Birleşmiş Milletler üyeleri arasında tek bir koronavirüs vakası görülmeyen 10 ülkeden biri olan Palau'nun sınırları Mart ayının sonundan itibaren fiilen kapalı. Ne var ki tek bir hasta olmamasına rağmen virüs Palau'da yıkıcı bir etki yarattı. Palau Hotel Mart ayından bu yana kapalı. Ülkede restoranlar boş, hediyelik eşya dükkanları açılmıyor, otellerde ise sadece yurt dışından döndükleri için karantinaya alınan Palau sakinleri kalabiliyor.
MARSHALL ADALARINDA BALIKÇILIK DARBE YEDİ
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Pasifik Okyanusu'nda Palau'nun 4 bin kilometre doğusundaki Marshall Adaları'nda da hiç Kovid-19 vakası yok. Fakat Palau gibi onlar da dünyayı saran salgının etkisini hissediyorlar. En büyük mercan adasının üzerindeki ince kara şeridine kurulu Robert Reimers otelinin bir tarafı okyanus, diğer yanı bir lagüne bakıyor. Salgın öncesi 37 odası esasen Asya, Pasifik bölgesi veya Anakara diye anılan ABD'den gelen turistlerle ortalama yüzde 75-88 doluluk oranına ulaşıyordu. Sınırlar Mart ayında kapandığından bu yana doluluk yüzde 3-5'e düştü. Oteller grubunun görevlisi Sophia Fowler, "Diğer adalardan gelen birkaç kişi var ama fazla değil" diyor. Salgın nedeniyle ülkede 260 kadarı otel ve restoran sektöründen olmak üzere 700'den fazla kişinin işini kaybetmesi bekleniyor. Ülkede 1997 yılında yaşanan krizden bu yana bu çapta bir işsizlik hiç yaşanmamıştı. Burada ekonominin turizme bağımlılığı Palau kadar büyük değil. Daha büyük bir sorun balıkçılık sektöründe yaşanıyor. Ülkeye Covid-19'un girmesini önlemek için, hastalığın yayıldığı ülkelere gidip gelen teknelerin ülkenin limanlarına girişi yasaklanmış. Petrol tankerleri ya da yük gemileri ise limana girmeden önce 14 gün açık denizde karantinada bekletiliyor. Bütün bunların ülke üzerindeki etkisi çok büyük. Marshall Adaları akvaryum balığı ihraç eden bir ülke. Melek balıkları dünyaca ünlü. Fakat balık ihracatı ABD'de yayımlanan bir rapora göre yüzde 50 düşmüş. Kıyı bölgelerinde kurulu ton balığı saşimi ihracatı da aynı ölçüde azalmış. Diğer balıkçılık sektörü alanlarında yıl boyu kapasitenin yüzde 30 civarında düşeceği düşünülüyor.
VANATU, SINIRLARINI AÇMAK İSTEMİYOR
300 bin nüfuslu Vanuatu'nun kamu sağlığı sorumlusu Dr. Len Tarivonda başkent Port Vila'da yaşıyor ama asıl memleketi 200 kilometre kadar kuzeydeki 10 bin nüfuslu Ambae adası: "Ambaelilere sorsanız, çoğunluk sınırların mümkün olduğu kadar uzun süre kapalı kalmasını ister. 'Biz hastalık istemiyoruz, bir gelirse mahfoluruz' diyorlar." Vanuatu halkının yüzde 80 kadarı kentlerin ve kayıtlı ekonominin dışında yaşıyor. Tarivonda "Benim gözlemlerime göre henüz salgının etkisini hissetmediler. Genellikle kendine yeterli tarımla uğraşıyor, kendi besinlerini yetiştiriyorlar ve ihtiyaçlarını yerel, geleneksel ekonomi içinde karşılayabiliyorlar" diyor. Yine de Vanuatu da salgından zarar görmekten kaçamayacak. Asya Kalkınma Bankası bu ada devletinin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 10 civarında düşeceğini tahmin ediyor ki bu 1980 yılında bağımsızlığını kazandığından bu yana ülke ekonomisinde yaşanan en önemli küçülme olacak. Fakat salgının etkisinin daha kalıcı olacak. Vanuatu'nun Eylül'de sınırları kısmen açma planında olduğu gibi planlar kolayca suya da düşebiliyor. Lowy Enstitüsü'nün Pasifik Adaları programı başkanı Jonathan Pryke, "Avustralya ve Yeni Zelanda karşılıklı sınır açmayı ilk olarak karşılıklı deneyeceklerini açıkça ilan ettiler. Ama bu yapılmadan önce toplumda salgının toplum içinde yayılmasına son verebilmek lazım. Dolayısıyla seyahat koridorları fikri bu yıl gerçekleşecek gibi görünmüyor" diyor.