İktidar cephesinin hazırlayıp Meclis’e sunduğu yeni seçim yasasının komisyonda görüşülmesini uzaktan izlerken bir süredir zihnimi kurcalayıp duran bir merakımı giderme fırsatını da buldum: Ali İhsan Yavuz hala AK Parti genel başkan yardımcısı sıfatını taşımaya devam ediyormuş…
Kendisini, o sıfatıyla günde birkaç kez görüp dinleme imkanı bulduğumuz İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı için yapılan tekrar seçim öncesinde ağzından çıkan ve sonrasında ‘vecize’ değeri kazanan ‘‘Hiçbir şey olmadıysa bile bir şey oldu’’ cümlesi sayesinde tanımıştık. Yasa teklifinin Meclis anayasa komisyonu önündeki görüşmelerinde bir kez daha ortaya çıktı Ali İhsan Yavuz ve ‘vecize’ değerindeki o dokundurmasını biraz daha zenginleştirerek tekrarladı.
Şimdi dediği şu: “Hiçbir şey olmadıysa bile bir şey oldu, bana da sıra geldi. (..) Hiçbir şey olmasa bile yine bir şey olacak ve AK Parti yine birinci olacak, CHP yine yerinde sayacak…”
Bu sözü AK Parti’nin en yetkili ağızlarından biri tarafından telaffuz edildiği için önemsemekte yarar var.
Ayrıca, iktidar cephesinin yasa teklifinin amacını dışa vurması açısından da…
O teklif, AK Parti yine birinci parti olsun, CHP yerinde saysın diye getirilmiş bulunuyor…
Teklife yakından bakan herkesin rahatlıkla görebildiği bu gerçeği bir de AK Parti’nin önemli konumdaki bir isminin ağzından duymak zaten var olan bu yoldaki kanaatimi pekiştirmekte.
Yine de naçizane bir uyarım olacak: O amacın yerine gelebilmesinin, yani AK Parti’nin yapılacak seçimde sandıktan yeniden birinci parti olarak çıkabilmesinin önünde ciddi bir engel var: Zamanında yapılacak bir seçimde AK Parti genel başkanı olan ve iktidarın küçük ortağı MHP’nin lideri tarafından dün bir kez daha kendilerinin de adayı olarak ilan edilen Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimine aday olarak katılamayabilir.
Anayasa bir kişinin ancak iki kez cumhurbaşkanı olabileceğini amir çünkü. Tayyip Erdoğan 2014 ve 2018 yıllarında yapılan iki seçimde de ‘yüzde 50+1’ şartını ilk turda yerine getirerek seçilmeyi başarmıştı. Zamanında -yani 2023 Haziran ayında- yapıldığı takdirde, o seçimde, AK Parti’nin bir başkasını aday göstermesi gerekecek.
Önemli mi?
Evet önemli.
Yapılan bütün kamuoyu yoklamalarında Tayyip Erdoğan’ın kişisel oyu genel başkanı olduğu AK Parti’nin hayli önünde görünüyor. AK Parti’nin tahmin edilebilecek sebeplerle düşmekte olan oylarının beklendiği kadar aşağıya düşmemesinin sebebi de Tayyip Erdoğan…
Tayyip Erdoğan’ın aday olamadığı bir seçimde AK Parti sandıktan birinci parti olarak çıkamayabilir.
Kamuoyu yoklamalarının uyarısı bu.
[Tayyip Erdoğan’ın desteğini partisinden ileride gösteren aynı kamuoyu yoklamaları, onun aday olabilmesi durumunda seçilebilmesinin hayli zor -neredeyse imkansız- olduğuna da işaret ediyor. AK Parti o durumda seçimden birinci parti olarak çıkabilir, fakat ‘yüzde 50+1 şartı’ yerine gelmediği için Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçilemeyebilir. Dikkat edildiyse, partisinin seçimden birinci çıkacağını iddia etmekte tereddüt yaşamayan Ali İhsan Yavuz da cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili suskun kalmayı yeğlemiş görünüyor.]
Bazılarının ‘‘Tayyip Erdoğan aday olamaz’’ yolundaki görüşlere ‘‘O konuda kararı Yüksek Seçim Kurulu verecek, onlar da ‘Olur’ diyeceklerdir’’ itirazında bulunduklarını biliyorum elbette; ancak hukukçulardan oluşan bir kurulun üyelerinin anayasanın ilgili maddesi hiçbir tevile mahal bırakmayacak kadar açık iken, ‘‘Olur’’ görüşünü rahatça ifade edebileceklerini sanmıyorum.
Zorlanacaklardır.
Kuruldan aksine bir karar çıksa bile patlak verecek anayasal tartışmalar iktidarın aleyhine bir hava oluşturmaktan başka bir işe yaramaz.
Ali İhsan Yavuz’un takviyeli ‘vecizesi’ ile ifadesini bulan‘‘Hiçbir şey olmasa bile yine bir şey olacak ve AK Parti yine birinci olacak, CHP yine yerinde sayacak…” beklentisinin yerine gelebilmesinin asgari şartı, Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olabilmesine, onun yerine gelebilmesi de iktidar cephesinin seçim tarihini erkene almasına bağlıdır.
Sözün kısası şu: Anayasa bir kişinin üçüncü kez aday olabilmesini TBMM’den çıkacak erken seçim kararına bağlıyor. Seçim tarihinin erkene alınmasına muhalefet de destek vereceği için, istenirse, Meclis’ten bu yönde bir karar kolayca çıkartılabilir.
O durumda da bir başka sorun yaşanabilir: Anayasa Meclis genel kuruluna önümüzdeki hafta gelecek yasanın hükümlerinin ancak bir yıl sonra yapılabilecek bir seçimde kullanılabileceğini söylüyor.
Bugün süreç başlatılsa ve Meclis’ten erken seçim kararı acil olarak çıkartılsa bile, muhalefetin de desteği gerektiği ve muhalefet partilerinin ‘‘Evet’’ diyecekleri erken seçim tarihi mümkün olduğu kadar erken bir tarih olacağı için, yasayla sıkılaştırılmak istenen şartların ilk seçimde geçerlilik kazanması pek mümkün görünmüyor.
Peki bu durumda ne olacak?
Galiba AK Parti’nin, zamanında yapılması halinde, ilk seçime genel başkanını cumhurbaşkanı adayı olarak gösteremeyeceği bir ortamda gitmesi gerekecek.
Konu fark edileceği gibi hayli çetrefil.
AK Parti genel başkan yardımcısı sıfatıyla Ali İhsan Yavuz İstanbul seçiminin tekrarlanmasını sağlamada en belirgin rolü oynamış ve o yüzden ilk seçimde az bir oy farkıyla kaybetmiş AK Parti adayı tekrarlanan seçimde rakibinin 800 bin küsur oyla öne geçtiği gerçeğiyle yüz yüze kalmıştı.
Hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ikinci seçim öncesinde, ‘‘Ona değil bana oy vereceksiniz’’ iddiasıyla oy istediği halde…
Ali İhsan Yavuz’un aylar sonra yeniden ve seçimle ilgili bir konuda ortada görünmesini AK Parti için iyiye alamet sayabilir miyiz, doğrusu bilemiyorum.