Fehmi Koru yazdı: Tolstoy’u çok geç keşfeden bir yazar bana neler düşündürdü, bir bilseniz

Acaba şimdiki gençler dünya klasiklerini okuyorlar mı?

Fehmi Koru

“Hiç değilse Amerikalı meslektaş gibi gecikmeli de olsa klasikleri keşfetseler, okuduklarının sonucunda hal ve tavırlarının değişeceğine kalıbımı basarım”

Acaba şimdiki gençler dünya klasiklerini okuyorlar mı?

Tolstoy, Dostoyevski, Victor Hugo, Andre Gide, T. S. Elliott isimlerini duydular mı?

Harp ve Sulh (Tolstoy), Suç ve Ceza (Dostoyevski), Dar Kapı (Andre Gide), Gazap Üzümleri (John Steinbeck) romanlarını, Çorak Ülke (T. S. Elliott) şiirini okumuş olan var mıdır aralarında?

Amerikan sinemasının önemli adı Woody Allen’in esprilerinden biri Harp ve Sulh üzerinedir: “Harp ve Sulh’u hızlı okuma teknikleriyle 20 dakikada okudum; Rusya’da geçiyordu.”

Sayfa sayısı binden fazla olan roman kısa sürede okununca akılda yalnız nerede geçtiği kalır.

En baştaki tuhaf soru, dün, Wall Street Journal (WSJ) gazetesinde, gazetenin köşe yazarlarından Peggy Noonan’ın yazısını okurken aklıma geldi.

Noonan Amerika’nın en bilinen kıdemli siyaset yazarlarındandır. Vaktiyle bir başkana –Ronald Reagan’a- danışmanlık yaptığı gibi, Reagan’ın sonradan meşhur olmuş pek çok önemli konuşmasının metnini yazan da odur. Her kitabı aylar boyu en çok satanlar sıralamasında kalmıştır.

Amerika standartlarında muhafazakar eğilimli bir yazardır Noonan. Bu özelliği sebebiyle yazılarına göz atmadan geçmem.

Son yazısı Tolstoy ve Harp ve Sulh üzerine.

Üniversitede Amerikan ve İngiliz edebiyatı okumuş, o sebeple Rus klasikleri ilgi alanı haricinde kalmış. 40’lı yaşlarında roman okumayı tamamen terk etmiş; daha çok tarih ve yaşam öyküsü kitaplarıyla ilgilenmiş.

Resmen ıskalamış Tolstoy’u ve Harp ve Sulh’u…

“Gençliğimde yaşamı anlamaya çalışmam, yetişkinler nasıl yaşar, başkaları hayatlarını nasıl değerlendirir gibi meraklarım sebebiyle roman okuyordum” diyor Noonan ve ekliyor: “Daha sonra ise neler oldu-bitti, olandan ne dersler çıkarıldı, olan nasıl oldu soruları ilgimi çekti.”

Böyle olunca Harp ve Sulh’u okumak da nasip olmamış.

Amerikalı yazarla aynı yaştayız. Onun daha çok Amerikan ve İngiliz yazarlarının romanlarını okuduğu 40’lı yaşlarından önceki döneminde, ben ve fikir dünyama yakın insanlar, Türkiye’de, dünya klasiklerini okuyorduk. Çoğunlukla Varlık Yayınları’ndan…

Harp ve Sulh’u, Suç ve Ceza’yı, Gazap Üzümleri’ni…

Londra’da yaşarken, İngiltere’de doğmuş fakat ABD’de şöhrete kavuşmuş T. S. Elliott’un toplu şiirlerini almış, okumaya çalışmıştım. Sonra o şiirlerden kendi seçtiklerini –Çorak Ülke dahil- bir uzunçalara okuduğunu fark edip onu da satın almıştım.

Sulh ve Ceza’nın katil kahramanı Raskolnikof tipi üzerine pek çok yazar kalem oynatmıştı, o sıralarda hemen hemen eline kalem almayanlar ise, dost çevrelerinde mevzu konuşulurken bigane kalmamak için, harıl harıl romanı okumuşlardı.

WSJ yazarı 70 yaşından sonra Harp ve Sulh’u okumuş. Klasikleri okumamış olma eksikliğini hissetmiş ve bu yaz mevsimini romanı elinden düşürmeyerek geçirmiş. “Düşünsenize, böyle bir eseri okumadan ölebilirmişim” diyor yazar…

Roman, Woody Allen’in esprisinde olduğu gibi, Rusya’da geçiyor. Zaman Napolyon savaşları (1803-1815) dönemi. Tolstoy başyapıtını savaşın bitiminden ortalama 50 yıl sonra tamamlayıp 1865 senesinde fasıllar halinde yayınlatmış. Kitap halinde yayının tarihi ise 1869.

Besbelli, yazar, kendisini okuyanları Tolstoy’u ve eserini keşfetmeye teşvik etmeyi kafasını koymuş. Romandan altını çizdiği satırlar, 1800’ler ile 2000’li seneler arasında fazla bir değişiklik yaşanmadığına işaret ediyor.

Tolstoy romanında portrelerini çizdiği tiplerin etnik özelliklerinden söz ederken keskin bir dil kullanmış. Almanlar, Fransızlar, İngilizler hakkında verdiği özellikler bugüne de tıpa tıp uyuyor.

Ruslar ile ilgili tespiti yalnız Ruslar için değil başka ülkelerde de bulunabilecek tipler için de geçerli. Bakın nasıl anlatmış tipi: “Hiçbir şey bilmez, bir şey bilmek de istemez, herhangi bir şeyin öğrenilebileceğine de inanmaz zaten ve bu sebeple de kendinden çok emindir.”

Napolyon ve etrafı da romanda yer alıyor. Onlardan biri Mareşal Davout. Üst düzey bir komutan olduğu halde öyle lüks yerleri mekan tutmaz Mareşal; ya ne yapar? Sahada basit bir çiftçi kulübesinde kalır. Ruh sıkıntılarına yol açacak şartlara muhatap olduğu için yüzü hep asıktır Mareşal Davout’un; aynı sebepten de çok çalışkan ve aceleci davranmak zorundadır.

Yaklaşık yarım asır önce haftalar sürmüş bir okuma serüveniyle bitirdiğim Harp ve Sulh’tan aklımda pek az şey kaldı.

Ancak birkaç yıl önce, BBC tarafınca büyük harcamalar göze alınarak dizi haline getirilmiş Harp ve Sulh’un tüm bölümlerini izledim. Hâlâ duruyor mudur, bilmiyorum fakat Netflix’te de izlenebiliyordu dizi. Bulursanız Netflix’te, o da olmadı bir yerlerden bulun ve yazıldığı zamanı çok aşan mesajları bulunan eserin görüntülü versiyonunu olsun kesinlikle izleyin.

Bizim neslin eli kalem tutanları çok taraflı okuyarak kendini hayata hazırlardı. “Şimdiki gençler okur mu?” merakım şundan: Bizler devamlı ve çok yönlü okurken, aynı nesilden ve aynı çevreden bazıları günlerini başka meşgalelerle doldurarak geçiriyorlardı; onların haline bakıp üzülüyorum.

Hiç değilse Amerikalı meslektaş gibi gecikmeli de olsa klasikleri keşfetseler, okuduklarının sonucunda hal ve tavırlarının değişeceğine kalıbımı basarım.