Fehmi Koru yazdı: Seçtiğimiz cumhurbaşkanı beş yıl ülkeyi yönetecek, sakın bunu unutmayalım

Az değil, şimdi seçilecek kişi tam beş yıl ülkeyi yönetecek.

Fehmi Koru*

İlk kez deneyimlediğimiz iki turlu seçim sona erdiğinde kendimiz hakkında daha önce bilmediğimiz çok şey öğrenmiş olacağız.

Seçim iki aday arasında geçiyor. Arkalarında partiler -hatta partilerden oluşan ittifaklar- var ama sonuçta iki kişi yarışıyor.

Sandığa gideceğiz ve bu ikiliden hangisinin ülkemizi beş yıl yönetecek cumhurbaşkanı olacağına oylarımızla karar vereceğiz.

Az değil, şimdi seçilecek kişi tam beş yıl ülkeyi yönetecek.

Ülkemizin cumhurbaşkanında aranması mutlaka gereken özelliklerine bakarak mı hangi adayı seçeceğimize karar vereceğiz?

Kim en bilgili, kim işgal edeceği koltuğu en iyi dolduracak, kim ülkemizi dışarıda en iyi temsil ederken içeride de insanlarımızın gönüllerini ferah tutacak, kim doğrulardan hiç ayrılmayacak, kim adaletten sapmayacak?

Hadi söyleyin bakayım, aklımızda bu sorulara cevap sayılacak düşünceler olduğu halde mi sandık başına gideceğiz?

Öyle olmayacağını hepimiz biliyoruz. Sandık başına açık bir zihinle değil, peşin fikirle gidilecek, çoğu kulaktan dolma bilgiler eşliğinde oy kullanacağız.

Nereden mi çıkarıyorum bunu?

Günlerdir kamuoyu önünde adaylar ve partili siyasiler ile onların destekçileri olan kalem erbabı ve ağzı iyi laf yapan yorumcular arasında bir ‘montaj’ kavgası sürdürülüyor.

Rakibini PKK ile içli dışlı olmakla suçlayan Tayyip Erdoğan bu ithamını sadece sözde bırakmamış, ilk tur öncesi kampanyasında, kalabalıklara kısa süren bir de video gösterisi sunmuştu; “Şimdi şuna dikkatle bakın” uyarısıyla…

Uyarıldığımız gibi dikkatle baktık.

Önde rakip aday Kemal Kılıçdaroğlu mitingi izlemeye gelmiş kalabalıkları sandığa gidip kendisine oy vermeye davet ediyor, arka planda görünen dinleyiciler arasında PKK terör örgütü dağ liderlerinden biri, onun konuşmasına tempo tutuyor.

Etkileyici bir görüntü.

Meğer o video literatüre ‘deep fake’ olarak girmiş bir yöntemle hazırlanmış, montaj ürünü değil miymiş?

Bunu da, Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisi, sandık başına gitmemize birkaç gün kalmışken ifade etti; “Ama montaj, ama şu bu” cümlesiyle…

Üzerine gidildiğinde, “Gençlerimizin kıvrak zekasının ürünü 5 saniyelik video” diyen de yine kendisi.

Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan…

Gençler de nereden çıktı? Video siyasi bir mitingde cumhurbaşkanı adayı tarafından sahneye kurulmuş dev ekranda gösterildi. Gösteri sırasında videonun ‘montaj’ olduğundan veya gençler tarafından üretildiğinden söz edilmedi. Mitingde bulunanlar ile medyada ve sosyal medyada yaygınlaştığında izleyenler onu ‘gerçek’ sandılar.

Muhtemelen pek çok insan, ardından çıkan tartışmadan habersiz, gördüğünü gerçek sanmaya devam ediyor.

Bir partili -şimdi bakan, ilk turdan sonra milletvekili kimliği de taşıyor- umursamaz bir havaya bürünerek, “Bunda tartışılacak ne var, görüntülerin gerçek olup olmadığının bana göre bir önemi yok” deyivermiş…

Gerçek olup olmadığının önemi yok…

Seçim sürecini en iyi yansıtan cümle işte bu.

Kumarhaneleri ve kaçamaklara imkan veren özelliğiyle meşhur ABD’deki Las Vegas kenti için, “Burada olup biten burada kalır” kalıbı kullanılır.

Bizde de seçim benzer bir anlayışa sahne oluyor.

Siyasilerin akıllarında “Seçimdir, ne söylense yeridir, nasıl olsa orada söylenenler orada kalacak” anlayışının yattığını fark etmemek elde değil.

Herkes her şeyi söyleyecek, iler-tutar tarafı olmayan vaatlerde bulunacak, rakibini kötü göstermek için her türlü malzemeyi kullanacak, kimse bunu sorgulamayacak.

Sorgulamaya kalkan olursa ona nasıl bir karşılık verileceği yukarıdaki paragraflarda var.  

Ya üç maymun oynanacak ya da “Ne var bunda” çıkışına başvurulacak…

Bizler de sandık başına gittiğimizde oylarımızı kimin ne söylediğine, ne anlattığına aldırmaksızın kullanacağız.

Politikacılar bu durumu bildikleri için kampanyalar sırasında fütursuzca davranabiliyorlar.

Bu son seçime, özellikle de sadece iki aday arasında geçen ikinci tura dikkatlerimi yoğunlaştırana kadar, bizim bu özelliğimizin tam farkında değildim.

Evet, geçmişte “Kim ne veriyorsa benden beş fazla” diyen ve elinde sonradan boş olduğu öğrenilmiş bir dosya ile, meydanlarda “İşte yolsuzlukların ispatı Koskotas dosyası” diye bağıran politikacılar görmüştük, ancak şimdilerde sahnelenen türden bir seçim kampanyasını galiba ilk kez gözlüyoruz.

Yeni farkına vardığım bir özelliğimiz bu.

Seçimden başarıyla çıkıp ülkemizi beş yıl boyunca yönetecek cumhurbaşkanını nasıl bir havada seçtiğimize aldırmadan beş yıl geçireceğiz.

Hadi hayırlısı…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.