ABC Kitap'a ulaşmak için iletişim
abcgazetesikitap@gmail.com
-------------------------------------------
ABC Kitap editörleri, bu hafta da sizler için "Yeni Çıkanlar / Editörün Seçtikleri / Haftanın Kitabı / ABC En Çok Satanlar Listesi" kategorilerini oluşturdular.
Editörlerimizin bu hafta seçtiği 'Haftanın Kitabı' ise Sibel Özbudun ve Temel Demirer tarafından derlenen, Samir Amin, Bertolt Brecht, Pierre Milza, Umberto Eco, William I. Robinson'ın yazılarından oluşan "Faşizm Irkçılık Ayrımcılık Yazıları" kitabı oldu.
"Faşizm yalnızca şiddet değildir; sermayenin saldırgan politikalarının toplamıdır; faşist yasalar, faşist eğitim, faşist yönetmelik, faşist ekonomi politikalar ve benzeridir.
Ayrıca faşizm, herhangi bir şiddet değil tekelci sermayenin şiddetidir; yaşamın tepeden tırnağa sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesidir…"
HAFTANIN KİTABISamir Amin, Bertolt Brecht, Pierre Milza, Umberto Eco, William I. Robinson
FAŞİZM, IRKÇILIK, AYRIMCILIK YAZILARI
(Derleyen: Sibel Özbudun - Temel Demirer)
Ütopya Yayınevi
XXI. yüzyılın ilk çeyreğinde faşizm, ırkçılık, ayrımcılık -şeytan üçgeni- insan(lık)ın acil gündem maddelerini oluşturmaya başlarken; Geçen hafta kaybettiğimiz Umberto Eco'nun, "Faşizmin maskesini düşürmek ve ona her an dikkatli olmak" vurgusuyla, "Özgürlük ve kurtuluş asla sonu gelmeyecek bir görevdir. Sloganımız şu olsun: 'Unutmayın'" diye eklemesi boşuna değil.
Çünkü Samir Amin'in, "Çağdaş kapitalizmin krizi ile faşizmin siyasi sahneye dönüşünü birbirine bağlaması tesadüfi değil"dir.
Faşizm yalnızca şiddet değildir; sermayenin saldırgan politikalarının toplamıdır; faşist yasalar, faşist eğitim, faşist yönetmelik, faşist ekonomi politikalar ve benzeridir.
Ayrıca faşizm, herhangi bir şiddet değil tekelci sermayenin şiddetidir; yaşamın tepeden tırnağa sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesidir…
Ve tekelci dönemde kapitalist devlet(ler)in gittikçe otoriter bir biçim aldığı görülmelidir. Parlamentoların öneminin azalması ile yürütmenin gittikçe güç kazanması, biçimsel dahi olsa hukuki düzenlemelere riayet etmeyen hükümetler ve sosyal hakların kapsamının gittikçe daralması istisna olmaktan çıkan bu devlet biçiminin bazı özellikleridir.
Kuşkusuz, kapitalist devlet başından beri otoriter bir devlet biçimine meyilliydi ancak sınıf mücadeleleri ve dünya konjonktürü dolayımıyla bu eğilim sınırlanmaktaydı. Kapitalist devlete içkin bu otoriterlik "olağanüstü" koşullarda, ekonomik, siyasal ve toplumsal kriz koşullarında, düzeni yeniden tesis etmek için devreye giriyordu. Bu durum liberaller tarafından "istisna hâl" olarak tanımlansa da; neo-liberalizm ile istisna olmaktan çıkıp bir "kural" hâline dönüşen kaçınılmazlıktı!
Ancak otoriterliğin de olduğu yerde durması mümkün değildi; yani otoriter olanının totalitere yönelmesi bir zarurettir.
Elbette ki "önlenebilir" bir "zaruret"... Bu kitapta yer alan makaleler, bu zaruret ve "önlenebilirliği"ni tartışmaktalar.
408 s.
İstanbul, 2016