Gezi Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğiyle ayağından yaralanan Aydın Aydoğan, dosyasının zamanaşımıyla kapatılmasına 6 ay kaldığını belirterek “Savcılık, bölge idare mahkemesinin kararını hiçe sayarak dosyamı faili meçhul suçlar bürosunda tutmaya devam ediyor. Zamanaşımı süresini doldurmaya çalışıyorlar” dedi.
Süreci Mehmet Selim Kiraz başlattı ama yarım kaldı
Cumhuriyet'ten İlayda Kaya'nın haberine göre; Aydın Aydoğan, dosyasının yaklaşık 1 yıldır bulunduğu İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Faili Meçhul Büroya dilekçe vererek dosyasının faili meçhulden çıkarılmasını talep etti. Şehit edilen savcı M. Selim Kiraz’ın başlattığı sürecin yarım kaldığına dikkat çeken Aydoğan, 2017’de ulusal kriminal dairesinden gelen CD, vs. kitapçığın dosya ve adli emanette olmadığına işaret etti. Aydoğan, “CD ve kitapçığın akıbetini ve bulunmasını, dosyamın tekrar memur suçlar bürosuna gönderilmesini ve soruşturmada adı geçen kolluk güçleri hakkında ivedilikle soruşturmanın genişletilerek sürdürülmesini talep ediyorum” dedi.
Tanıkların ifadeleri alınmıyor
Aydoğan, “Beni vuran şüphelileri görenlerin ifadeleri alınmıyor. Dosyamın zamanaşımına gitmesine çok az kaldı. Neredeyse 8 yıldır ben bu süreçle baş etmeye çalışıyorum. Dosyamda gizlilik kararı var. Kendi dosyama bakamıyorum. Bu kararın kalkmasını istiyorum” diye konuştu. Aydoğan, 10 gün içinde Anayasa Mahkemesi’ne de başvuracağını kaydetti.
Kim polis elbisesi giyip bize saldıran?
Aydın Aydoğan, görüntülerde 3 polisin kask numarasının Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) zimmetinde olduğu ancak diğer ikisinin kayıtlarının olmadığını söyleyerek "Tam bir muamma. Peki kim o polis elbiselerini giyip o gün bizi yaradı?" diye sordu.
Aydoğan şöyle konuştu:
Gezi süreci ve sonrası yaşadığımız hukuksuzluk ve yasa tanımazlık artarak 8 yıldır devam etmektedir.
Dosya 12 savcı gördü, 2 defa faili meçhul suçlar bürosuna gönderildi ve idare mahkemesi kararı ile dosyayı tekrar memur suçlarına gönderttik. Dosyamda yaklaşık 1300 sayfalık sadece yazışmalar var lakin hiç ilerleme yok.
En son görüntülerden tespit edilen ve EGM yazışmalarında kask numaralarından 3 tanesinin EGM zimmetinde olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer ikisinin EGM envanterinde kayıtları dahi olmadığı anlaşılmaktadır. Tam bir muamma. Peki kim o polis elbiselerini giyip o gün bizleri yaraladı?
Hadi orayı geçtik diğer üçü ile ilgili defalarca dilekçe vermemize rağmen sadece birini bulabildiler. Polis ön inceleme raporunda adı geçen polis memuru ifadesinde o günü hatırlamadığını, kaskları karışık aldığını söylemiş savcılık sorgusunda. Anlaşılır gibi değil gerçekten.
Gezi mücadelesi hiçbir zamana sığmaz, zamanaşımı Gezi'de sökmez. Değil 8 yıl, 800 yıl geçse de herkesin içindeki taze bir umuttu Gezi. Dosyayı Anayasa Mahkemesine taşıyacağız. Umutlu musunuz derseniz, hiçbir zaman umudumuzu kaybetmedik.