İliç'teki maden faciasında 9 işçinin ölümüne yol açan çökme sonrası, sorumluluk tartışmaları sürüyor. Siyasetçiler ve bürokratların yargılanmaması cezasızlık eleştirilerine yol açarken, olayın kasıtlı olarak örgütlü bir suçla gerçekleştirildiği iddiaları gündemi meşgul ediyor.
İliç'teki Anagold Madencilik'e ait maden ocağında 13 Şubat 2024 tarihinde meydana gelen faciada 9 işçi hayatını kaybetti, 2 işçi ise yaralandı. Facia sonrası hazırlanan iddianamede, 8’i tutuklu 43 sanığa 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Ancak, kapasite artışına izin veren kamu görevlileri ve siyasilerin sorumluluğu gündeme gelirken, bu kişilerin iddianamede yer almaması büyük bir tartışmaya yol açtı.
Avukat Mürsel Ünder, İliç'teki bu durumu, "cezasızlık politikası" olarak nitelendirdi. Ünder, siyasilerin ve bürokratların yargı dışı tutulduğunu ve bu durumun ek raporlarla desteklendiğini belirtti. Mayıs 2024’teki bilirkişi raporunda, Murat Kurum’a kadar giden sorumluluk silsilesinin öne çıktığını ifade etti. Ancak, ek raporla birlikte zehirli kimyasalların etkisinin ölçülmesinin mümkün olmadığı vurgulandı ve sorumluların soruşturmanın dışında tutulduğu eleştirildi.
Ünder, kapasite artışının sürecin başlangıç noktası olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve bu duruma dahil olan herkesin iddianameye dahil edilmesi gerektiğini söyledi. İddianamenin kamu görevlileri ile ilgili sorumlulukları göz ardı ettiğini ve devletin sorumluluğunu örtbas ettiğini belirtti.
Metalürji Yüksek Mühendisi Cemalettin Küçük ise, 2022 yılında maden ocağındaki borunun patlaması sonrası yaşanacak çökme konusunda yetkililere uyarıda bulunduklarını ancak hiçbir önlem alınmadığını dile getirdi. Küçük, olayın kasıtlı olarak gerçekleştirildiğini ve suçun örgütlü bir yapı tarafından işlendiğini savundu. İliç faciasının, madenin açılmasından itibaren felakete hazırlık anlamına geldiğini belirten Küçük, bunun tasarlanmış bir cinayet olduğunu vurguladı. Ayrıca, madenin çalışma denetimlerini yapan Çevre İl Müdürlüğü ve Çevre Bakanı’nın da bu suçla ilgili sorumluluğu bulunduğunu ifade etti.
Son olarak, Küçük, madenin ÇED raporunun hazırlanmasında ve denetimlerde yer alan tüm ilgili kurumların suçla ortak olduklarını söyledi ve bu tür olayların önüne geçilmesi için doğru kararların verilmesi gerektiğini vurguladı.