Deneyin ilk kısmında, ekip beş gün sonra fareleri annelerinin karnından çıkardı. The New York Times’a verilen röportajda, projedeki araştırmacılardan biri olan Dr. Jacob Hanna, ekibinin o zamandan beri döllenmeden hemen sonra dişi bir fareden bir embriyo alıp 11 gün boyunca büyütmeyi başardığını söyledi.
Dahası, laboratuvarda yetiştirilen embriyolar ‘gerçek’ emsalleriyle aynı özelliklere sahip. Ekip, araştırmalarını mümkün kılan makineyi yapmak için yedi yıl harcadı. İnkübatör ve havalandırma sisteminden oluşan iki parçalı bir sistem. Embriyoların her biri, özel bir besin yüklü sıvıyla dolu bir şişe içinde yüzüyor.
Bir tekerlek, fareleri, geçici evlerinin duvarına yapışmamaları için hafifçe döndürüyor. Bu işlem embriyoların deforme olmasını ve ardından ölmesini önlüyor. Bu arada, bağlı ventilatör, ortamlarının akışını ve basıncını korurken farelere oksijen sağlıyor.
Bir farenin rahim dışında yaşayabileceği noktaya gelmesi yaklaşık 20 gün sürüyor. Şimdiye kadar, Dr.Hanna ve ekibinin yarattığı mekanik rahim, fareleri 11 günlük büyüme boyunca yaşatabildi. Bu noktada, normal bir hamileliğin yarısından fazlasında fareler ölüyor. Embriyolar, yalnızca difüzyon yoluyla emdikleri besinlerle yaşayamayacak kadar büyüyor. Bir kan kaynağına ihtiyaçları var ve bu, ekibin çözmeyi planladığı bir sonraki teknik zorluk. Dr. Hanna, The NY Times’a verdiği demeçte, masadaki olası çözümlerden biri olarak, farelerin plasentalarına bağlanabilecek yapay bir kan kaynağından söz etti. Benzer bir cihaz, bir gün bilim insanlarının aynı şekilde bir insan bebeği yetiştirmesine izin verebilir. Ancak böyle bir teknolojinin gelmesi yıllar sürecektir.