Taş ocağı sadece dağ ceylanlarının yaşam alanını değil, bölge halkının geçim kaynağını da elinden alacak. Çünkü halk geçimini tarım ve küçük baş hayvancılıktan sağlıyor: “Bizi üçüncü sınıf insan bile saymıyorlar. Öyle bir şey olmuş ki kimde para varsa onun lafı geçiyor. Ceylanları da ciddiye alan yok buradaki hayvancıları da ciddiye alan yok.”
Bölge halkı bu projenin durdurulması için cumhurbaşkanlığına karşı dava açtı. Ama bölgede daha önce açılan emsal davalar iki-üç ay içerisinde sonuçlanırken bu 14 aydır sonuçlanmadı: “Mahkemeye sunduğumuz belgeler zaten bakanlığın yaptığı çalışmalar.”
2017’de Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Hatay Dağ Ceylanı Tür Eylem Planı hazırlatılmıştı. Bu çalışmayla türün yayılış alanının yaklaşık 135 kilometrekare olduğu belirlenmişti.
Bu veriler baz alınarak 24 Aralık 2019’da 1885 sayılı cumhurbaşkanlığı kararıyla yaklaşık 133 kilometrelik bir alan Hatay Dağ Ceylanı Yaban Hayatını Geliştirme Sahası (YHGS) olarak ilan edilmişti. 2020’de de alanın yönetim planı hazırlanmıştı.
Ama 5 Haziran 2021’de Resmi Gazetede yayımlanan cumhurbaşkanlığı kararıyla yaklaşık 8 kilometrekarelik bir alan YHGS’nın dışına çıkarılmıştı.
Yani bilimsel verilerle hazırlanan YHGS alanı herhangi bir gerekçeye dayandırılmadan bir gecede daraltılmıştı.
2012’den 2019’a kadar dağ ceylanlarının yaşam alanı bölgede üç farklı firma tarafından çimento fabrikası kurulması gündeme geldi. Bunların hepsi yargı yoluyla durduruldu.
Diken’den Ayşegül Kasap’ın haberine göre, Hatay Kırıkhan ilçesindeki Başpınar köyü sakinleri ve çevre aktivistleri bölgede madencilik faaliyetleri istemiyor. Çünkü bölgenin habitatı çok önemli ve hassas.
Bir diğer nedense, bölge köylünün tek geçim kaynağı. Çünkü tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlar.
‘Yargıya müdahale mi var?’
Madencilik faaliyetlerinin önüne geçebilmek için 2019’da bölgede yürütülen çalışmalar raporlandı. Yaklaşık 133 bin dönümde dağ ceylanının yanı sıra uzun kulaklı çöl kirpisi ve çizgili sırtlanlar da var.
Bu rapordan sonra bölge Hatay Dağ Ceylanı Yaban Hayatını Geliştirme Sahası ilan edildi. Ama bu kararı aldıktan dört ay sonra hiçbir gerekçe göstermeden 8 bin dönümü (700 futbol sahası büyüklüğünde) cumhurbaşkanlığı kararıyla tekrar geri çıkardılar.
Bu, dağ ceylanlarının yaşam alanı tehdit eden bir oran. Ayrıca bölge halkı bunun 8 bin dönümle sınırlı kalmayacağından da endişeli. Bu işlemin emsal gösterilerek diğer maden firmalarının da bölgeden alan koparabileceği görüşünde. Yani 8 bin dönümle başlayan mesele 133 bin dönüme kadar ilerleyebilir.
Zaten bölgede birçok maden ocağı ve çimento fabrikaları var.
Bölge halkı yürütmenin durdurulmasıyla ilgili cumhurbaşkanına karşı dava açtı. Normalde iki ay içinde sonuçlanması gereken süreç 14 aydır devam ediyor.
Vatandaşlar “Mahkemeye sunduğumuz belgeler zaten bakanlığın yaptığı çalışmalar” dedi ve sürecinin bu kadar uzamasını sorguladılar: “Yargıya müdahale mi var?”
‘Kimde para varsa onun lafı geçiyor’
Başpınar köyünde hayvancılıkla uğraşan Beyazıt Sayar da şunları söyledi: “Bizi üçüncü sınıf insan bile saymıyorlar. Öyle bir şey olmuş ki kimde para varsa onun lafı geçiyor. Ceylanları da ciddiye alan yok buradaki hayvancıları da ciddiye alan yok.
Benim dedem orada koyun güttü zamanında 10 çocuk büyüttü. Benim babam orada koyun güttüğü sekiz çocuk büyüttü. Benim dört çocuğum var o alan da giderse benim bu saatten sonra ne yapacağım?”
Orada faaliyette olan firmayı CİMER’e de şikayet ettiklerini söyledi Sayar: “Sesimizi bir tülü yüksek yerlere duyuramadık. Koyun otlattığımız yerde adam taşı patlatıyor taş gelip koyunun ortasına düşüyor. Jandarmaya şikayet ediyoruz bunu, gelen jandarma bile oradaki şantiyeciyi koruyor.”