Tüm dünyada korona vaka sayılarında büyük bir artışın gözlendiği şu günlerde, devletlerin açıkladığı istatistikler ve bu verilerin analizi daha büyük bir önem arz ediyor. Koronavirüsün, ortaya çıktığı ilk dönemden bu yana yaşlılar için çok daha büyük bir tehlike oluşturduğu bilinen bir durum. Ancak virüsün bu özelliği, vaka ve ölüm sayılarının yaşlara göre dağılımı incelendiğinde daha da çarpıcı bir boyut kazanıyor. Türkiye'de Sağlık Bakanlığının açıkladığı haftalık COVID-19 raporlarına göre, şu ana kadar koronavirüs nedeniyle ölenlerin yüzde 95'i, 50 yaş ve üzerinde. Söz konusu oran, dünya geneliyle de paralellik gösteriyor. Örneğin Almanya'da bu oran yüzde 98'in üstüne çıkıyor. COVID-19 kaynaklı ölümlerin çok büyük oranda 50 yaş ve üzerinde görülmesine karşın, hastaların büyük bölümünü daha genç insanlar oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı verileri, Türkiye'de hastaların yüzde 70'inin, 50 yaşın altında olduğunu ortaya koyuyor. Sağlık Bakanlığının açıkladığı "ölüm hızı"na dair veriler ise virüsün 65 yaş üstü için ne derece tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Bu veriler, 65 yaş ve üzerindeki her altı hastadan birinin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.
VİRÜS GENÇLERLE 'DİNAMİK' HALE GELİYOR
Uzmanlara göre bu tablo, virüsü çok büyük oranda gençlerin bulaştırdığını ancak sonuç olarak yaşlıların öldüğünü gösteriyor. Bu görüşteki genetik ve sinirbilim uzmanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl, karşılaşılan tablonun nedenlerini şöyle anlatıyor: Salgının başından itibaren, hastaların çoğunluğu 65 yaş altıyken, yaşamını kaybedenlerin çoğunluğu 65 yaş üstü. Bunun nedenleri arasında genç kesimlerin virüsü yayabilecek ortamlara daha fazla maruz kalmaları var. Bu; çalışma yaşamı olabilir, öğrenciler için okullar olabilir. Toplu taşımaya binmek olabilir. Ve eğlence mekanlarıyla toplantılara katılmak olabilir. Dolayısıyla virüs genç nufusta daha fazla yayılma imkânı buluyor." DW Türkçe'ye konuşan Kızıl, "Genç nüfusta daha fazla asemptomatik insanlar var. 65 yaş üzeri ve riskli gruptaki diğer kesimlerse virüse maruz kaldıklarında daha fazla ölüm riskiyle karşı karşıyalar. Dünyada bu oranlar gittikçe açılıyor ve hastalık daha fazla gençlerde yayılıyor. Daha dinamik hâle geliyor virüs ve yaşam kayıplarıysa ileri yaşlarda ortaya çıkıyor" diye ekliyor.
EN BÜYÜK ZORLUK ASEMPTOMATİK TAŞIYICILAR
Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Şenol da taşıyıcı konumundaki gençlerin oluşturduğu riske dikkat çekiyor. Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şenol, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Salgının kontrolü konusunda karşılaştığımız en önemli zorluk, kendini hasta hissetmediği için dinlenme ve doktora başvurma ihtiyacı duymayan, 'taşıyıcı' gibi virüs dolaştıran vakalar" diyor. Şenol, "İleri yaş grupları, virüsü kapmaya ve hastalığı şiddetli geçirmeye daha yatkınlar. Bu nedenle 'taşıyıcı' gibi virüsü dolaştıranlar en çok gençler arasında görülüyor" ifadesini kullanıyor.
'YAŞLI HASTALIĞI' YANILGISI
Dresden Teknik Üniversitesi ve Helmholtz Topluluğu'ndan Doç. Dr. Kızıl, COVID-19'un bir yaşlı hastalığı olarak algılanmasının ise yanlış olduğu görüşünde. Kızıl, bu noktada karşılaşılan bir ikilemi dile getiriyor: "Salgının başından itibaren 'Bu bir yaşlı hastalığı. Genç hastalığı değil' algısı ortaya çıkmış durumda. Ama bu yanlış. Çünkü bir kısır döngü yaratıyor bu durum. Dünya nüfusunun hâlen çok az bir kısmı bu virüsle karşı karşıya kalmış durumda. Paradoks ise şu: Evde kalmak gerekiyor. İnsanların birbiriyle temas kurmaması gerekiyor. Ancak ekonominin devamı için okulların açık tutulması ve böylece insanların çalışabilmesi ön plana konuyor. Dolayısıyla virüsün daha fazla yayılmasını sağlayacak mekanizma ortadan kalkmıyor." Türkiye'de resmi sayılara göre şu ana kadar 366 bin kişiye bulaşan koronavirüs nedeniyle 10 bine yakın insan hayatını kaybetti.