğu bir seçim bu. Cumhuriyet’i kuran siyasi parti ile Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren kendisini dışlanmış hissedenleri temsil eden partiler aynı seçim pusulasında yer alıyorlar.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin kurdukları ittifak -Millet İttifakı- ilk başlarda bir heves gibi görünmüşken bugün bir gerçeklik olarak seçmenin karşısında.

Millet İttifakı’nın oluşabilmiş olması seçimi kazanıp kazanamayacağından da önemli bir gelişme.

Farklı eğilimler, siyasilerin ve partilerinin tek tek çıkarlarından daha büyük bir amaç için bir araya gelebildiler. Geçmişte birbirlerine ters bakan, sert eleştirileri esirgemeyen liderler aynı platformlarda yek diğerini destekleyen konuşmalar yapıyorlar.

Altı partinin liderlerinin de onayıyla kadroları tarafından hazırlanmış yüzlerce sayfa ve binlerce madde tutan bir mutabakat metni ortaya çıkartılabildi.

Çok değil birkaç yıl önce, böyle bir gelişmenin yaşanabileceği senaryosu ortaya atılsaydı pek az kişinin ihtimal verebileceği bir şeydi bu ve gerçekleşebildi.

Bir umudum da, toplumun ve özellikle de ittifak içerisinde yer alan partilerin kadrolarının bu gelişmenin önemini idrak etmeleridir.

Kardeşler veya babalar ile çocukları arasında oluşmuş ticari ortaklıkların bile varlığını sürdürmesinde zorlanılan bir ülke burası; siyaset ittifak zemininde değil ayrışma zemininde yürütülüyor ülkemizde.

Bir partiye mensup olmak diğer partileri hasım kabul etmek anlamına geliyor.

Günün gerçek doğrularından fazla dünün çoğu çarpıtılmış yanlışlıklarıyla ilgileniliyor.

İdeolojik saplantılar ülke çıkarlarının her zaman önünde geliyor.

Politikacılar ve partileri çok rahat birbirlerinin projelerini çalabiliyor, birinin vaadini rakibi hiç zorlanmadan kendisininmiş gibi sunabiliyor; ancak aynı politikacılar ve partiler ortak politikalar üretmekten sürekli kaçınıyorlar.

Yazımın burasında hep Millet İttifakı’nı kast ettiğim sonucu çıkartılabilir, nitekim ben de o ittifakı düşünerek bunları yazdım. Ancak Cumhur İttifakı için de aynı tespitler geçerli değil mi?

İttifak oluşturma işi önce Cumhur İttifakı ile başladı.

Zıt kardeşler görüntüsündeki, liderler düzeyinde birbirlerini topa tutmalarına toplumu alıştırmış AK Parti ile MHP bugün mutlu-mesut-bahtiyar bir iktidar ortaklığı içerisindeler. Geçmişte MHP içerisinde bulunmuş kadrolara sahip Büyük Birlik Partisi (BBP) de aynı saflarda. Seçimlere az kala aralarına HÜDA-PAR ile Yeniden Refah Partisi’ni (YRP) de alarak cepheyi inanılmaz genişlettiler.

Ecevit’in kurduğu DSP de Cumhur İttifakı içerisinde yerini aldı.

MHP ile HÜDA-PAR’ın, AK Parti le YRP’nin birlikteliği ve bunların hepsinin bir ittifak çatısı altında buluşmaları düşünülebilir miydi?

Kendileri bile bu birliktelik görüntüsünü tam içselleştirmiş durumda değiller. AK Parti ile HÜDA-PAR liderleri kampanyalarda aynı platformlarda yer alsalar bile AK Parti sözcülerinin HÜDA-PAR’la birlikteliği reddettikleri türden tuhaflıklar yaşanıyor.

Orada da masa olmasa bile altı partinin ortaklığı söz konusu.

Seçim yapıldı ve sandıktan ittifaklardan birinin adayının cumhurbaşkanı olduğu, TBMM’de aynı ittifakın çoğunluğu teşkil ettiği bir tablo çıktı diyelim. Bu tabloyu sağlamış partiler hemen ertesi gün “Herkes kendi yoluna” tavrını mı benimseyecek, yoksa ittifak iktidar sonrasında da devam mı edecek?

İktidarı kaybetmiş veya muhalefette kalmaya devam etmiş partiler seçimde başarısız oldukları için ittifaklarını bozarlar mı?

Japonya başta olmak üzere bazı demokratik ülkelerde farklı eğilimleri çatısı altında bulunduran siyasi partiler olduğu ve iktidarlarını uzun yıllar sürdürdükleri biliniyor.

Bizde de olabilir mi bu?

Görüyorsunuz “Sandıktan nasıl bir sonuç çıkacak?” sorusunu sandıktan alınacak cevapla geride bıraktıktan sonra da karşı karşıya kalınacak başka sorular olacak.

Bu yazı biraz da umutlarımı dillendirdiğim bir yazı oldu. Son umudumu da paylaşarak yazıya son vereyim.

Umudum, seçmenlerin pazar günü seçim sonrasını da düşünerek oylarını kullanmasıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Haberleri

TRT'nin sevilen dizisinden izleyicilere müjde geldi! Beşinci sezonuyla ekranlarda yer alacak
Atv'nin veda edeceği dizi belli oldu: İzleyicilerin beğeniyle takip ettiği o dizi final yapıyor
Atatürk’ün armağanını Efe’ye çok gördüler
Bir hadise var can ile canan arasında da Bahçeli şarkı sözleriyle bunun mesajını mı veriyor
O montaj fotoğraf gazetecilik problemi