Röportaj: Alev Doğan/İstanbul
İstanbul Erkek, Galatasaray, Cağaloğlu Anadolu, Bornova Anadolu ve Vefa liselerinde idarecilere yönelik protestolara ülkenin dört bir yanındaki liselerden gelen destek, ülkenin geleceğine ilişkin “umut'' etmemizi sağlarken, okumuş insanların emekçi halka, ülkesine karşı duyması gerektiği sorumluğu da bir kez daha hatırlatmış oldu.
“Bu sesi daha çok insanın duymasını nasıl sağlarız'' diye düşünürken, İzmir Fen Lisesi’ndeki öğrenci kardeşlerimizden bir telefon aldım. İki ay önce geliştirdikleri kemoterapi ilaçları ile, tüm olanaksızlıklara rağmen bilimsel üretimin nasıl yapılacağını göstererek bizlerin gözlerini yaşartan lise hani… Cuma günü yayımladıkları “Yüzümüzü Aydınlığa Dönelim'' bildirisi ile omuz verdikleri bu tepkiyi, liselerde yaşanan hareketliliği sözlü olarak da ifade etmek istediler.
Röportajı onların da isteği doğrultusunda kimliklerini deşifre etmeden yaptık. Bunun iki nedeni var; okul yönetiminden gelecek herhangi bir yaptırımı engellemek bunun bir nedeni. Diğer bir nedeni de birlikte örgütledikleri bu süreci, birlikte yürütmek sürdürmek istemeleri. Söz şimdi, hem akıllı hem de “ben değil biz'' demeyi bilecek kadar olgun, tevazu sahibi bu gençlerde…
Son günlerde ülkemizin köklü liselerinde görülen bu hareketliliği ve biriken tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Diğer liselerin, şu an için içinde bulunduğumuz rezil duruma gösterdiği tepkiyi duyunca, ülkesini seven liseliler olarak, geleceğimiz ve memleketimiz adına umutlandık. Özellikle üreten ve sorgulayan genç akılların, memleketleri adına sorumluluk alarak bu gidişata dur demelerine çok sevindik. Bizler de İzmir Fen Liseliler olarak çağrıyı destekleme kararı aldık. Bu kararı alırken de, diğer liselerdeki arkadaşlarımızın yarattığı heyecandan etkilendik.
Şu an ülkenin ve doğrudan eğitim sisteminin içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gericiliğin ülkemizi felakete sürüklediği bu günlerde liselerde oluşan tepkiye kulak verilmelidir. Dindar, kindar ve bilimsellikten uzak bir eğitim siteminin düzeyi, ülkeyi götüreceği yer çok açık. Biz bu dayatmalara boyun eğmeyeceğimizi ilan etmiş ve bu konuda her türlü iradeyi göstereceğimizi ifade etmiş olduk. Bu açıklamalar sadece okulları bağlamıyor. Aynı zamanda tüm liseliler, gençler ve ülkesinin gidişatından rahatsız olanları kapsıyor. Dolayısıyla aslında rahatsızlığımız herkesin rahatsızlığıdır.
Özellikle son yıllarda eğitimde çok değişim gerçekleşti. Bu değişimde imam-hatiplerin yaygınlaşması, dinsel eğitimin önce çıkartılması ve bilimselliğin geriye atılması var. Bu durum bizi çok rahatsız ediyor.
Peki fen liseleri özelinde durum nedir?
Bilimsel eğitimin, bilimsel her türlü ilerlemenin itibarsızlaştırıldığı ve İmam Hatipler yoluyla dinsel eğitimin topluma dayatıldığı böyle bir ortamda bilimsel üretimin düzeyi de belli. Bunu son zamanlardaki TÜBİTAK projelerinden, hangi projelere ne kadar destek verildiğinden bile anlayabilirsiniz.
Dahası fen liselerinin itibarsızlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Geçmişten el üstünde tutulan, göz bebeği olarak görülen eğitim kurumları bugün ikinci plana atılmış durumda. Sadece bir statü kaybı yok, bilimsel eğitimin dibine de dinamit koyma var. Açıkçası biz bunu kabullenmiyoruz. Meselemiz sadece kendi okulumuzun itibarını kazanmak değil, bilimsel eğitimin hakim olacağı, herkesin bu eğitime ulaşacağı bir sistem kurmak.
Sizler bu çizdiğiniz ve içinde yaşadığımız bu tabloda, bilimsel anlamda üretim yapabiliyor musunuz?
İzmir Fen Lisesi öğrencileri olarak 2 ay önce yaptığımız kemoterapi ilacını geliştirerek bilimsel üretimin nasıl olması gerektiğini göstermiş olduk aslında. İktidarın bu baskısına karşı bilimin sesini yükseltmek istiyoruz. Bütün çabamız bu yönde.
Bu tepkiyi geliştiren liselilere, öğrenci arkadaşlarınıza ne gibi bir çağrınız olacak?
Dinsel baskının ve karanlığın tahakkümündeki bu eğitim sisteminde bilimi yükseltmek için çabalıyor ve bu konuda irade gösteren, üreten, boyun eğmeyen tüm öğrenci arkadaşlarımızı destekliyoruz. Gelecek günler için hep beraber yürümeye çağırıyoruz.