Öncelikle şunu söyleyelim.
Avrupa Futbol Şampiyonası'nda bir trendimiz var.
Hakemimiz Halil Umut Meler.
Bugün üçüncü maçına çıktı; İngiltere ile Slovakya arasındaki zorlu maç.
Recep Çınar bu sabah Yeniçağ yazısında şunu sordu.
"UEFA yarı final ve finalde Halil Umut Meleri'yi görevlendirebilir mi?"
Sonra ekledi.
"Bunu yaparsa sürpriz olmaz."
Kabul ediyorum.
Bu hız olabilir.
Halil Umut Meler şampiyonanın şu ana kadarki en iyi hakemlerinden biri.
Neden olmasın?
Ama bu bize bir ders olsun.
Böylece hakemlerimiz baskı altında olmadıkları sürece harikalar yaratabilirler.
Her kayıp için bunların "propagandasını" yapmak yerine aynaya bakmanın zamanı gelmedi mi?
Hadi oyuna gidelim.
Bu doğanın gerçeğidir; Büyük balık hemen balığı yutar.
Fakat futbolda bu o kadar kolay değil.
Kalbinizin büyüklüğü adınızdan, vücudunuzdan veya bahçedeki gömleğinizden daha önemlidir.
Slovakya, 90 dakika boyunca sahaya o kadar yürek verdi ki Anglo-Sakson forması titredi.
Bellingham, Foden, Kane, Rice, Saka gibi yıldızları yaldızlı ve serin cıvalı İngilizler ilk yarıda isabetli şutlar yapamadılar ve direği bulamadılar.
Slovakya ise kendi bölgesindeki büyük rakibini genel olarak selamladı, orta saha sert baskı yaptı, kanatları kapattı ve hızlı koşularla tehdit oluşturdu.
İngiltere'nin savunması Slovakya'nın her saldırısından sonra çöküyordu.
Şampiyonluğun lideri Schranz'ın 25. dakikada golüne engel olamadılar.
Bu gol İngiltere için tam bir şoktu.
Bu şokla bilinçaltından saldırdılar ama 45 dakikada tehdit oluşturamadılar.
Verimli olamadılar, pozisyon bulamadılar ve soyunma odasına boyun eğdiler.
İngiltere ikinci yarıda işleri sarstı. Biraz İngiltere gibi oynamaya başladı.
Özellikle Rice ve Foden baskı uyguladığında daha ofansif oynamaya başladılar. 66. dakikada Palmer'ın oyuna girmesiyle maçı tek gole çevirdiler.
Ancak yavaş ve verimsizdiler.
80. dakikada Rice'ın şutunun direğe çarpması İngiltere adına utanç verici olsa da o pozisyondan isabetli şut alamamaları da beceriksizdi.
Maçın bu şekilde biteceği düşünülse de İngiltere, son dakikada Bellingham'ın harika golüyle maçı uzatmaya götürmeyi başardı.
Bu gol İngilizlerin ilk isabetli şutuydu.
O ana kadar iyi direnen Slovakya, o andan sonra direncini kaybetti.
Harry Kane'in uzatmaların başındaki golü
İngiltere çeyrek finale yükseldi ve İsviçre ile karşılaştı.
Ama umut vermiyorlar.
Ancak bu takım bir yıldızlar topluluğudur.
Oynadığı liglerde yıldız olmuş, kaliteli ve pahalı oyunculardan oluşan, yılın futbolcusu seçilerek Ballon d'Or'a aday gösterilen bu takımın bu kadar yavaş oynaması gerçekten şaşırtıcı. ve sert futbol.
İngilizlerin bir atasözü vardır.
"Çok fazla aşçı çorbayı bozuyor."
Southgate'in yaptığı bu çorbanın tadı yok.
Ve rahip her zaman pirinç yemiyor..