Karabük'te Filyos Çayı'nda ölü bulunan Gabon uyruklu üniversite öğrencisi Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga'nın ailesi kızlarının cenazesini teşhis etmek için Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'na geldi. Anne Jessica Sandra Makemba Panga, "Kızımın kafasının üstünde ve elindeki yaralardan da saldırı olduğu açık ve net şekilde belli. Türk devletine güveniyorum. Bu kesinlikle intihar değil. Bu bir cinayet, bu cinayette parmağı olan herkesin Türk devleti tarafından adalet karşısında cezalandırmasını temenni ediyoruz" dedi. Ailenin avukatı Kerim Bahadır Şeker ise, ikinci bir otopsi talebinde bulunacaklarını belirterek, "Görüşmüş olduğumuz Adli Tıp Kurumu profesörleri, bize ikinci otopsi ile alakalı kesin ve net emarelerin bulunduğunu söylüyorlar" ifadelerini kullandı.
Karabük'te üniversite öğrencisi 17 yaşındaki Gabon uyruklu Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga'nın Filyos Çayı'nda 26 Mart günü cansız bedeni bulundu. Genç kızın yalın ayak sokakta koştuğu görüntüler ortaya çıkarken, başlatılan soruşturma kapsamında 8 kişi gözaltına alındı. 4 kez gözaltına alınan Dursun Acar, tutuklanırken diğer 7 şüpheliden 2'si adli kontrol şartıyla diğer 5 şüpheli ise savcılıkça serbest bırakıldı. Gabonlu Dina'nın cenazesi ise, İstanbul Yenibosna'da bulunan Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Gabon Cumhuriyeti'nin de yaşayan Dina'nın ailesi bugün İstanbul'a geldi. Dina'nın annesi Jessica Sandra Makemba Panga, babası Guy Serge Ibouanga Panga, amcası, teyzesi ve avukatları Kerim Bahadır Şeker ile birlikte cansız bedeni teşhis etmek için Adli Tıp Kurumu'na geldi. Aile adli tıptan çıktıktan sonra avukatlarıyla birlikte açıklama yaptı.
"Saldırı olduğu açık ve net şekilde belli"
Anne Jessica Sandra Makemba Panga, kızını Gabon'dan buraya eğitim için gönderdiklerini ifade ederek, "Bugün Gabon'dan kızımın cenazesini almak için geldim. Hiçbir ebeveyn kızının cenazesini almayı hak etmiyor. Kendinizi benim yerime koyun, bu benim tek kız çocuğumdu. Kızımın cesedini gördükten sonra şuna kesinlikle kanaat getirdim, kızım saldırıya uğramış. Kızımın kafasının üstünde ve elindeki yaralardan da saldırı olduğu açık ve net şekilde belli. Türk devletine güveniyorum. Bu kesinlikle intihar değil. Bu bir cinayet, bu cinayette parmağı olan herkesin Türk devleti tarafından adalet karşısında cezalandırmasını temenni ediyoruz" dedi.
"Kızım çıplak ayakla neyden kaçıyor?"
Baba Guy Serge Ibouanga Panga ise, "Kızımızı gördüğümüz an bütün şüphelerim ortadan kalkmıştır. Kızımın sol elinde ve alnında derin bir yara mevcut. Burada kızım Dina'nın adaleti için uğraşıyoruz. Karanlık bir nokta kalmaması içinde Türk devletine güveniyoruz. Kızımız gecenin bir saatinde çıplak ayakla koşarken görülüyor. Görüntüleri izledik. Kızım çıplak ayakla neyden kaçıyor. Kimden kaçıyor, ilk kaçtığı anlara ait görüntülerinde bulunması lazım. Bu soruşturmanın derinleştirilmesi lazım. Kızım suya düştü demekle bunlar olabilecek şeyler değil. Bu cinayette parmağı olan herkesin teker teker bulunmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.
"Bu gerçekleşen bir cinayet"
Dina'nın amcası da, "Bu gerçekleşen bir cinayet. Bunu kadın cinayeti olarak değerlendiriyoruz. İçeride bir kız çocuğumuz daha var o da kadın cinayetinin bir kurbanı" dedi. Dina'nın teyzesi ise , "Türk devletinin tamamen her şeyi yapmasını istiyorum. Türk devletine güveniyorum. İkinci otopsi yapılabilirse daha iyi olacak" ifadelerini kullandı.
"Adaletin takipçisi olacağız"
Avukat Kerim Bahadır Şeker ise, "26 Mart'ta Filyos Çayı'nda cansız bedeni bulunan Dina'nın 17 yaşında hayallerinden ve umutlarından koparılma öyküsüyle maalesef karşı karşıyayız. Bu bir cinayet. Cinayet olduğunu ilk günden beri bağıra bağıra defalarca söyledik. Bugün de aileyle burada cesedini gördükten sonra bu kanımız güçlü bir vaziyet almış durumda. Bize sıyrık olarak ifade edilen yaralar çok derin ve aslında bıçakla gerçekleştirildiğini öngördüğümüz yaralar. Ellerinin içerisinde bayağı bildiğiniz derin. Annesi tanımak için kızının ellerine baktı. Çünkü yüzüne baktı ve 'bu benim kızım mı ' dedi ilk başta. 'Bana ellerini gösterir misiniz' dedi. Ellerine baktıktan sonra orada bir duygusal çöküşle karşı karşıya kaldı. İki buçuk aydan beri gerçekleşen süreç, 26 Mart'tan, 11 Nisan'a kadar Karabük'te muhafaza edildi. 1 ay kadar bir süre burada muhafaza edildi ve burada muhafaza edildiğinin hukuka aykırı olduğunu defalarca dile getirdik. Çünkü açık ve net bir şekilde kanunlarda yazıyor. En yakın adli tıp kurumuna gönderilir. Eğer muhafaza edilemeyecekse beden diye. Bununla alakalı gerçekten adaletin takipçisi olacağız ve herhangi bir şekilde hiçbir baskıya maruz bırakılmadan biz sadece ve sadece Dina'nın ölümünün açıklığa kavuşturulmasını ve bunun bir cinayet kaynaklı olduğunu anlatmak için buradayız" diye konuştu.
"Ölmeden önce bilincinin kapalı olduğuyla alakalı herhangi bir şey yok"
Avukat Şeker ailenin acısının hala taze olduğunu belirterek, "Biz ikinci bir otopsi talebinde bulunacağız. Görüşmüş olduğumuz Adli Tıp Kurumu profesörleri, bize ikinci otopsi ile alakalı kesin ve net emarelerin bulunduğunu söylüyorlar. İlk otopside belirli noktalara değinilmemiş, açık ve net bir şekilde belirli noktalara değinilmemiş ve ekimozlarla alakalı, abrazyonlarla alakalı kesin ve net değerlendirmeler yapılmadığı için ikinci otopsiye başvurmak istiyoruz. Çünkü Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda daha önce de ifade etmiş olduğumuz üzere boğulma kaynaklı olduğu geçiyor ama suya düşüp ölmeden önce bilincinin kapalı olduğuyla alakalı herhangi bir şey yok. Yuvarlak tahminlerin kesinleştirilmesi lazım ki bu aile de artık bir noktadan sonra adaletin ve mahkeme tarafının takipçisi olabilsin. Çünkü acıları hala ailenin sonlanmış değil. Elindeki yaranın bize sıyrık olduğu söylenmişti. Bir de başındaki yara burada işte koşu sırasında dallara çarpmış vesaire deniliyordu ama açık ve net bir şekilde bir cesedin mantıken biliyorsunuz morarması lazım, cesedin morarması yerine hala ve hala o pembeliğini koruyor. Bu pembeliğini korumasının sebebi oraya çok ağır bir darbe indirilmiş olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyoruz" dedi. (DHA)