Dün AA’dan geçen haber: “Tüketici kredilerinde yüzde 5 olarak uygulanan banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) oranının yüzde 10’a yükseltilmesinin, “kredilerin yatırım ve ihracat gibi üretken alanlara yönlendirilmesi ve enflasyon ile mücadele amaçları kapsamında” yapıldığı öğrenildi.”
29 Nisan 2022’de “O kadar basit o kadar basit ki...” başlıklı yazıma gittim. O yazıyı yazmama neden olan 2 kararı yeniden hatırlatayım:
1- Önce MB açıkladı: Bankaların işletme kredilerinden de %10 karşılık alacağım dedi. İşletme kredisi üzerinden kimsenin döviz alması istenmiyor.
2- Zaten BDDK hemen ardından bankalara dedi ki; kimse oradan buradan döviz alım-satımı işine girmesin. Her işlem bizim gözümüzün önünde gerçekleşsin.
Geçen hafta açıklanan kararlar olsun, Nisan ayında alınan kararlar olsun tek hedefi var: Dağıtılan paralar spekülatif alanlara gitmesin; krediler de yatırım ve ihracata gitsin.
İyi ama kardeşim amacın buysa bakın 03 Şubat 2022’de ne yazmışım?
“Para yerine kredi verin (Leasing Sistemi)” başlıklı yazımdan aktarıyorum:
“Ekonomi Modeli-YEM; üretim-yatırım-istihdam ve ihracata dayalı olacaktı. Lakin dün açıklanan ocak ayı dış ticaret verisi gösterdi ki, ithalat resmen patladı. Şu anda ne cari işleme, ne de üretim için rekabetçi kura bakan yok. Varsa yoksa dövizi frenlemeye çalışıyorlar. Hatta bu uğurda ilk başta söyledikleri “Yatırım-İstihdam” seçeneğini bile rafa kaldırmış durumdalar. Kredi alan şirketler-kişiler döviz alır korkusu ile bankalar kredi limitleri uygun olanlara dahi kredi vermekten imtina ediyorlar. Bütün korku paranın dövize gitmesinden...Diğer yandan da kredi vermek için çabalıyorlar. Ama bir türlü çıkış yolunu da bulmuş değiller.”
Ve o yazıda çözüm önerisini sunuyorum. Bakın ne demişiz:
“Nedir bu sistem? Yatırım yapacak olan şirkete nakit para vermiyorsunuz, onun yerine makine-teçhizatı kiralama (leasing) şirketi alıyor ve firma o şirkete her ay kira bedeli ödüyor. Kısaca nakit kredi yok; onun yerine ihtiyaç duyulan yatırım ekipmanları veriliyor.”
***
Ülkeyi yönetmek biraz çalışma ve bilgi gerektiriyor. Her yazılan ve herkes sizin düşmanınız değil. Ülkemizin parlak geleceği herkesin ortak arzusudur.
BDDK verilerine bakın: Çok ilginç bir noktaya değineceğim: Kalkınma ve Yatırım Bankalarının toplam kredi büyüklüğü 420 milyar TL (Nisan 2022). Ama bu kredilerin 348,6 milyar lirası döviz cinsinden.
Neden yatırım ve kalkınma kredilerinde şirketler dövize mahkum edilmiş? Hazine ve Maliye Bakanlığı neden YATIRIM için TL kredilerinin önünü açmıyor?
Alın size bir çözüm modeli.
***
İkinci çözüm mü?
İlk adım olarak 03 Şubat 2022’de yazdığımız konu: Leasing şirketlerinin vergilerini kaldırın. Hatta şimdi ek olarak söylüyorum: Yatırım kredi faizlerine kamu desteği bile verin.
KKM’ye şurada 6 ayda kamudan 160 milyar ödüyorsunuz da kalkınma ve yatırım kredilerinin tüm faiz yükünü ödeseniz ne olacak?
Bu sayede ticari ve tüketim kredilerini çok rahat sınırlar ve piyasaları dengeye götürebilirsiniz. O vakit Merkez Bankası faizini de artırabilir ve tasarruf sahiplerini TC enflasyonuna karşı koruyabilirsiniz. Bu sayede konut fiyatları da uçmaz ve en temel haklar olan barınma ve beslenme hakkını koruyabilirsiniz.
Tabi amacınız ekonomide istikrar ve çözüm ise... Yok amacınız ülkeyi ekonomik darboğazda boğmak ise varın devam edin...
PROTOKOL KABİNESİ
Aslında en temel soruyu sormadık. Ülke ekonomisini gerçekte kim yönetiyor?
Mesela Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Bakanı gerçekte ne kadar bağımsız karar alabiliyor? Ya da Merkez Bankası kararlarını kendisi mi alabiliyor?
Soruyu şöyle değiştirelim: Ülkeyi AK Parti mi yönetiyor; yoksa BEŞTEPE danışmanları mı?
O vakit yukarıdaki çözüm yollarından bir beklentiyi de aşmış oluruz. Ekonomiyi gerçekte BEŞTEPE değil de AK Parti yönetiyorsa bir beklenti olabilir. Aksi halde kimse bir çözüm beklemesin.