Haftanın Kitabı: Aziz Sancar ve Nobel'in Öyküsü

ABC Kitap'a ulaşmak için iletişimabcgazetesikitap@gmail.com-------------------------------------------ABC Kitap editörleri, bu hafta da sizler için "Yeni Çıkanlar / Editörün Seçtikleri / Haftanın Kitabı / ABC En Çok Satanlar Listesi" kategorilerini...

ABC Kitap'a ulaşmak için iletişim
abcgazetesikitap@gmail.com
-------------------------------------------

ABC Kitap editörleri, bu hafta da sizler için "Yeni Çıkanlar / Editörün Seçtikleri / Haftanın Kitabı / ABC En Çok Satanlar Listesi" kategorilerini oluşturdular.

''Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü’, yalnızca Nobel’e giden zorlu süreci anlatan bir başarı öyküsü içermiyor. Ya da alışıldık bir biyografi çalışması olmadığını görüyoruz bölümler geçtikçe. Orhan Bursalı, karmaşık biyokimya çalışmalarını da son derece rahat okunan, anlaşılır bir üslupla aktarıyor.

Bursalı, kişisel özellikleri ve insani yanlarıyla bir Aziz Sancar portresi çizildiği kadar, Sancar’ın eşi ve ailesi, çalışma arkadaşları, irade ve bitmek bilmez çalışma coşkusu ve bilim dünyasındaki rekabet de sırayla beliriyor önümüzde. Sancar’ın Türkiye sevgisi ise tüm kitaba yayılıyor. 

HAFTANIN KİTABI

Orhan Bursalı
AZİZ SANCAR VE NOBEL’İN ÖYKÜSÜ
Kırmız Kedi Yayınları

"Bilim gazeteciliği" denilince ülkemizde akla ilk gelen isim olan Orhan Bursalı, 2015 Nobel Kimya Ödülü'ne değer görülen Aziz Sancar'ın yaşamını ve çalışmalarını anlatıyor. 

Mardin'in Savur ilçesinden Stockholm'deki Nobel törenine uzanan müthiş bir başarı öyküsü yer alıyor elinizdeki kitapta. Laboratuvarlarda geçen bir ömrün ve bilim dünyasını sarsan keşiflerin yanı sıra Aziz Sancar'ın özel dünyasına çok yakından bakıyor, bu büyük bilim insanının tutkularına tanıklık ediyorsunuz. 

Aziz Sancar ve Nobel'in Öyküsü, futbol tutkusundan kanser tedavisinde açtığı yeni kapılara, altı şişe birayla eve kapanmasından en çok etkilendiği Nobel tebrikine, ailesinden çalışma arkadaşlarına kadar, Nobelli bir bilim insanının dört dörtlük portresini sunuyor.

"Nobel almak güzel ama ondan da güzel şey Nobel'i almaya giden yol ve yapılan keşiflerdir." 
-Aziz Sancar-

Radikal Kitap ekinde Olcay Tunalı “Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü''ne ilişkin şöyle diyor;

“Okuma-yazma bilmeyen bir anne-babanın sekiz çocuğundan biri olarak 1946’da Mardin-Savur’da başlayan bir yaşamın, başarılı lise yıllarından sonra Çapa Tıp Fakültesi’nde tamamlanan eğitimle sürmesi ve 2015 Nobel Kimya Ödülü’yle taçlandırılmasında, ''o ses’e kulak verenlerin de payı vardır hiç kuşku yok ki.

Türkiye’de bilim gazeteciliği ve yayıncılığı denilince akla ilk gelecek isimlerden Orhan Bursalı’nın da o sesi duymaya-duyurmaya çalışanlar arasında ilk sıralarda yer aldığını anlıyoruz elimizdeki ''Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü’ kitabı aracılığıyla...

''Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü’, yalnızca Nobel’e giden zorlu süreci anlatan bir başarı öyküsü içermiyor. Ya da alışıldık bir biyografi çalışması olmadığını görüyoruz bölümler geçtikçe. Orhan Bursalı, karmaşık biyokimya çalışmalarını da son derece rahat okunan, anlaşılır bir üslupla aktarıyor.

Bursalı, kişisel özellikleri ve insani yanlarıyla bir Aziz Sancar portresi çizildiği kadar, Sancar’ın eşi ve ailesi, çalışma arkadaşları, irade ve bitmek bilmez çalışma coşkusu ve bilim dünyasındaki rekabet de sırayla beliriyor önümüzde. Sancar’ın Türkiye sevgisi ise tüm kitaba yayılıyor. Sonuçta, bilimsel çalışmalarını “Bu benim Yunus Emre destanımdır'', “Bu benim Piri Reis haritamdır'' diye tanımlayan Sancar’ın bilime inancının engel tanımadığı eşsiz bir serüven çıkıyor ortaya. Keşif kadar, keşif yolculuğunu da anlatan bir kitaba imza atmış Orhan Bursalı; deyiş yerindeyse ırağı yakın eylemiş.

Sancar’ın yalın bir ifadeyle, “Arkadaşımdır'' dediği Bursalı, bu serüvenin başından beri içinde yer alıyor, izliyor ve inanıyor. Örneğin Sancar’ın çalışmalarını yıllar öncesinden izleyen ve makalelerinde aktaran Bursalı’nın, “Aziz Sancar mutlaka Nobel alacak, almalı'' vurguları içeren yazıları bunun en büyük kanıtı.

Jet-lag’den kanser tedavisine
Kitap, Sancar’ın ABD’deki ilk günlerinde laboratuvarda yatıp kalkmasından 50 üniversitenin hiçbirinden beklediği yanıtı alamamasına, Atatürk âşığı annesinden altı şişe birayla eve kapandığı bunalımlı dönemlerine; 40 yılını verdiği fotoliyaz çalışmaları ile jet-lag, biyolojik saat ve kanser tedavisi bağlantılarından Nobel töreninin ayrıntılarına kadar, ''bilmediğimiz, görmediğimiz, duymadığımız’ son derece alçakgönüllü bir bilim insanının gerçeklerini, ideallerini aktarıyor.

Aziz Sancar, Nobel öncesinde olduğu kadar ödül sonrasında da yaptıkları ve söyledikleriyle bilime, aydınlanmaya ve Türkiye’ye inancımızı pekiştiriyor.

“10 milyon dolara satar mısın?''
Sancar, 2000 yılında New York Üniversitesi’nden kimyacı Johannes Schelvis’le sohbet ederken arkadaşının ilginç bir sorusuyla karşılaştı:

“Bu keşfine maddi bir değer biçer misin, mesela sana 10 milyon dolar verseler bu buluşu bir başkasına verir misin?''

Acayip bir sorudur bu, Sancar’ın bu keşfine olan tutkunluğunu sorgulamaktadır. Yanıt anında gelir: “Hiç düşünmeden hayır derim. Çünkü bu keşif, her türlü maddi ödülün dışında bana nadiren bulabildiğim bir iç sükûneti vermiştir. Ayrıca, gelecek kuşak Türk araştırıcıları biyokimya ve moleküler biyoloji derslerinde bunu görüp ''Bu keşfi bizden biri yaptı’ diyebilecekler''.''
(Kitaptan)

211 s. İstanbul 2016

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kitap Haberleri

Her insan öldürür sevdiğini!
Polisiye edebiyat mercek altında
Bülent Arınç’ın yeni kitabı
Nadir Kitap ve kitantik’e erişim engeli
Demirtaş'ın Leylan'ı şimdi D&R raflarında