Cumhuriyet’ten Sena Tufan’ın haberine, Zenginobuz, Melih Bulu’nun atandığı günden bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nin, “üniversite” olarak kalması için mücadele ettiklerini belirtti. Zenginobuz, “En baştan beri Boğaziçi’ni ele geçirme operasyonuyla karşı karşıyayız. Kurulları, pozisyonları ele geçirip daha sonra da kadrolaşma ve Boğaziçi’ni farklı bir yere çevirme gayreti bugüne kadar geldi. İlk fırsattan itibaren bugüne kadar yapılabilecek uzaklaştırmalar, değişiklikler, kadrolaşmalar, dışarıdan insan getirmeler oldu. Şu an bu durum hız kazanmış durumda. Melih Bulu’nun ardından gelen Naci İnci de daha önceden Bulu’nun yardımcısı olduğu için, Bulu zamanında yapılan hasarların parçasıydı. Geldiğimiz noktada zamanları kısaldı diye düşünüyoruz ve atağa geçmiş gözüküyorlar” diye konuştu.
"Geçmişle bağı kopartmaya çalışıyorlar"
İdari olarak yıpratma çalışmaları yapıldığını ve önemli hocaları okuldan uzaklaştırmak için adımlar atıldığını kaydeden Zenginobuz, “Çok değerli hocalarımızı sırf yapabildikleri için derslerini iptal etmeye başladılar. Ayrıca da bu hocalarımıza ofislerinizi boşaltın talimatı vererek okula gelmeleri engellenmek istendi. Böylelikle geçmişle bağı kopartmaya çalışıyorlar. Bunun yerine kendi kayırmacı kadrolaşmalarını koymak istiyorlar” dedi.
"Ben ve benim gibi direnç gösteren arkadaşlarıma karşı bir şey yapmak için bu tarz adımlar atıyorlar"
Zenginobuz, yabancı öğrenci kontenjanı sorununun Boğaziçi dışında diğer üniversitelerde de sorun olduğunu anlattı. Zenginobuz, şöyle devam etti:
“Boğaziçi’ne, ‘Siz kapalısınız, tutucusunuz. Biz üniversiteyi uluslarasılaştıracağız’ dediler. Dedik ki yapmayın, Boğaziçi zaten uluslararası bir üniversitedir. Zaten buraya şaibeli bir şekilde Türkiye’den insanlar geliyor. Yurtdışından alınan sınavlar son derece şaibeli olabiliyor. FETÖ zamanında da bunlar oldu o yüzden biz uzun zamandır kontenjan açmıyoruz. 2-3 kontenjan dahi olsa o kadar kıymetli ki. Basit idari aşamaları da yapmadan, yabancı öğrenci kontenjanı altında açılan kontenjanlara Türkiye’de içinde bulunduğumuz yıl liseyi bitirmiş ve her şeyleri itibarıyla Türkiye’den oldukları aşikar olan kişilerin okula alınmasına karşı çıktık. Mesele soruşturmalar değil. Ben ve benim gibi direnç gösteren arkadaşlarıma karşı bir şey yapmak için bu tarz adımlar atıyorlar. Konuşmaktan, gerçekleri söylemekten vazgeçmeyeğiz. Çünkü üniversiteye, ülkemize öğrencilerimize borcumuz var. Burası bir üniversite olmayacaksa zaten bizim yerimiz yok.”