Bir hafta önce, bir Süperlig maçının bitiminde, takımlardan birinin başkanı sahaya inip hakeme yumruk atmıştı.
Sarstı o olay.
O olayın üstünden şu ana kadar bir hafta bile geçmeden, sahalarda yeni bir Süperlig vakası yaşandı. Takımlardan birinin başkanı, daha maçın bitmesine 15 dakikadan fazla zaman varken, takımını sahadan çekti.
Hem de kendi oyuncularının “Başkan, ne olur yapma” ricalarına rağmen…
Akıl alır gibi değil.
Hakemin suratına atılan yumruk, atanı cezaevine yolladı; kendisini hoşlanmayacağı türden cezalar da bekliyor… Takımı da onu dışladı ve kendisine derhal yeni başkan seçti.
Takımını maç bitmeden sahadan çeken başkana bir şey olur mu? Sanmam. Ancak takımı, en azından 6 puan kaybedecek; takımı bekleyen tazminatlar da cabası…
Ya görüntü?
Esas felaket o.
Futbol 11 oyunculu iki takımın yaptığı bir oyun; hakem de sahada kuralları uygulamak için var. Hayli zamandır, hatalı kararları yüzünden hakemlere eleştiri yöneltiliyor.
Yalnız bizde de değil, futbolun önem taşıdığı tüm ülkelerde…
Hızlı bir oyun olduğu için hakemlerin anlık hatalı kararlar vermesi doğal. Futbol büyük bir finans olayına -bir tür endüstriye- dönüştüğü için, hataların sonucu takımlara büyük zarar getirebiliyor. Zaten bu yüzden de, son bir-iki senedir, hakeme destek olması için video yardımcı hakem (VAR) uygulaması getirildi. Hakemin hatasını fark edip düzeltebilmesi için ona fırsat sağlayan bir sistem bu.
Ancak VAR’ı da gene hakemler yönetiyor ve VAR hakemleri de hata yapabiliyor.
İzlemediğim için bilmiyorum, fakat anladığım, dün akşamki mesele da, sahadaki hakemin hatasının VAR tarafınca fark edilmemesi… Çıplak gözle görülebilen hatayı saha hakemi ve VAR hakemleri es geçince, bu durum başkanların tepesini attırıyor…
İyi de mesele bu noktaya nasıl getirildi?
Her tepesi atan, tek başına, büyük bir camiayı zor duruma düşürecek bir karar vermeli, verebilmeli mi?
Gidip sahada hakemi yumruklamalı, oyuncularının “Yapma, etme” yalvarmalarına aldırmadan maçı erkenden sonlandırabilmeli mi tek bir kişi?
Doğrusu olanları benim aklım almıyor.
Tabii, ülkede benim aklımın almadığı tek alan futbol değil. Hemen her alanda eline yetki geçirmiş birileri, yetkisinin yasal sınırları bulunduğuna aldırmadan, anında verdiği kararlarla, bulunduğu alana zarar vermekten kaçınmıyor.
Futbol o alanlardan yalnızca biri…
Medeni olma iddiasındaki ülkelerde problemler üzerine farklı gidilir; çözüm birlikte aranılarak bulunur…
Hakemler de birer insan ve hata yapmak insanlar için doğal. Hataları azaltmanın yollarının aranıp bulunması sağlanabilir. Var olanlar yeterli bulunmuyor veya beğenilmiyorsa yenilerin yetişmesi için çaba gösterilir.
Taraf tuttuğundan kuşkulanılan hakemin yalnız tuttuğu takımın maçlarına çıkmasının önlenmesi yeterli değildir; sonuçta ilgisiz takımların maçlarında bile tuttuğu takım lehine sonuç sağlaması mümkündür hakemin. Bu sebeple taraf tuttuğu görülen hakemlerin mesleği bırakması sağlanmalıdır.
Bir-iki hakem değil de hepsi mi sorumlu, yenileri yetişene kadar, Federasyon, yabancı hakemlerden yararlanmayı gündemine alabilir.
VAR elektronik bir hizmet, o hizmetin maçın oynandığı kentte veya ülkede verilmesi mecburi değildir; bir başka ülkede de VAR tesisi kolayca kurulabilir. Hiç değilse VAR hizmeti için yabancı hakemlerden yararlanma yoluna gitmekte yarar var.
Yeterli mi?
Elbette yeterli değil. Bir hafta arayla gerçekleşen iki vakada başkanların tavırları takımlarının önüne geçti. Tavırlarıyla takımlarına zarar verdi başkanlar. Ne hakla?
Kulüplerin üyelik kaydetme sistemleri, söylemleri ve tavırlarıyla takımlarına zarar verebilecek başkanların ortalığı kaplamasına yol açtı. Başkanlar rakiplerinin önünü kesmek için üye kayıt sistemini kullanıyorlar.
‘E-devlet’ sisteminden partilere üye olunabiliyor, gene aynı sistemden partilerden istifa edilebiliyor. Neden aynı sistem –E-devlet’– spor için de kullanılamasın? İsteyen, taraftarı olduğu takıma sistem üstünden üye olabilir ve gene aynı sistem üstünden yöneticileri seçebilir hale gelirse, demokratik ortamın ürünü yönetimler ve başkanlar, daha dikkatli davranmak zorunda kalacaklardır.
“Yine bir yolunu bulurlar” mı dediniz, o itirazı artık duymak istemiyorum.