Türkiye’de hayvan hakları yasası için yıllardır mücadele ediliyor.
24 Haziran 2004 tarihli ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerini önlenmesini sağlamak olarak açıklanıyor. Ancak bunun için uygulanan cezalar oldukça az. Hayvanları Koruma Kanunu’nda ise yer alan bazı maddeler şöyle;
– Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir
– Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muamelelerden uzak tutulması için gerekli önlemler alınmalıdır.
– Hayvanların türüne özgü şartlarda bakılması, beslenmesi, barındırılma ve taşınması esastır.
– Bir hayvana çarpan ve ona zarar veren sürücü, onu en yakın veteriner hekim ya da tedavi ünitesine
götürmek veya götürülmesini sağlamak zorundadır.
– Hayvanları hasta, gebelik süresinin 2/3’ünü tamamlamış gebe ve yeni ana iken çalıştırmak, uygun olmayan koşullarda barındırmak
– Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak.
Hayvanları Koruma Kanunu’nda değiştirilmesi gerekenler neler?
Paylaşılan raporda ise öne çıkan ve kanuna eklenmesi gereken maddeler şu şekildeydi;
– 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun adı ‘Hayvan Hakları Kanunu’ olarak değiştirilmelidir. Hayvanlar hukuk öznesi sayılmasa da hukuk nesnesi de (eşya) sayılmamalı. Can taşıdığı ve duygulu varlıklar olduğu değerlendirilerek kendine özgü yapısı içinde değerlendirilmelidir.
– Şehirlerde popülasyon kontrolünü sağlamak amacıyla uygulanması önerilen tek yöntem kısırlaştırmadır. Ancak kısırlaştırmanın başarıya ulaşabilmesi ancak tüm ülke çapında uygulanmasıyla mümkündür. Popülasyon kontrolü amacıyla öncelikle şehirlerdeki sahipli ve sahipsiz hayvan sayısının, coğrafi olarak dağılımının ve sayısının tespit edilmesi ve buna göre hareket edilmesi önerilmektedir.
– Belediyelere, hayvanların korunmasına yönelik faaliyetleri için gelecek yılın bütçesini belirlerken bir önceki yıla ait gerçekleşmiş bütçenin belli bir oranında bir sonraki yılın bütçesine pay koyma zorunluğu getirilmelidir; hâlihazırda böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığınca yerel yönetimlere yönelik desteğin kapsamı ve miktarı genişletilmelidir.
– Hayvanlara yönelik işlenen fiillerin cezalandırılmasında sahipli-sahipsiz hayvan ayrımına son verilmelidir.
– Hayvan sahiplerine ilişkin kural ve yaptırımlar net olarak belirlenmelidir. Üzerine kayıtlı olan ve çevreye sorun yaratan hayvanların önlemini almayan, sahibi olduğu hayvanı sokağa atan kişilere ciddi yaptırımlar getirilmelidir. Sokağa terk edilen bir hayvanın sahipli olduğunun anlaşılabilmesi için, kimliklendirmeye ilişkin mevzuat ivedilikle yürürlük kazanmalıdır.
Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması gereken değişiklikler neden hayati önem taşıyor?
Kanunda yapılması gereken değişikliklerle bir canlının en temel hakkı olan yaşama hakkı savunuluyor. Bu nedenle de değişikliklerin yapılması büyük önem taşıyor. Hayvanlara yönelik işlenen suçlara uygulanan idari para cezaları ise hasta ruhlu kişilerin bu tarz eylemleri çekinmeden yapmaya devam etmesine neden oluyor.
Muhalefetten iktidara meclisin hayvan hakları konusundaki tavrı nasıl?
Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması istenen değişiklikler üm partilerin üzerinde uzlaştığı “Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ilk olarak 2011’de dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanarak Meclis Başkanlığı’na sunulmuştu. Ancak bu tasarı hayvan hakları savunucularının hiçbir talebine yer vermemekle birlikte “Ölüm Yasası” olarak anıldı ve yasaya karşı büyük tepkiler verildi.
Bu yasa tasarısı, evde hayvan sayısının kısıtlanmasını ve tüm sokak hayvanlarının “doğal yaşam parkı” adı verilen yerlerde toplanması gibi maddeler öneriyordu. Ayrıca tasarıda hayvana yönelik suçların Türk Ceza Kanunu’na (TCK) kapsamına alınması öngörülüyor, ancak ceza alt sınırının düşük olması nedeniyle de savunucular taslağı kabul etmiyordu.
Nitekim tasarı kabul edilmedi ve zaman içerisinde yeni teklifler Meclis’e sunuldu. Son olarak ise bu yılın ocak ayında Meclis’te hayvan hakları için kurulan araştırma komisyonu tarafından hazırlanan 50 maddelik rapor Meclis’e sunuldu. Mart’ta ise kanunlaşması bekleniyordu ama bu da olmadı.
Binlerce canın ölümünden sonra Hayvanları Koruma Kanunu neden hala değiştirilmiyor?
Hayvan hakları savunucularının, Sivil Toplum Örgütleri’nin ve toplumun tüm ısrarlarına, sayısız girişime ve siyasetçilerin de bu konuda oldukça istekli görünmesine rağmen hayvan hakları yasasının değiştirilmemesinin çeşitli nedenleri bulunuyor.
– Bunlardan ilki hayvana şiddet olaylarının Kabahatler Kanunu değil de Türk Ceza Kanunu’na göre cezalandırılmasının zaten dolu olan cezaevlerini daha da doldurmasından endişe ediliyor. Adalet Bakanlığı’nın bu nedenle yasanın bu maddesine çok da olumlu bakmadığı belirtiliyor.
– Yasanın bir türlü değiştirilmemesinin bir başka nedeninin ise milletvekillerinin seçmenlerinin baskısı altında kalması olduğu düşünülüyor. Horoz dövüşleri, deve güreşleri gibi folklorik olduğu iddia edilen şiddet olaylarından kar sağlayanlar milletvekilleri üzerinde baskı kuruyor. Pet-shop sahipleri ya da yunus parkı işletmecileri de bir başka baskı unsuru olarak kabul ediliyor.