Eski Cumhuriyet Savcısı ve 26. Dönem CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski koruması Hasan Yeşildağ'ın kardeşi Ali Yeşildağ'ın 'rüşvet' iddialarına ilişkin olarak, "Ali Yeşildağ’ın iddiaları somut, ihale komisyonu hakkında derhal soruşturma açılmalı" dedi. Cihaner, muhalefete de "İktidar değiştiğinde bu ifşalar artabilir, hukuki mekanizma gözden geçirilmeli” uyarısını yaptı.
Cihaner, Cumhurbaşkanı hakkındaki iddianın mevcut yasalar nedeniyle soruşturulmasının hayal olduğunu ama konunun sadece onunla ilgili olmadığını hatırlattı ve ihale komisyonu hakkında soruşturma açılması gerektiğini belirtti.
KRT’de Semra Topçu ile Haftanın Panoraması programında kamuoyu gündemine düşen Ali Yeşildağ videosunu değerlendiren Cihaner özetle şunları söyledi:
“Gündeme gelen iddialar sadece Cumhurbaşkanı ile ilgili değil. Cumhurbaşkanı ile ilgili zor bir soruşturma süreci var şu koşullarda gerçekçi değil. İşte 300 milletvekili teklifte bulunacak, 360 milletvekili ile komisyon kurulacak, komisyon raporu sonunda da 400 milletvekili Yüce Divan’a sevk edecek. Bu yol şu anda gerçekçi değil. Ama çok somut bir iddiadan bahsediliyor. Yer gösteriliyor, şahıs gösteriliyor. Dolayısıyla Cumhuriyet Savcılarının hemen harekete geçmiş olmaları gerekirdi. Çünkü devasa bir kamu zararına yol açan bir ihalede usulsüzlükten bahsediliyor. Ama muhtemeldir ki ve korkarım ki, diğer örneklerinde olduğu gibi bu ihbarı yapan yerine daha doğrusu ihbardaki iddialar yerine ihbarı yapanın peşine düşülecek. Yasaklama kararları çıkarılacak falan.
Burada özellikle muhalefetin önümüzdeki dönem Türkiye’yi yönetmeye niyetlenen muhalefetin bu tarz iddialara dair bir hukuk oluşturmaları gerek. Çünkü anlaşılıyor ki, bu tarz geçiş dönemlerinde birçok benzer olay dile getirilecek. Bu dile getirilenlerin de güvence altına alınması lazım. Bu şu anlama geliyor, doğrudur Türk Ceza Kanunu’nda etkin pişmanlık diye bir mekanizma var, ama 2019 yılında AB bu tarz kamunun içindeki yolsuzluklara dair, bunları ihbar eden kişilere dair bir karar aldı, bu örnek alınabilir. Bu tarz ihbarcıların rahatlıkla içerde bildikleri hukuksuzlukları, usulsüzlükleri kamu otoritelerine soruşturacak birimlere iletmeleri için de mevcut hukuki mekanizma yeterli değil, bunun hayata geçirilmesi lazım.
"Özel bir ekibe gerek yok "
Hiç özel bir ekibe gerek yok. Yapılması gereken belli ki, Ceza Muhakemesi Kanunu da bunu emrediyor; Cumhuriyet Savcıları için bir çeşit Amentü diyebileceğimiz maddesi derki, Cumhuriyet Savcısı herhangi bir şekilde suç işlendiği izlenimini edinirse, derhal işin hakikatini araştırmak üzere harekete geçmek zorundadır, der. Bu konuda tüm kamu görevlileri de Cumhuriyet Savcılığından gelen taleplere uymak zorunda. Yapılacak iş hemen o ihalenin belgelerine el konulması, adı geçen kişilerin, örneğin Çelebi Holding ile ilgili somut bir şey var ve bunu doğrulayan video da yayınlandı, görüntü de var. Derhal bunun araştırılması lazım. Cumhurbaşkanı hakkında böyle bir soruşturma yapılamaz ama burada ihale komisyonu var, talimatı yerine getirdiği söylenen kişiler var, bunların dokunulmazlığı yok, derhal harekete geçilebilir, soruşturulması gerekirdi. Ama henüz böyle bir şey yok. Benzer iddiaları daha önceden de hem Sedat Peker ve hem Muhammet Yakut, hatta popüler olduğu için bu isimleri veriyoruz birçok gazetecinin ortaya koyduğu inanılmaz yolsuzluk iddiaları var. Hiçbiriyle ilgili soruşturma yapılmadı aksine gazeteciler hakkında davalar açılıyor görüyoruz."
Ne olmuştu?
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, Millet İttifakı’nın İstanbul mitinginde dile getirdiği rüşvet iddiasını, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ı korumak gerekçesiyle, “karşılıksız çek suçu kurgulayarak” Pınarhisar Cezaevi’ne girerek kendisiyle birlikte hapis yatan Hasan Yeşildağ’ın kardeşi Ali Yeşildağ öne sürdü.
Hakkındaki ‘FETÖ soruşturması’ nedeniyle yurtdışına kaçan Cevheri Güven’in Youtube kanalında konuşan Ali Yeşildağ, Antalya Havalimanı işletmesi ihalesi için özetle, "Çelebi grubu 4 milyar dolar teklif edecekti 5 milyar dolara kadar çıkacaktı. Bana da aracılık için 30 milyon dolar teklif ettiler, az para değil kabul ettim. Ancak Mücahit Aslan'ın yönlendirdiği süreçte Çelebi grubu 'eksik evrak' iddiasıyla ihale dışı bırakıldı. İhale İbrahim Çeçen ve yabancı ortağına (ihaleyi TAV grubu kazanmıştı/T24) 3 milyar dolara verildi. Tayyip Abi 1 milyarı indirdi" iddiasını öne sürdü. İddianın, Erdoğan’ın en yakınındaki isimler arasında yer alan, bünyesinde Akşam, Güneş, Star gazeteleri ile 24 TV ve 360 TV kanallarını da bulunduran Türk Medya grubunun sahibi Hasan Yeşildağ’ın kardeşi Ali Yeşildağ’dan gelmesi tartışma yarattı.
2007’deki tartışma
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in de bazı mesajlarında ismine sıkça yer verdiği Ali Yeşildağ tarafından gündeme getirilen Antalya Havalimanı ihalesi, 2007’de de tartışma konusu oldu.
Havalimanını 17 yıl 3 ay 17 gün işletecek firmayı belirlemek için yapılan ihalenin ardından İhale Komisyonu Başkanı Funda Ocak, "Rekor kırdık" diye değerlendirirken, gözyaşlarını tutamadı.
Alman Fraport ve Türkiye’den IC Holding ile TAV Holding arasında geçen mücadele sonunda Tepe-Akfen Grubu ortaklığı olan TAV Holding’in 3 milyar 57 milyon dolar karşılığında kazandığı ihale, Çelebi Grubu’nun devre dışı kalması nedeniyle tartışıldı. İhaleye katılan üç firmadan Çelebi Hava Servisi’nin, TAV’ın eski ortağı Avusturyalı Flughafen Vien’le birlikte oluşturduğu konsorsiyum teminat mektubu koşulundaki bir eksiklik nedeniyle elendi. Çelebi-Vien ortaklığının 25 milyon Euro tutarındaki geçici teminat mektubu belgesindeki bir eksiklik nedeniyle elendiği belirtildi.
İhalenin ardından Çelebi Grup’tan Canan Çelebioğlu’nun yaptığı “Biz 4 milyar dolar teklif edecektik” açıklaması tartışma yarattı. Grubun avukatları da ihalenin iptali için harekete geçti. O dönem yapılan haberlerde Çelebi Grubu’nun evrakının 5 saat incelendiği, geçici teminat mektubu ve ek belgelerde eksik evrak olduğu gerekçesiyle şartnameye uygunsuzluk gerekçesiyle ihale dışı bırakıldığı aktarıldı.
Dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Mahmut Tekin ise, Çelebi Grubu’nun haksız yere ihale dışı bırakıldıklarına yönelik açıklamalarından sonra bir basın toplantısı düzenleyerek, Antalya Havalimanı ihalesinin 12 Nisan’da noter huzurunda yapıldığını belirtti. İhaleden elenen Çelebi’nin evrakının eksik olduğunu kaydeden Tekin, şunları söyledi: “Şartnameler ihalelerin anayasasıdır. Şartnameye aykırı hareket eden, şartnamede verilmesi gereken evrakları vermeyen firmalar kesinlikle ihale dışı bırakılır. Çelebi’nin geçici teminat mektubu, vergi ilişiksizlik belgesi ve SSK prim borcu belgesi ihale şartnamesine uygun değildi. Bu eksiklikler ihaleden elenme nedenidir. Savcılık idareden "ihaleye hangi firmaların katıldığı, eleme nedenleri" ile ilgili bilgi istedi. Mahkeme sürecinin tamamlanmasından sonra Çelebi hakkında dava açacağız. İdare olarak son derece rahatız. Belgeler son derece açık ve net. Daha önce 7 ihale yaptık. Bu firma 6 tanesine girdi. Bir tanesi hariç diğer 5 ihalede evrakları tamdı. Bu kadar önemli bir ihaleye neden eksik belgelerle katıldılar, bilmiyorum. Yargı süreci sonuçlandıktan sonra bu şirketin bundan sonraki ihalelere girip girmeyeceği netleşir. Noter tarafından evraklar zaten tespit edildi.”
Hasan Yeşildağ, Erdoğan için hapse girmişti
Sedat Peker’in açıklamalarında çeşitli iddialarla suçlanan Hasan Yeşildağ’ın adı; Erdoğan'a en yakın isimlerden, eski AKP Adıyaman Milletvekili Hüseyin Besli ile Ömer Özbay'ın yazdığı biyografide de önemli aktarımlarla geçiyor. "R. Tayyip Erdoğan / Bir Liderin Doğuşu" başlığıyla yayımlanan biyografide, Erdoğan'a, Siirt’te okuduğu şiir nedeniyle çarptırıldığı 4 aylık hapis cezası için 1999 yılında Pınarhisar Cezaevi’nde nasıl bir koğuş hazırlandığı anlatılıyor. Kitapta bu bölümün bilgileri Hasan Yeşildağ'a dayandırılarak veriliyor. Kitapta “Yeşildağ’ın, şiir cezası kesinleşince cezaevinde suikasta uğrayabileceği endişesiyle ‘uygun bir suç’ işleyip Erdoğan'la cezaevine girmeyi planladığı, yakın bir arkadaşına karşılıksız çek kestiği, böylece açtırdığı davada hâkimi, kendisini, 4 ay hapisle sonuçlanacak karşılıksız çek cezasına çarptırmaya ikna ettiği” paylaşılıyor. Yeşildağ’ın, bu cezayı aldıktan sonra Erdoğan'a giderek "Ben hazırım" dediği belirtilen kitapta, şöyle devam ediliyor: “Hasan Yeşildağ, önceden gidip cezaevini gezer. Yapılacak işlerin bir listesini çıkarır:
Yönetimden gerekli izinleri aldıktan sonra kendilerine tahsis edilen koğuşu bir güzel temizletir. Duvarlara kâğıt kaplatır, zemine, boydan boya halı döşetir. Elektrik ve sıhhi tesisatı yeniler. Sıcak su temini için şofben taktırır. Koğuşun bahçeye ve koridora açılan kapılarını boyatıp yalnızca içeriden açılabilen ilave sürgüler yaptırır. Çatıya manyetik bariyerler, bahçeye elektronik sensörler yerleştirir. Gerekli gördüğü kör noktalara kamera sistemi kurdurur.
Sıra mobilya ve beyaz eşyaya geldiğinde keseye davranmak Erhan Şenol'a düşer:
Derin donduruculu büyük boy bir buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinası, toplantı ve çalışma masaları, deri koltuklar, oturma grupları ve büyük ekran bir televizyonla, kalacakları koğuşu ve cezaevi kütüphanesini, sıkıcılıktan uzak bir yaşam ve çalışma alanına dönüştürürler.
Bu arada mahkûm ve gardiyanlar da unutulmamıştır:
Herkese pantolon, gömlek, ayakkabı ve eşofman takımı alınır.
Hasan Yeşildağ, ağalığın 'vermekle kaim' olduğunun farkındadır. Son kez İsviçre'ye gittiğinde, işlerini bir arkadaşına, eşini ve çocuklarını Allah'a emanet edip geri dönmüştür. Dışardaki işlerini bitirip, 'Reis'ten (Tayyip Erdoğan, D.A) üç gün önce Pınarhisar Cezaevi'ne teslim olduğunda, mahkûmlar ve gardiyanlar tarafından krallar gibi karşılanır.
Yanında getirdiği hediyeleri dağıtırken, ortalık bayram yerine döner.
Koğuşu ve aldığı güvenlik önlemlerini son kez gözden geçirir:
Her şey yerli yerindedir.
T.C. Pınarhisar Kapalı Ceza ve Tevkif Evi, mahzun ve utangaç bir çocuk gibi başını önüne eğmiş, 'tarihi misafir'ini beklemektedir." (Sayfa 224, 225)