Gerçek tutkusuyla yananın soruları

Hürriyet YAŞARÇocuk, soru sormaktan vazgeçmeyendir.Yetişkinliği hak etmeniz için, sorular dönemini geride bırakmış olmak mı gerekiyor?Yaşça büyümüş olsak bile soru sormayı bırakamıyorsak ne olacak?Bir zamanlar yaşça epeyce...

Hürriyet YAŞAR

Çocuk, soru sormaktan vazgeçmeyendir.

Yetişkinliği hak etmeniz için, sorular dönemini geride bırakmış olmak mı gerekiyor?

Yaşça büyümüş olsak bile soru sormayı bırakamıyorsak ne olacak?

Bir zamanlar yaşça epeyce büyüğüm olan bir öykücüyle buluşur, söyleşirdik. Şimdi kim olduğunu unuttuğum ama o günlerde dergilerde çeşitli konular üzerine sık sık yazan bir yazarı benim nasıl bulduğumu sorunca, “Yeni bir şey söylemiyor'' demiştim. O da, “Yeni bir şey söylemek kolay mı?'' diye basbayağı sert bir ses tonuyla çıkışmıştı. Kendisi de dergilerde sıklıkla çeşitli konularda yazıyordu ve bu çıkışmasıyla onun yeni bir şey söyleme savaşımını yakından bildiğini, yaşadığını da öylece anlamıştım.

Beni yeni bir yazı yazmaya götüren en önemli uyarıcıdır yeni bir şey söyleme coşkusu. Okuduğum her yazıda da ararım söylenende yeni bir şey olup olmadığını. Okuyup okuyup yeni bir şey bulamadığım yazarları ise, bir daha okumamak üzere ilgi alanımdan çıkarırım.

Tunay Bayrak’ın kitabı, daha adından, okur için yeni bir soruyla başlıyor. İnsanın neredeyse ''kendi’ demek olan beynini çalıştırmaktan, yani insanı hayvandan ayırdığı söylenen düşünme yetisini kullanmaktan hiç vazgeçmeyenlerin merakını hemen uyandırabilecek bir soruyla:

“Mushaf (Bugünkü Kuran) Kuran-ı Kerim midir?''[1]

Çok iyi bir şey yapıyor kitaba girerken yazar, ''mushaf’ sözcüğünün anlamını açımlıyor. ''Sahife, suhuf, sahaf, mushaf’ hep aynı kökten geliyorlar. Suhuf, sahife’nin çoğulu. ''Mushaf’ da “ayrı ayrı sayfaların iki kapak arasında toplanmış biçimi'' demek oluyor. (Bu tanımın kitaptan alıntı değil, kitaptaki açımlamadan benim vardığım sonuç olduğunu söylemeliyim.)

Tunay Bayrak, sorulardan korkmayan bir yazar. Soruyla başlayan kitap, ilgisiz kalınamayacak sorularla yürürken, yanıtların izini sürüyor. İşte kitapta, yanıtlarının izi sürülen sorulardan birkaçı:

Mushaf nedir, Kuran nedir? Mushaf’a göre Kuran nasıl bir kitaptır? Bugünkü Kuran’la Mushafı Şerifler tümüyle aynı mı?

Kuran, peygamberin sağlığında neden toplanıp bir araya getirilmedi? Peygamber öldüğünde, elde herkesin kabul edeceği Kuran adında bir kitap olduğu söylenebilir mi?

İlk derleme çalışmasını Ebubekir mi yaptırdı, Osman mı? Ebubekir derlemişken, Osman neden yeniden derledi?

Osman, başka nüshaları niye yaktırdı? Ebubekir’in derlettiği Mushaf, Osman’ın derlettiğinden çok mu farklıydı?

Haccac niye yeniden yazdırdı da Osman nüshasının ''hareke’ denen işaretlerini koydurup onu çoğaltmadı? El-Mehdi niye bu nüshayı kullanmaktan vazgeçti? İki nüsha arasında ne gibi ayrımlar vardı? Peygamberin ölümünden yaklaşık 150 yıl sonra bile, Kuran’a nasıl böyle keyfi karışmalar olabildi? Yoksa asıl Kuran, Halife Osman’ın ''azıcıktı’ dediği Kuran mıydı?

Kuran’ın tek bir harfinin değişmediği savı tartışmasız bir sav mıdır, yoksa anlam değişikliklerine uğratıldığı savları da var mıdır?

Mushaf, çarpıklığı, çelişkisi olmayan bir kitap mıdır? Ayet sayısına ilişkin söylenenler neden çelişiktir? Birbiriyle çelişen ayetler var mıdır? Surelerin dizilişi, ayetlerin dizilişi (sırası) tartışmasız doğru mudur, yoksa düzenleme yanlışı denebilecek sıralama yanlışları olduğunu düşündürecek yerleri var mıdır? Kuran’da bir üslup birliği-bütünlüğü, surelerde konu bütünlüğü var mıdır? Sure adlarını insanlar mı vermiştir?

Mushaf hiçbir eksikliğin olmadığı, her konuda aydınlanabileceğimiz, her yeri apaçık anlaşılır bir kitap mıdır?

Kuran’da içki nedir, şarap nedir? Şarap sözcüğünün Kuran’daki anlamı, bugün bildiğimiz şarap mıdır?

Ve başörtüsü… Kuran’da kadınların başını örtme buyruğu var mıdır? ''Kadınların başı örtük olmalı’ anlamı çıkarılabilecek Türkçe çeviri çalışmalarında metne bağlı mı kalınmıştır, yoksa Kuran metni başörtüsünden yana değişikliğe mi uğratılmıştır? (Burada Şahin Filiz’in “Başörtüsü Söyleminin Dinsel Temelsizliği ve İslam Felsefesi Açısından Eleştirisi'' adlı çok değerli çalışmasını da anmalıyız.)

İnsanlığın bir bölümünün bugünden bakınca karanlıklarda kalmış 1500 yıl önceki önemli bir yaşam parçasına, dünyanın her yerinden, her yaştan, her inançtan, herkesi ilgilendirmesi gereken soruların dayanılmaz kışkırtıcılığında, yeni bir şey söyleme tutkusuyla yaklaşırken, yanarak aydınlatıyor Tunay Bayrak.

Şunu söylemeden edemem: Tunay Bayrak’ın bu kitabı, inancının dayanıklılığına güvenen, sorulardan korkmayan, kafasını çalıştırmaktan vazgeçmemiş ve hiç vazgeçmeyecek Müslümanların da çok seveceği, yaşamları boyunca iyi ki okuduklarını duyumsayacakları bir çalışma. İnsanlığın aydınlanma savaşımına böyle bir ışık kazandırdığı için, ben kendi adıma, ona teşekkür ediyorum.

Eleştirilerimi de söylemeden geçemeyeceğim. Kitap okumayanlar ya da çok az okuyanların konuşurken yaşadıkları ''sözcük bulma’ güçlüğünden kaçıp birçok sözcüğün yerine, en çok da ''sorun’ sözcüğünün yerine sarıldıkları ''sıkıntı’ sözcüğünü –çok az kullanmış bile olsa– kendine yasaklamalı, çünkü bu sözcük son yıllarda, asıl sözcüğün bulunamadığı yerlerde kullanılıyor.

Kitap, düzelti ve redaksiyon eksiklikleriyle dolu. Bayrak çalışmasını biraz dinlendirdikten sonra yeniden okuyup redaksiyon eksiğini hiç olmazsa kendisi, olabildiğince gidermeye çalışmalıydı. Yayınevi de böyle değerli bir çalışmaya hak ettiği düzelti, redaksiyon ve editörlük emeğini sevinerek vermeliydi. Umarım yeni baskıda bu eksiklikler giderilir.

Yeni, üstelik de kulak vermeyi hak edecek denli ciddi bir söz duymak isteyenler, Tunay Bayrak'ın bu araştırmasını kaçırmasın. 

[1] Tunay Bayrak, Mushaf (Bugünkü Kuran) Kuran-ı Kerim midir? / Kuran Tarihine Metin Odaklı Eleştirel Bir Bakış, Berfin Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2015, İstanbul. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kitap Haberleri

Her insan öldürür sevdiğini!
Polisiye edebiyat mercek altında
Bülent Arınç’ın yeni kitabı
Nadir Kitap ve kitantik’e erişim engeli
Demirtaş'ın Leylan'ı şimdi D&R raflarında