Dün siyasi geleceğimiz adına önemli bir gelişme oldu. Uzun zamandır beklenen CHP/HDP görüşmesi, TBMM’de yapıldı. Toplantı sonrası HDP Eş Başkanları Pervin Buldan ile Mithat Sancar’ı ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu toplantının çok olumlu geçtiğini açıkladı.
Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal, sosyal ve ekonomik yıkıntıdan kurtulmak, dünyada kaybettiği itibarımıza kavuşmak, daha da önemlisi, laik demokratik sosyal hukuk devletini yeniden oluşturmak adına AKP düzeninin seçimle yıkılması gereğine inananların bir araya gelmesi önemli bir adımdı. Ezilen ve yoksullaşan halka moral ve güç vermek adına “toplumsal muhalefetin” daha başlangıçta böyle bir görüşmeyi yapması gerekirdi…
Teokratik oligarşiden demokrasiye dönüş ancak, demokrasi güçlerinin bir araya gelmesiyle gerçekleşecektir. Bu nedenle CHP’nin ziyareti ülkemiz için çok önemliydi, bir o kadar da hayatiydi!
Toplantı sonrası HDP/CHP başkanları, görüşme sırasında Türkiye’nin geleceği için önemli adımlar atıldığının bilgisini verdiler. Yapılan açıklamalar ışığında zor bir engelin de aşıldığı anlaşıldı. Umarım ve dilerim ki Millet İttifakı ile Emek ve Özgürlük İttifakı ve sosyalist blok, bu görüşme ışığında tekraren bir araya gelirler ve emeğe, insana, laik demokrasiye düşman zihniyetten ve yarattıkları yolsuzluk bataklığından çıkmasına destek olurlar.
Toplantı sonrası Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ziyaretinin olumlu geçtiğini" söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi kucaklamak üzere yola çıktığını ve tüm partilerin görüşlerini alacağını” belirterek düşüncelerini şöyle sıraladı:
•Siyaset bir kavga alanı olmamalı.
•Var olan bütün sorunların çözümü için ortak hareket edilmeli.
•Yerel yönetimlerin Kayyumla yönetilmesine karşıyız.
•Her koşulda demokrasiyi savunmalıyız.
•Parti kapatmak doğru değildir.
•Yargının sopa olarak kullanılmasını kabul etmiyoruz.
•Kadına şiddetin son bulması lazım.
•Deprem konusunda bölge için acil ve özel onarım programına ihtiyaç var.
•Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözüm adresi TBMM’dir.
•Biz demokrasiyi, insan haklarını, kimsenin ötekileştirilmemesi gerektiğini, kadın-erkek eşitliğini savunuyoruz.
•Kürt dili vardır. Resmi dilimiz Türkçedir.
Bu açıklamalardan sonra HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Bugün sayın Kılıçdaroğlu’nu ağırlamamızın nedeni, Kürt sorununun demokratik çözümünün TBMM çatısı altında olduğundan, yana olduğumuzu göstermekti" diyerek, havuz medyasının günlerdir yaptıkları tezvirata karşı samimi ve ayırımsız “demokrasi taleplerini” yineledi. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise sade bir dille Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinin "Yapıcı bir görüşme şeklinde gerçekleştirdiğini" açıkladı. “Kısa zaman içinde bu görüşmeyi, parti organları ve içinde bulundukları ittifakla değerlendirip tekraren CHP ile görüşebileceklerinin” de altını çizdi.
CHP ve HDP’nin birlikte attıkları bu adımın parti çıkarı için değil, demokrasi, hak ve özgürlükler adına olduğunu bir kez daha anladık. Ve umut daha da büyüdü!
Nitekim; Selahattin Demirtaş, CHP ziyareti öncesi, görüşlerini açık bir şekilde dile getirmişti. Demirtaş, “HDP, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kurucu parçasıdır. Kendi öz gücüyle parlamentoya girecektir. Dolayısıyla HDP’nin kimseden bakanlık, milletvekilliği talebi yoktur. HDP, önümüzdeki dönemde parlamentonun ana muhalefet partisi olmaya adaydır. Bununla birlikte HDP’nin duymak ve emin olmak istediği şey, yeni dönemde demokratik değişimin ciddiyetle, içtenlikle ele alınıp alınmayacağıdır" diyerek demokrasi adına samimi olduklarını kamuya bir kez daha göstermişlerdir.
Seçime 54 gün kala yapılan bu ziyaret ve sonrasında paylaşılan görüşler, Türkiye’nin yeni bir iktidar beklentisi umudunu güçlendiriyor. Türlü oyunlarına, tuzaklarına ve algı şaşırtmalarına rağmen AKP, ezdikleri yurttaşların oylarıyla sandıkta kaybedeceğinin artık farkında!
Hele hele Akşener’in; "Kılıçdaroğlu sadece HDP’yi değil bütün siyasi partileri dolaşıyor. Onun için o görüşmelerde cumhurbaşkanı adayı olarak elbette bir sakınca yok. Kürt’ü de Türk’ü de hangi etnik aidiyetten kim varsa hepsi bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Bu ülkenin insanlarının en büyük özelliği nüfus cüzdanıdır. Bu ülkenin Anayasası kurumlarla, yapılarla değil bireylerle el sıkışır" açıklaması, AKP’yi “tamamen göçük altında” bırakmıştır.
Muhalefetin bir sözüne katılmadığımı tekraren yazmak isterim. Kurulan tuzağa düşmemek gerekir. Gerekçesini sonraki makalemde yazacağım. Bir kez daha tekrar ediyorum. 14 Mayıs’ta muhalefet, 13. değil, 14. cumhurbaşkanını seçecek. Bu yasal zorunluluğu dikkate alın ve uygulayın. Artık AKP anlamalı ki umudun gücü karşısında durmak zordur…