Özlale, İstanbul-Çatalca Çakıl Köyü’nde bir manav tezgahı önünde açıklamada, Türkiye'nin istihdam, beceri uyumsuzluğu, işgücü ve mülteci olmak üzere dört temel sorunu olduğunu belirtti. Özlale şu açıklamayı yaptı:
"ÜMİDİNİ KAYBEDEN İŞ ARAMIYOR
Son bir sene içinde, üstelik de salgından önce başlamak üzere, tam 1,6 milyon vatandaşımız ümidini kaybettiği için iş aramaktan vazgeçmiştir. Yani resmi işsiz sayısı kadar çalışmaya hazır ama ümidini kaybetmiş vatandaşımız var. Bu vatandaşlarımızı da ekleyince Türkiye’de işsizlik oranının yüzde 23’e dayandığını görüyoruz. Her 10 gencimizden 4’ü işsiz, üç gencimizden biri de ne çalışıyor ne de bir eğitim kurumuna devam ediyor.
İSTİHDAM YOK
İstihdam yaratamayan bir ekonomi yapıdan bahsediyoruz. Son altı senede neredeyse bütün istihdamı kamu çok da liyakat kriterini gözetmeden yaratmış gibi gözüküyor.
BEYİN GÖÇÜ
İş dünyasının istediği nitelikli iş gücünü bir türlü sağlayamayan eğitim kurumları var. Tersinden baktığınız zaman da şunu görüyorsunuz başarılı mezunlarımız da işe atıldığı zaman beklediklerinin çok altında ücretler alıyorlar ve sonrasında beyin göçü gerçekleşiyor.
MÜLTECİ POLİTİKASI GEREKLİ
Türkiye’de 3,5 milyon mülteci var. Bunların özellikle kadın istihdamına olumsuz etkilerini görüyoruz. Bunun toplumsal ve iktisadi etkilerini daha fazla görmeden, Türkiye mutlaka etkili bir mülteci politikasını hayata geçirmesi lazım.
ENFLASYON GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN ÜÇ KATI
Türkiye’nin aynı ligde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler arasında Türkiye’nin enflasyonu o ülkelerin üç katıdır. Açıklanan hali ile bile Türkiye’de yüksek enflasyon var. Bu gelir dağılımını bozuyor. Gıda enflasyonu bile yüzde 15. İnsanlar, bir sene içerisinde gıdanın yüzde 15’ten daha fazla artacağını söyleyecektir .
TÜRKİYE KALKINAMIYOR
Koordinasyonsuzluk ve tarım politikalarının bir türlü yürütülememesinden dolayı süt üreticisi oldukça zor durumda. Çiftçi her türlü riski alıyor ama sonra çiftçiye o sütün fiyatını belirleme hakkını vermiyoruz. Gıda fiyatları daha fazla yukarı çıkmasın diye referans fiyatlarını devamlı aşağıda tutuyor. Çiftçiye ne zaman ödeyeceği belli olmayan 40 kuruşluk indirimle problemi çözmeye çalışıyor. Çiftçimiz süt üretmeyi bırakıyor gidip hayvanını kesiyor. Sorun bu kadar basit değil süt, yumurta et fiyatlarına baktığınız zaman bunun aynı zamanda bir kalkınma problemi olarak duruyor.
TÜRK LİRASI DEĞERSİZLEŞTİRİLMEMELİ
Çok değersiz Türk Lirasına rağmen, dış ticaret açığı hala yüksek. Orada birşeyler çok yanlış gidiyor. Türk lirasının değerini kaybederek küresel ölçekte rekabetçiliği bir yere kadar sağlayabiliyorsunuz ve bunun toplumsal maliyeti oldukça yüksek. Dış ticaret açığımız Türk lirasının en değersiz olduğu dönemlerde önemli ölçüde artmış durumda. Dolayısıyla, bizim Türk Lirasının değerini düşük tutarak bir rekabet öyküsü yazmamız çok gerçekçi değil. Bizim dış ticaret rekabetçiliği rekabetçilik arasındaki bağlantımız sadece Türk Lirasının değersizleştirilmesi üzerine değildir.
VATANDAŞ TÜRK LİRASINA GÜVENMİYOR
Türkiye’de şu anda altına olan talebin çok fazla olması, altın ithalatının patlaması ve dış ticaret açığını tek başına negatife çevirmesi buradaki vatandaşların şirketlerin ekonomiye ve Türk Lirasına olan güvensizliğinden kaynaklanmaktadır.