HEKİMLER GÖÇÜ: Doktorlar, neden yurt dışına gittiklerini ve yaşadıklarını Sibel Bahçetepe'ye anlattı

2012’de yurtdışına giden hekim sayısı 59 iken, Aralık 2021 itibariyle bu sayı 1270’e çıktı. Deneyimli sağlık muhabiri Sibel Bahçetepe'nin 5 Ocak 2022'deki haberi.

Sibel BAHÇETEPE / Gazeteci

Türkiye'nin üç büyük tıp fakültesi olan Cerrahpaşa, Çapa ve Hacettepe 2020 yılında toplam bin 133 doktor mezun oldu. 2021 yılında yurt dışına gitmek için Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) belge alan hekim sayısı ise bu sayıdan yalnızca 137 fazla. Gidenler de ağırlıklı olarak bu üniversitelerin mezunlarından oluşuyor. 

Yurtdışına göç eden hekimler Sibel Bahçetepe'ye anlattı

“Ben Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin bir kız çocuğu olarak özgür düşünebilen biri oldum, iyi bir eğitim aldım ve bu sayede dünyanın her yerinden mesleğimi icra edebilecek duruma geldim. Atam’a ömrüm boyunca minnettarım ancak ona olan borcumu ülkemin dışında mesleğimi en iyi şekilde yaparak ve bilime katkıda bulunarak ödeyebileceğimi düşünüyorum”

Çalışma koşulları, düşük gelir ve şiddet

Türkiye’de hekimler,  gerek çalışma koşulları, gerek ücretlerinin düşüklüğü, emekliliğe yansıyan bir düzenlemenin olmaması, fazla iş yükü, yönetici baskısı gerekse sağlıkta yaşanan şiddet olaylarının artması gibi nedenler yüzünden yurtdışına göç ediyor ve giden hekim sayısı da her geçen gün artıyor. 2002 yılında yurtdışına gitmek için belge isteyen hekim sayısı 59 iken bu sayı Aralık 2021’de bin 270’ye yükseldi. Yurtdışına göç eden genç hekimlerle konuştuğumda “Yurtdışına gitme kararını bir günde almadık ancak bu süreç bizler için kolay süreç değil. Türkiye’ye dönmek isteriz ama eşit, insanca, adil bir biçimde çalışma ve yaşama şartlarını tüm sağlık çalışanlarına vadede bilmesi gerek. Tüm sağlık emekçileri bunu hak ediyor” diyorlar. 

TTB verileri nedenleri anlatıyor

ABD, İngiltere, İsveç gibi ülkelere göç eden hekimlerle konuştuğumda birçoğu ülkesinden ayrı kalmaktan mutsuz ancak hekimlere ve sağlıkçılar öncelik olarak “çalışma koşullarının düzelmesini bekliyor. Bir diğer önemli konu ise sağlıkta şiddet olaylarına karşı caydırıcı cezaların olmaması.  TTB verilerine göre hekimlerin yüzde 84’ü meslek hayatları boyunca en az bir kez sözel veya fiziksel şiddete maruz kalmış. Kamudan son aylarda 8 binden fazla hekimin istifa ettiği yine konuşulanlar arasında yer alıyor. İstifa eden hekimlerin bir kısmının emekli olduğu, bir kısmının ise özel hastanelere geçtiği belirtiliyor. Yakın zamanlarda yurtdışına göç eden hekimlerle görüştüm ve kendilerine “Neden gittiklerini, ekonomik ve özlük haklarının neler olduğunu, dönmeyi düşünüyorlar mı ve genç meslektaşlarına neler öneriyorlar” sorularını yönelttim.
İşte verilen yanıtlar:  

Yurt dışında aylık kazanç ortalama 10 bin ile 40 bin dolar 

Dr. Can Özütemiz (ABD-Nöroradyolog):

2008 Hacettepe Tıp Fakültesi mezunuyum.  Şu an ABD Minnesota Üniversitesi’nde nöroradyolog olarak çalışıyorum.  Başvurum kabul olunca 2016 yılının haziran ayında ABD’ye geldim. Amacım bir veya iki sene kadar ABD’de nöroradyoloji alanında ihtisas yaptıktan sonra Türkiye’ye gelip akademisyen olmaktı. Gezi direnişinden sonra hükümetin aldığı tavır beni karamsarlığa itmişti. Ve gelmeye karar verdim ve gelince geri dönmedim. ABD’de doktorların gelirleri yalnızca Türkiye’den değil Avrupa’daki meslektaşlarımızdan da çok daha iyi durumda.

(Soldaki / Dr. Can Özütemiz)

En iyi gelir grupları içinde

ABD’de doktorlar en yüksek maaş alan meslek grubunu oluşturuyor. Benim branşıma göre aylık maaşlar bulunduğunuz eyalete ve çalıştığınız hastaneye göre değişmekle beraber ortalama 10 bin ila 40 bin dolar arasında... Eğer insanların gitmeyi tercih etmediği kuzey eyaletlerinde yaşıyorsanız oralarda maaşlar ve alınan izinler de daha uzun oluyor. Örneğin kuzey eyaletlerindeki radyologlar yıllık 600 bin -700 bin dolara yakın paralar alıyor. Bunun yüzde 40-60’ı vergi olarak veriliyor. Ekonomik olarak Bu Avrupa’nın çok daha ötesinde. Almanya veya Hollanda’da aynı şartlarda çalışacak bir radyoloğun kazanacağı maaş 6 bin avro kadar olur. 

Yaşadıklarımı en iyi ben bilirim

Yurt dışında çalışan bir çok hekim gibi Dr. Can Özütemiz farkları da anlattı:

Türkiye’ye dönmeyi çok isterim kimse yurtdışına maaşlar iyi olsa bile gelmek istemez. ABD’de yaşadıklarımı bir ben bilirim. Bir asistanlığı, Türkiye’deki radyoloji ihtisasını baştan sona yapmış gibi bir durumdayım. Tanıdığım çok kıymetli ve Türkiye’de özel hastanelerde çok iyi para kazanan hekimlerin son 3-4 yıl içinde 40 50 yaşından sonra Norveç, İsveç gibi ülkelere gittiğini görüyorum. Bu yaşadıklarımız beni karamsarlığa itiyor. Şunu da mutlaka eklemek istiyorum burada asistan eğitiminde Türkiye’deki göre çok farklar var.  Asistanlar köle gibi çalıştırılmıyor. . 

İnsani şartlarda çalışmanın konforu

Dr. Duygu İlke Çıkman (İsveç- İç Hastalıkları Uzmanı ve Medikal Onkolog):  

37 yaşındayım. Evliyim ve 7 yaşında bir oğlum var.  Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İngilizce Tıp Bölümü’nden 2009 yılında mezun oldum. 4 ay önce İsveç’e yerleştik.  Eylül ayından bu yana Onkoloji kliniğinde çalışıyorum. Bir asistan hekim Türkiye’de şanslı ise ayda 10 değilse 15 nöbet tutarak göreve başlar. Bu gece nöbetlerinin yanı sıra hafta içi mesai saatlerinde ara vermeden çalışmaya devam eder. Burada ise haftalık 40 saat mesai tanımlanıyor size. Üzerinde çalıştığınız süre ekstra olarak kayda geçiyor. Ya para karşılığını alabiliyorsunuz ya da izin olarak kullanabiliyorsunuz.  Sistem güvene dayalı bir şekilde kurulmuş.

(Dr. Duygu İlke Çıkman)

Oğlumun geleceği

Oğlumuzun geleceği ile ilgili endişelerimiz ve ülkemizde hekim olarak çalışmanın zorlukları buraya gelme kararı almamızda rol oynadı. Son yıllarda özlük haklarımızdan vermek zorunda kaldığımız tavizler, performans sistemi ile hastaya yeteri kadar zaman ayıramadan çalışmaya başlamamız mesleki motivasyonumuzu düşürdü. Hekime şiddet olaylarının gün geçtikçe artması ve sanırım en kötüsü bizler yaşadığımız toplumun bir parçası değilmişiz gibi tüm yaşadıklarımız yetmezmiş gibi halk ile karşı karşıya bırakılmamız işimizi yapmayı imkansız kıldı. Türkiye’den ayrılalı henüz çok uzun zaman olmadı ancak şimdiden ailemi, arkadaşlarımı ve meslektaşlarımı özledim. 

(Dr. Duygu İlke Çıkman oğlu ve eşi)

Atam'a ömrüm boyunca minnettarım

Üzülerek söylüyorum ki Türkiye’de doktorluk yapmayı özlemedim ve şartlar değişmediği, özlük haklarımızda iyileştirme yapılmadığı müddetçe dönmeyi düşünmüyorum.  Ben Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin bir kız çocuğu olarak özgür düşünebilen biri oldum, iyi bir eğitim aldım ve bu sayede dünyanın her yerinden mesleğimi icra edebilecek duruma geldim. Atam’a ömrüm boyunca minnettarım ancak ona olan borcumu ülkemin dışında mesleğimi en iyi şekilde yaparak ve bilime katkıda bulunarak ödeyebileceğimi düşünüyorum.  İsveç’e bizimle aynı dönemde gelen yaklaşık 15 Türk var ve her geçen gün bu sayı artıyor. Eşim de benimle aynı hastanede Kadın doğum kliniğinde çalışıyor. Endişelerimiz ve beklentilerimiz aynı...

Özlük haklarınızdan vazgeçmeyin

Dr. Ceren Şen (32-Almanya):

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. İntörnlük döneminde kadın-doğum ve psikiyatri stajlarımı erasmus ile Heidelberg Üniversitesi’nde tamamladım. İlk olarak Almanya sağlık sistemi ile Heidelberg de tanıştım ve orada doktor olarak Almanya’da çalışmak istediğime karar verdim.  Mecburi hizmet ile Aydın Devlet Hastanesi acil servise pratisyen hekim olarak atandım. 1 yılın sonunda biriktirmiş olduğum parayla Almanya’ya tıp dil kursuna geldim. Dil kursu sürecinde iş ilanlarına başvurdum ve burada psikiyatri asistanı olarak 2016 yılında ise başladım. 2016 yılından 2018 yılına kadar denkliğimi bekledim. Şimdi psikiyatrinin son senesindeyim, buradan sonra nöroloji rotasyonumu yapıp, uzmanlık sınavına gireceğim.

(Dr. Ceren Şen )

40 saat çalışıyorum

Ben burada haftada 40 saat çalışıyorum, ayda yaklaşık 3-4 nöbet tutuyorum. Nöbetlerin saatleri hastane ve eyalete bağlı olmak üzere 12-24 saat arası değişiyor. Nöbet ücretlendirmesi de yine branşa ve hastanenize bağlı olarak değişmekte. Haftada 56 saat üzerinde çalışmak yasak. Günde 8 saat çalışma saatini astığınız takdirde, fazla saatlerinizi (hastaneye bağlı olmak üzere) tatile ya da paraya çevirebilirsiniz. Asistanlığınız başladığı günden itibaren yılda 30 iş günü yasal tatil hakkınız var ve bunu her yıl kullanmak zorundasınız.  Almanya’daki hekimler hastanenin bağlı olduğu sisteme göre tecrübesine göre maaş alıyorlar. Elime gecen maaş, bana ortalama bir hayat sağlıyor. Hekimler için Türkiye’de hekimlik yapmak yorucu bitmeyen bir maraton. Şu an Türkiye’ye dönmek istemiyorum. Çünkü yapmış olduğum karardan mutluyum ve burada bir hayat kurdum. Tıp fakültesi bence kendi sınırlarınızı deneyimleyip göreceğiniz en önemli yer. Kendi limitlerinizi görüp, ne yapmak, nasıl bir hayat yasamak istediğinizi enini boyuna düşünün derim. Vazgeçmeyin ve kendi özlük haklarınız için mücadeleye devam derim. Almanya’da çalışan yabancı hekim sayısı 2020 itibariyle yaklaşık 56  bin düzeyinde. Türkiye’den gelen hekim sayısı da yüzde 12,6 artarak 1607 oldu. 

Kaygılar öğrenciyken başlıyor

Dr. Erva Nur Çınar (İngiltere / Acil Servis Hekimi):

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden 2020 yılında mezun oldum. Türkiye’de 8 aylık bir mecburi hizmet deneyiminin ardından 2021 yılı Ekim ayında İngiltere’ye göç ettim ve şu anda İngiltere’de bir üniversite hastanesinin acil servisinde çalışmaktayım. İngiltere’ye göç etme kararını henüz öğrenciyken almıştım ve mezun olmadan önce denklik için gerekli olan sınavları vermek için çalışmaya başlamıştım. Türkiye’de hekimlik yapmaya başlamadan önce yani mezuniyet öncesinde bu kararı almış olmamın birçok sebebi var ama en temelde iyi bir yaşam standardı ve çalışma şartlarına sahip olma arzusu ve de akademik çalışma hayatından beklentilerim diyebiliriz. 
Türkiye’de ne yazık ki henüz öğrenciyken dahi hissetmeye başladığınız kaygılar var doktorluk mesleğine dair. Şiddete uğrama kaygısı hatta hayatınızın sürekli olarak tehlike altında olabileceği hissi henüz öğrenciyken hissetmeye başladığınız bir duygu. Bunun yanında Türkiye’de ne yazık ki asistanlık eğitimi sırasında uzun yıllardır mevcut olan hiyerarşik bir sistem var. Özellikle cerrahi bölümlerde mobinge maruz kalmak çok normalleştirilmiş bir durum ve bunun için önlem alabileceğiniz bir sistem ya da dayanışma ağı da mevcut değil. Bunların yanında çok ağır şartlar atında, uzun mesai saatleri saatleriyle çalışıyorsunuz. Üstelik zorunlu hizmet yaparken benim de ne yazık ki çokça deneyimlediğim gibi, çok kısa sürelerde çok fazla hastaya bakmanızı bekleyen bir sistem yaratılmış.  Acil serviste çalışırken çoğu zaman bir hastaya 2 dakikadan bile az zaman ayırmanız gerekebiliyor. Nöbette yüzlerce hasta görebiliyorsunuz. Hem hekim hem de hasta için güvenli bir ortam değil maalesef. Akademik beklentilerimin de göç etmemde etkisi oldu. Türkiye’de ne yazık ki liyakata dayalı bir sistem yok. Güçlüyseniz ve çevreniz genişse akademiye girebilrsiniz kolaylıkla. İngiltere’de acil servislerde düzenli işleyen bir triyaj sistemi mevcut ve birinci basamak sağlık hizmetleri kuvvetli. Örneğin Türkiye’de olduğu gibi insanlar aile hekimlerine görünmeden uzmandan randevu alamıyorlar. Mutlaka aile hekiminin sevk etmiş olması gerekiyor. Bu da bu tarz hizmetlerin acil olan hastalar sağlık hizmeti almaya çalışırken acil olmayan vakalarla meşgul edilmiş olmasını önlüyor. Bu sistemin de kendi içinde yarattığı bazı sıkıntılar mevcut elbette ancak sistemin kendisi geri bildirime açık ve bu durum da gelişmeye açık bir ortam yaratmış oluyor. Çalışma saatleri, izin haklarınız, görev ve sorumluluklarınız çok net sınırlarla tanımlanmış durumda. Örneğin çalışma saatlerinizin belli bir sınırın üstünde olması öncelikle hasta güvenliğini tehlikeye attığı için kabul edilmiyor.  Türkiye’de hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının özlük haklarının tanındığı, insani çalışma şartlarının mevcut olduğu bir sistem yaratmak tabii ki de mümkün. Hekimlerin talepleri konusunda ısrarlı ve dayanışma içerisinde olmasının bu sürecin en önemli adımı olduğu kanaatindeyim. Şunu çok iyi anlamak ve unutmamak gerek; kısa vadeli çıkarlarla sağlık sisteminde yaratılan her türlü bozulma uzun vadede toplum sağlığı ve ülke refahı için büyük bir tehdit aslında.  Başka bir ülkeye taşınmak ve sıfırdan başlamak kolay bir karar değil. 


(Dr. Erva Nur Çınar)

Yurt dışı tercihimin en büyük nedeni: ŞİDDET

Dr. Şebnem Selek (İngiltere-Kadın Doğum asistanı):

2016 yılında Hacettepe İngilizce Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. 2 çocuklu memur ailesinin büyük kızıyım benden küçük bir erkek kardeşim var. O da bu sene tıp fakültesinde intornluk yapıyor. Annem ve babamın tıp fakültesine girmemizde çok büyük rolu var. Yurtdışına taşınmamda da desteklerinin çok büyük rolü var. Şuan İngiltere’de kadın doğum asistanıyım. Burada sistem her yönüyle çok farklı. Hekimler burada temel olarak iki gruba ayrılıyor, trust grade ve asistanlar. Trust grade grubu NHS’nin (İngiltere Ulusal Sağlık Hizmeti) ana çalışma gücü ve hizmet sağlama amacıyla işe alınıyorlar. Bu grup genelde başka ülkelerden gelen asistan ya da uzmanlardan oluşuyor. Özellikle dahiliye, cerrahi, kadın doğum gibi ana branşlarda trust gradelerin çalışma koşulları çok yorucu, ancak sorumlulukları çok fazla ve genelde malpraktis olduğunda bu grup oldukça zorlu bir süreçten geçiyor. Asistanlık ise daha eğitim odaklı. Çalışma saatleri İngiltere’de kağıt üzerinde Avrupa çalışma standartlarıyla kısıtlanmış olsa da nadiren kısıtlamalara uyuluyor. Ortalama hekim çalışma saatleri ana branşlarda haftada 48-52 saat civarında. İntihar ve ağır depresyon oranı ve çalışma saatlerine bağlı malpraktis (doktor hatası) oranı çok yüksek, cezaları oldukça katı ve ağır. Ancak sağlık çalışanlarına fiziksel şiddete tolerans yok.

(Dr. Şebnem Selek)

Şiddet en büyük neden

Burada hayat ve ulaşım oldukça pahalı, ağır gelir vergisi sebebiyle kazancınıza kota var. Diğer mesleklere kıyasla doktor maaşı düşük. Benim yurtdışına taşınma kararım çoğunlukla kişisel sebeplerdendi. Türkiye'ye dönme konusunda şuan kararsızım. Buraya gelmeden önce Türkiye’de bir sene zorunlu hizmet yaptım. Oldukça merkezi ve eğitim oranının görece yüksek olduğu bir ilçe acilinde çalışmama rağmen maalesef ben de kötü muameleye pek çok kez maruz kaldım. Doktora şiddet şuan mesleki olarak geri dönmememe çok büyük bir engel. 

Sibel Bahçetepe kimdir?

1983 yılında İstanbul'da doğdu.
İlkokul, ortaokulu, liseyi derece ile Mustafakemalpaşa’da tamamladı. Ardından İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema bölümünü kazandı. Aynı üniversitede Rehberlik ve Psikoloji Danışmanlık bölümünü yarıda bıraktı. Power FM, Haber Türk, TRT gibi kurumlarda stajların ardından Cumhuriyet Gazetesi’ne stajyer olarak girdi ve çalışmaya başladı. 18 yıl Cumhuriyet Gazetesi’nde çalıştı. Gazeteye ilk başladığında psikoloji bölümünde öğrenci olması, sağlık haberlerine olan ilgisini ön planda tuttu.  Daha sonra bu alanda uzmanlaşmaya karar verdi. Bugüne dek en büyük meslek örgütü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile İstanbul, Eskişehir Tabip Odaları, İstanbul Eczacı Odası, Hastane Dergisi, Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Anestezi ve Reanimasyon Derneği, Bezmi Alem Üniversitesi gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller kazandı. 

(Sibel Bahçetepe)

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Üyesi.
Eğitim ve Sağlık Muhabirleri (ESAM) Yönetim Kurulu Üyesi.

Twitter: @sibelbhctp

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.