New York’ta düzenlenen BM toplantısında dünya liderlerine seslenen Abbas, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını ve Filistin halkına karşı yürüttüğü politikaları sert bir dille eleştirdi. Konuşmasına güçlü bir mesajla başlayarak, "Gitmeyeceğiz, gitmeyeceğiz, gitmeyeceğiz" ifadeleriyle Filistin topraklarını terk etme niyetinde olmadıklarını vurguladı.
"FİLİSTİN, ATALARIMIZIN MİRASIDIR"
Filistin topraklarının atalarından miras kaldığını belirten Abbas, "Babalarımızın, dedelerimizin toprağıdır. Bizim olarak kalacaktır. Eğer birileri ayrılacaksa, bu işgalci gaspçılar olacaktır" diyerek İsrail’in işgaline karşı durduklarını ifade etti. Gazze’deki saldırıları "tam ölçekli bir soykırım" olarak tanımlayan Abbas, bu durumun çağımızın en iğrenç suçlarından biri olduğunu ve 40 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini vurguladı. Bunun yanı sıra, bu kayıplar arasında 15 binden fazla çocuğun bulunduğunu belirtti.
"YÜZLERCE AİLE NÜFUS KAYITLARINDAN SİLİNDİ"
Abbas, "Tüm aile isimleri nüfus kayıtlarından silindi. Yüzlerce aile tamamen silindi. Artık yoklar" diyerek İsrail’in Gazze’deki sistematik saldırılarının ciddiyetini gözler önüne serdi. Gazze’de yaşayan 2 milyondan fazla Filistinlinin, İsrail’in operasyonlarından kaçmak için defalarca evlerini terk etmek zorunda kaldığını dile getiren Abbas, "Bu saldırı savaşı devam ederken, Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’te her gün onlarca kişi hayatını kaybediyor ve bunun iki katı kadar insan yaralanıyor" dedi.
"SAVAŞIN GERÇEK YÜZÜ"
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı ve Gazze’de masum sivillerin öldürülmediğini iddia ettiği konuşmasına yanıt veren Abbas, "40 bin kişiden 15 binden fazla çocuğu ve halkımızdan bir o kadar kadın ve yaşlıyı öldüren kimdir? Ve onları öldürmeye devam eden kim?" diyerek uluslararası toplumu İsrail’in suçlarını durdurmaya çağırdı.
"GAZZE ARTIK YAŞANABİLİR DEĞİL"
İsrail’in Gazze’yi neredeyse tamamen yok ettiğini belirten Abbas, "Gazze’deki her şeyin yüzde 95’i tamamen yok edildi. Gazze artık yaşanabilir bir yer değil. Evler, binalar, sağlık ve eğitim tesisleri, camiler ve kiliseler büyük oranda yıkıldı" ifadesini kullandı.
ABD’NİN VETO KARARINA TEPKİ
ABD’nin, İsrail’in ateşkese uymasını talep eden BM Güvenlik Konseyi karar tasarısını üç kez veto etmesini eleştiren Abbas, "ABD yönetimi, bu karar tasarısını engelleyerek, tek başına ‘Hayır, savaş devam edecek’ dedi. Bunu veto kullanarak yaptı ve İsrail’i binlerce masum sivili, çocuğu ve kadını öldürmek için kullandığı ölümcül silahlarla donattı" dedi.
"İSRAİL BM ÜYELİĞİNİ HAK ETMİYOR"
Abbas, İsrail’in BM kararlarını uygulamayı reddettiği için BM üyeliğini hak etmediğini belirterek, "Bu ülke bu örgütün bir üyesi olmayı hak etmiyor" dedi. Ayrıca, İsrail’in 1949’da BM’ye üyelik başvurusunda iki koşulu yerine getirme taahhüdünde bulunduğunu, ancak bu taahhütleri yerine getirmediğini ifade etti.
GAZZE ŞERİDİ İÇİN 12 MADDELİK PLAN
Abbas, Gazze Şeridi’nin savaş sonrası yönetimine dair 12 maddelik planını açıklayarak, uluslararası toplumu gözden geçirmeye çağırdı. İlk madde, kalıcı bir ateşkes ve İsrailli yerleşimcilerin saldırılarına son verilmesi; ikinci madde ise insani yardımların Gazze’nin tamamına ulaştırılması olarak belirlendi. Üçüncü madde, İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi ve yerinden edilen Filistinlilerin evlerine dönmelerine izin verilmesi gerektiğini vurguladı.
Diğer maddeler arasında, Filistin hükümetinin Gazze’nin sınırları üzerindeki yetkisini artırması, uluslararası koruma talep etmesi, BM’ye tam üyelik elde etmesi ve iki devletli çözüm için uluslararası bir barış konferansı düzenlenmesi bulunuyor. Abbas, uluslararası barış gücü oluşturulmasını da talep etti.
"FİLİSTİN HALKI ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞACAK"
Filistin halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini sürdüreceğini vurgulayan Abbas, "Filistin özgür olacak, halkımız buna karşı çıkan herkese rağmen meşruiyetlerini ve bağımsızlıklarını elde edecektir" diyerek uluslararası toplumu bu konuda harekete geçmeye davet etti.
Konuşmasının sonunda salonda yoğun bir alkış alan Abbas’a bazı sıralardan "Özgür Filistin" sloganları yükseldi. Bu, Filistin halkının özgürlük mücadelesinin hala devam ettiğinin bir göstergesi olarak yorumlandı.