Fotoğraf: Ruşen Takva
Halkevleri, göç dalgasına ilişkin tartışmalara dair açıklamalarda bulunarak "Göçmenler düşmanımız, bizim ekmeğimizi, geleceğimizi çalmaya gelen hırsızlar değildir. Asıl ekmeğimizi çalanlar aynı ülkede yaşadığımız patronlardır. Asıl düşmansa ABD emperyalizmi ve onun bölgesel taşeronu AKP iktidarıdır!" dedi. EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz de sosyal medya hesabından, AK Parti'nin dış politikasına tezkerelerle ortak olan muhalefetin mülteciler konusundaki tutumunu eleştirdi
Daha önceki süreçte Suriye’deki savaş nedeniyle Türkiye’ye göçen milyonlarca Suriyelinin ardından Afganistan’da Taliban’dan kaçanların Türkiye’ye girmesi göçmen krizini yeniden tartışmaya açtı.
Dünya’da ve özellikle Türkiye’de göçmen krizindeki ana akım tartışma, milyonlarca insanın göçe zorlanmasının yarattığı göçün yaşandığı bölgedeki sosyal çatışmaya odaklanıyor. Göçe sebep olan savaş ve iç çatışmaların temeli göçmenlerin yeni geldikleri yerlerde maruz kaldıkları katmerli sömürü ise tartışma dışı kalmaya devam ediyor. Sosyal çatışmada da göçmenler, suçlu ilan edilmeye devam ediliyor.
Türkiye’deki sosyal demokratların son dönem yaptıkları açıklama da göçmen krizindeki ana akım tartışmayı besleyen sağ popülist perspektifi güçlendiriyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medyada yaptığı paylaşımla “Dünyaya sesleniyorum” diyerek, “Beni Erdoğan’la karıştırmayın. Kuvayi Milliye geleneğinden geliyorum. Kimse kaçtığı yere askerimi bekçi; ülkemi de mültecilere açık hapishane yapamaz!” şeklinde konuşmuştu.
CHP’li Fikri Sağlar da yaptığı paylaşımda “Suriyeli arkadaşım! Buradaki masrafını cebinden Erdoğan değil, alınteriyle ödediği vergilerle Türk Milleti ödedi. Bu bir. Türkiye Erdoğan’ın değil, Türk Milleti’nindir. Ülkende savaş vardı, Türk Milleti seni misafir etti. Şimdi savaş bitti. Yani misafirlik de bitti. Bu da iki” demişti.
“Asıl düşman ABD emperyalizmi ve onun bölgesel taşeronu AKP iktidarıdır”
Halkevleri, göç dalgasına ilişkin tartışmalara dair açıklamalarda bulundu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Göçmenler düşmanımız, bizim ekmeğimizi, geleceğimizi çalmaya gelen hırsızlar değildir. Asıl ekmeğimizi çalanlar aynı ülkede yaşadığımız patronlardır. Asıl düşmansa ABD emperyalizmi ve onun bölgesel taşeronu AKP iktidarıdır! Dünya üzerindeki her 100 kişiden 1’i mülteci veya sığınmacı durumunda.
35 milyonu (yüzde 42’si) çocuk yaşlarda ve bu çocuklardan 2018’den sonra doğan 1 milyonu mülteci veya sığınmacı olarak doğdu. Göçmen işçileri ucuza çalıştırmak isteyen patronların, silah sattıkça zenginleşen savaş sanayiinin, ABD emperyalizminin ve onun savaş aygıtı NATO’nun, AKP gibi bölgesel taşeronlarının, uluslararası operasyonlara destek verenlerin yarattığı sonuçtur bu.
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Türkiye’nin Afganistan’daki askeri planı ve Afganistan’dan göç dalgasına ilişkin tartışmalara dair açıklamalarda bulundu.
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, sosyal medya hesabından, AK Parti’nin dış politikasına tezkerelerle ortak olan muhalefetin mülteciler konusundaki tutumunu eleştirdi. Akdeniz’in paylaşımları şöyle:
Afganistan göçü üzerine tartışmalara dair:
1- “Yerli milli” muhalefet anlayışıyla savaş tezkerelerine onay verenler, AKP’nin dış politik hamlelerine, NATO hedeflerine destek atanlar bugünkü Afganistan göçünden sorumluludur.
2- ABD Türkiye’yi Afganistan’da savaş bataklığına itiyor. ABD çıkarları için ölecek tek gencimiz yok! Emperyalizm savaş ve göç üretir. İşbirliğine sonuna kadar hayır.
3- AKP’nin Afganistan politikasına karşı çıkarken savaştan kaçan masum insanlar suçlanamaz. “Misafir”, “geri göndereceğiz” söylemi iktidar dilidir. Avrupa sağının dilidir. Gerçekliği yoktur. Mülteci Hakları evrenseldir, AKP’nin yaptığı gibi yok sayılamaz.
4-AKP’nin son Afganistan hamlesi ile göçmen kaçakçılarına gün doğdu. Transfer ücretleri yükseldi. Göç yok sayılarak yok olacak bir dolgu değildir. Sebebi ve sorumluluğu politiktir. Yaşanacak İnsani dramlar da bu kapsamdadır.
5- Dün Suriye göçünde olduğu gibi bugün Afganistan göçünde patronlar el ovuşturuyor. Avrupa’nın ucuz emek deposu Türkiye’ye yeni ve daha ucuz iş gücü geliyor. Sorun göçmen işçiler değil patronlardır, işçileri rekabete zorlayan kapitalist sömürü düzenidir.
6-AKP’nin göçü demografik malzeme yapma niyetine dair eleştiriler yabana atılamaz. Ama bundan dolayı milyonlarca mülteci “cihatçı terörist” olarak suçlanamaz. Mültecilerin AKP’ye dair hayal kırıklığı artmış bulunuyor. Laiklik adına yanlış refleks gösterenler sahayı görmüyor.
7- Türkiye mülteci pazarlığı ve Geri Kabul anlaşmasıyla Avrupa’nın göçmen deposu haline getirildi. Bu durum her göç olgusunun Türkiye’de birikmesi demek. Mülteci pazarlığına hayır, geri kabul anlaşması derhal iptal edilmelidir.
Akdeniz, Evrensel’e yazdığı yazısında da şöyle dedi:
Biz sosyalistler din farkı bilmeyiz, dil farkı bilmeyiz. İşçi sınıfının uluslararası kardeşliğini savunuruz. Burjuva egemenliğine ve şovenizme karşı enternasyonalizmi temel alırız. Suriyeli, Afganistanlı işçileri burjuva rekabete karşı ortak hak mücadelesinde birleşmemiz gereken, aydınlatmakla sorumlu olduğumuz sınıf kardeşlerimiz olarak görürüz. İktidarın diliyle ve Avrupa sağını hatırlatırcasına Suriyelilere ‘misafir’ demek, tek çözümü ‘Geri göndereceğiz’e bağlamak; insanca çalışma koşullarını bütün emekçiler için savunmak yerine Türkiye’de iki kat sömürülen Suriyeli ve Afganistanlı işçileri suçlamak, sosyal demokrasiye ne kadar yakışıyor? Sosyal hak savunuculuğu nerede kaldı? Biliyorum, mülteciler ya da mülteci karşıtlığı konusunda bütün sosyal demokratlar aynı fikirde değil. Bu yüzden sosyal demokratların içsel bir tartışma başlatması gerekiyor.