Ayrıca, TÜİK'in enflasyon hesaplamalarının şeffaflığı mevzusunda, "TÜİK’in enflasyon hesabı için kullandığı ürün ve hizmet sepetinde hangi ürünlerin ve hizmetlerin yer aldığı açıklanmıyor" diyerek güvensizliği dile getirdi.
Bila, iç talebin zayıflatılması kanalıyla enflasyonun düşürülmesi stratejisini eleştirerek, "Ücretlerin sabit kalması veya çok az artması eskiden satın aldığınız mal ve hizmetleri satın almaktan vazgeçmemizi gerektirir" ifadesiyle bu politikanın dar ve sabit gelirli kesimleri nasıl olumsuz etkileyeceğini altını çizdi.
"Merkez Bankası 2023 yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 22,3 olarak belirlemişti ama yüzde 64,77 olarak gerçekleşti.
2024 yılı için Karahan’ın açıkladığı yüzde 38’lik enflasyon tahmininin tutması da çok zor görünüyor.
Yıllık enflasyon şu an yüzde 69,8 düzeyinde. Karahan, Mayıs ayı için enflasyonun rekor kıracağını yüzde 70-75’e ulaşacağını ifade etti.
Yılın ikinci yarısında baz etkisiyle enflasyon oranındaki yükseliş düşük çıkabilir. Ancak baz etkisine rağmen senelik yüzde 38 beklentisini yakalamak çok kolay değil.
Tabii tüm bunlar TÜİK’in rakamlarına göre.
ENAG’ın rakamlarına göre ise enflasyon yüzde 120’nin üzerinde.
Karahan’ın açıklamalarında dikkati çeken bir ifade de "iç talebin zayıflayacağını düşünüyoruz" İfadesi.
Yılın ikinci yarısında iç talep zayıflayacak ve bu da enflasyonun aşağı çekilmesini sağlayacak.
İç talebin zayıflatılması kanalıyla enflasyonun düşürülmesinin halk için, özellikle dar ve sabit gelirliler için anlamı daha da fakirleşmedir.
İç talep, fiyatlar artarken ücretlerin sabit kalması veya enflasyon oranının altında artırılması anlamı taşır.
Ücretlerin sabit kalması veya çok az artması eskiden satın aldığınız mal ve hizmetleri satın almaktan vazgeçmemizi gerektirir.
Bu da iç talebi zayıflatır ve fiyatlardaki artış hızı talep düştüğü için yavaşlar.
Dar ve sabit gelirlerinin yaşam düzeyi düşer."
Yazının tamamını okumak için tıklayın.