RTÜK’ün iktidarın sopası haline dönüşmesi, bir sansür organı gibi vazife yapmaya başlamasının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Bilgin, siyasi iktidarın bağımsız ve tarafsız yayınlardan hoşlanmaması normaldir ama uyguladığı metotlar olağan değildir” dedi. Bağımsız yayın yapıp halka haber hizmeti vererek ülke ve dünya olaylarıyla ilgili anayasal bilgilendirme hakkını yerine getiren medya kuruluşlarına yönelik iktidarın “ehlileştirme” çabası içerisinde olmasının 25 yılı aşan çok kanallı Türk televizyon tarihinde eşi, benzerinin görülmediğini kaydetti. Bilgin, basının sadece siyasi, ekonomik veya dış politika değil, hava durumundan, günlük hayatın her veçhesine, yaşamın her alanıyla ilgili gelişmeleri takip edip halkı bilgilendirdiğini hatırlatarak, “Vazife kamunun vicdanının sesi, çıkarının takipçisi ve siyasi, ekonomik ve sair güç sahiplerinin her türlü istismarına karşı dikkatli gözü, eleştirisini seslendiren dili olmaktır. Gazeteci gerçeklere, yanlışlara ışık tutar, doğruyu hatırlatır, yanlışı eleştirir. Bu nedenle dördüncü kuvvettir ve demokrasilerin temel direklerinden birisidir” dedi. Gazetecinin dördüncü güç olarak halktan, demokrasiden, doğru haberden yana taraf olma zorunluluğu olduğunu vurgulayan Bilgin, “Vazifesini yapan gazetecilerin ekranlarını karartmak, gazetelerinin gelirlerini kesmek veya erişimine engel olmak demokratik yönetimlerde kabul edilebilecek gelişmeler değildir” ifadesini kullandı.