Halepçe katliamı: Saddam Hüseyin neden 35 yıl önce Kürtlere karşı kimyasal silah kullandı?

Irak'da Saddam Hüseyin yönetimine bağlı güçler 1988'de kimyasal tabanca kullanarak Kürtlerin yaşamış olduğu Halepçe kentinde binlerce sivili öldürdü.

Not: Bu yazı ilk olarak 3 Aralık 2012 tarihinde yayınlanmıştır. Yıl referansları 2023'e nazaran güncellenmiştir.

35 yıl ilkin Irak askerleri kimyasal tabanca kullanarak, kuzeyde Kürtlerin yaşamış olduğu Halepçe kentinde binlerce sivili öldürdü.

16 Mart 1988'de Halepçe'ye meydana getirilen kimyasal silahlı hücum sonucunda ortaya çıkan görüntü, hayatımda gördüğüm en fena görüntüydü. Sokaklar, duvar dipleri kıvrılmış cesetlerle doluydu.

Yakından baktığımda çoğunun birini korumaya çalışırken öldüğünü gördüm. Korumaya çalışmış oldukları bebekleri, evlatları ya da eşleri de ölmüştü.

Saddam Hüseyin'in askerlerinin Halepçe'nin Kürt nüfusuna ders vermek için rastgele attıkları sinir gazlarından korunmanın yolu yoktu.

Daha ilkin İran-Irak savaşı esnasında askerlere karşı kullanılan kimyasal tabanca saldırısı sonucunda ortaya çıkan dehşetli manzaraya şahit olmuştum. Ama bu kurnaz, zalim gazların savunmasız hanım, adam ve evlatları ne hale soktuğunu görmek daha kötüydü.

Irak cenk uçaklarının attığı bu gaz bombalarının tesiri oldukça aniydi. Bombalardan birinin düşmüş olduğu bir odada yiyecek yeniyordu.

Herkes ölmüştü fakat her şeyin bir-iki saniye içinde gerçekleştiği belliydi. Yaşlı bir adam ekmeğini ısırırken ölmüştü. Bir başkasının ise gülümsemesi sanki bir şakanın ortasında asılı kalmıştı.

Diğerlerini ise yavaş ve acılı bir ölüm bulmuştu.

Vücudu neredeyse bir çember benzer biçimde kıvrılmış, başı ayaklarına değen bir hanım görmüştüm. Giysileri kan ve kusmukla kaplı, yüzü dayanılmaz bir acıyla buruşmuştu.

Sinir gazı ve hardal gazı

Neden ölmüştü bu insanoğlu?

İran-Irak Savaşı'nın son haftalarında Halepçe halkı, İran askerlerini sevinçle karşıladıkları için olmuştu bunlar.

Saddam Hüseyin ve "Kimyasal Ali" lakaplı kuzeni Ali Hasan el Macid onlara "ders vermek" istemişti.

Irak hava kuvvetleri Halepçe'de değişik kimyasal silahlar kullandı: VX, Sarin ve Tabun benzer biçimde sinir gazları yanında, oldukça daha korkulu ve ilkel olan, Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma ''hardal gazı'' bunlar arasındaydı.

Kullanılan bombalardan bazıları bugün Halepçe'de bir müzede sergileniyor. Çoğunun içinde bir pervane bulunuyor, kimyasal maddeleri karıştırmak için.

Gazlı saldırıdan ilkin iki gün üst üste bildik konvansiyonel bombalarla hücum yapılmıştı. Kimyasal Ali, adeta gazların tesirini çoğaltmak için evlerin camlarını kırmayı planlamıştı.

İran Hava Kuvvetleri benim de içinde bulunduğum ufak bir grup yabancı gazeteciyi Halepçe'ye götürdü. İran hükümeti, Saddam Hüseyin'in kendi halkına karşı işlediği suçu sergileyerek bir propaganda zaferi kazanacağını düşünüyordu.

İranlı yetkililer biz gittiğimizde görelim diye, saldırıdan kurtulanların ölülerini gömmesini engellemişti

5 bin ölü

Peki kaç şahıs ölmüştü Halepçe'de? Belçikalı bir kimyasal tabanca uzmanıyla dolaşıp cesetleri saymaya çalışmıştık.

Zaman azdı. Iraklılar bizim orada olduğumuzu biliyordu; bizim oraya inişimiz esnasında helikopterlerimize ateş açmışlardı. Belki bizlere karşı kullanmak suretiyle yeni kimyasal silahlarla geri geleceklerini düşünüyorduk.

Bu nedenle sayma işlemimiz acil ve yetersiz olmuştu. Ama 5 bin ceset bulunduğunu tahmin ediyorduk. Bazıları da dağ yolundan İran'a geçmeye çalışırken dağ eteklerinde ölmüştü.

Bu sayı kati olmasa da Halepçe saldırısı mevzusunda uzman kişilerce genel kabul görmüş bulunuyor.

Aradan seneler geçti fakat dehşet sona ermiş değil. Bombardıman esnasında sığınak olarak kullanılan bodrumlarda hâlâ hardal gazı kalıntılarına rastlanıyor.

Hızla buharlaşan sinir gazının tersine hardal gazı havadan daha ağır olduğu için dibe çökerek ufak baloncuklar oluşturuyor ve seneler sonrasında bile çekince arz ediyor.

İçinde bulunduğum ekip, bir evin bodrum katına inmişti. Oradaki eski halıda saklı kalan gaz artıkları gözlerimizi yakmış ve saatler devam eden baş ağrısına yol açmıştı.

Yerde, gaz soluyarak ölmüş ve kaskatı olmuş iki fare ve bir kedi iskeleti vardı. Yakındaki başka bir bodrumda gene gaz kalıntısını soluyan bir insanın öldüğünü söylediler.

İngiltere'nin Porton Down'daki askeri araştırma laboratuvarının eski çalışanlarından kimyasal tabanca uzmanı Hamish de Bretton-Gordon, bölgedeki Kürt yönetimine Halepçe'deki gaz kirliliğine çözüm yolları mevzusunda danışmanlık yapmıştı.

Bretton-Gordon 10 yıl ilkin hala sürdürülen bu emekler hakkında şunları söylüyordu:

"Yeni bina yapıldığında temel kazılırken hardal gazı baloncuklarına rastlanıyor ve bu yüzden insanoğlu ölüyor. Bu mevzuda destek olmaya çalışıyoruz; gaz emaresi görürsek insanları koruyucu önlemler almak istiyoruz. Halepçe temizlendiğinde öteki bölgeler benzer biçimde kalkınabilir."

Bretton-Gordon, Halepçe'de kullanılan kimyasal silahları Saddam Hüseyin'e kimin sağlamış olduğu sorusuna yanıt vermenin de mümkün olabileceği görüşünde.

'Gazların deposu tespit edilebilir'

"Bodrumlarda rastladığımız benzer biçimde toplu mezarlarda da hardal gazı kalıntılarına ulaşmayı umut ediyoruz. Bu gazı temel molekül bileşenlerine ayırabilirsek eldeki örneklerle karşılaştırma olanağımız olacak."

Bretton-Gordon böylece hardal gazının kimyasal bileşenlerini hangi ülke, hatta hangi yapınak kaynaklı bulunduğunun tespit edilebileceğine inanıyor; sadece aynı şey sinir gazları için geçerli olamayacak.

"İmalatçılardan misal almak zor olacaktır; fakat bunu yapar ve kaynak bulunursa ortaya kuvvetli bir kanıt çıkmış olacak ve Uluslararası Ceza Mahkemesi bu mevzuda karara varmak durumunda kalacaktır... Ama Irak'taki mevcut kimyasal depolardan misal alınıp bunlar üstünde çalışmak da mümkündür."

Bu çalışmaların, (ve sonraki yıllarda mesela Suriye'de şahit olunan kimyasal tabanca saldırılarıyla ilgili araştırmaların) seneler sonrasında hemen hemen Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ulaşmış bir sonucu yok.

Ve bu korkulu silahları kasıtlı olarak tedarik eden yabancı firmalar cezasız kalmış olduğu sürece bu ağlatısal sayfanın kapanması mümkün görünmüyor.

'Boynumuzun borcu'

Büyük bir kimyasal cenk gücüne haiz Rusya'nın o dönemde Saddam Hüseyin'e istediği malzemeyi sağlamış olduğu düşünülüyor.

Dönemin Batı Almanya hükümeti de kimyasal silahların satışını yasaklayan internasyonal anlaşmalardan muaftı. Başka ülkeler de işin içinde olabilir.

Peki Halepçe'deki korkulu acılardan pozitif herhangi bir netice çıktı mı?

Tuhaf fakat, evet. Burada olanlar internasyonal arenada vicdanları rahatsız etti ve üç yıl sonrasında İngiltere ve ABD, Kuzey Irak üstünde uçuş yasağı duyuru etti.

Bu durum Saddam'ın Kürtlere saldırmasına engel olduğu benzer biçimde, onların Bağdat'ın denetimi haricinde kalkınmasını da sağlamış oldu.

1990'lardan itibaren elde edilen petrol gelirleri, Halepçe de dahil olmak suretiyle Kürt kentlerinde büyük bir dönüşüme yol açtı.

Fakat Halepçe'de asla kimse 1988'de o gün yaşananları asla unutamaz. Bu vaka hakkında konuşanlar onlarca yıl sonrasında hâlâ gözyaşlarını tutamıyor.

Bombaların kimyasal etkisiyle bağlantılı olabilecek kanser vakaları ise hâlâ tesirini gösteriyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.