İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yapılması planlanan projeye Erdoğan'dan onay çıkmayacağını söyleyen T24 yazarı Mehmet Tezkan'a " o halde 2023'de cumhurbaşkanını değiştiririz " dedi. Öte yandan İmamoğlu "2023'ten sonra sorunumuz kalmayacak. 2023'te nasıl olsa Cumhurbaşkanı makamı bize geçecek işlerimiz kolaylaşacak" ifadelerini kullandı.
Toplantıdan sonra bir grup gazeteciyi çay kahve sohbeti yaptı. Konu bürokrasiye, daha doğrusu Ankara'nın çıkardığı güçlüklere geldi. Bazı konularda sorularına cevap bile vermediklerini söyledi. Yani, Ankara destek değil köstek oluyor. Bunun böyle olacağı belliydi. Erdoğan, Cumhurbaşkanı aynı zaman da yürütmenin yegane sahibi, aynı zaman da AKP Genel Başkanı olarak İstanbul'da muhalefet partisinin lideri. Böyle bir ucube yapı dünyada yok! Zaten Türk usulü demelerinin nedeni bu. Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı şapkasıyla CHP'li belediyelerin başarılı olmasını ister mi? İstemez. "Devletin başıyım, iyi yapılan işlere destek vermek zorundayım" diye düşünerek hareket etse rakip partiyi güçlendirmiş olacak. Kendi kuyusunu kendi kazacak. Sorunun ana kaynağı rejim/sistem. Neyse... İmamoğlu'nun en büyük projesi İstanbul'un doğu - batı ekseni üzerinde yapmayı düşündüğü 72 kilometrelik hızlı metro. Adını Hızray koymuşlar. Beylikdüzü'nden başlıyor, boğazın altından geçerek Sabiha Gökçen Havaalanı'na kadar uzanıyor. Tabii sadece İmamoğlu'nun karar vermesiyle olmuyor, belediye meclisinden geçmesi, merkezi yönetimin yatırım programına alması gerekiyor, en son Cumhurbaşkanı'nın onaylaması gerekiyor. İmamoğlu bunları söyledikten sonra söz alarak dedim ki; "Prosedür hakkında bilgi verirken aslında projenin neden yapılamayacağını anlattınız." Kaşları çatıldı; "Neden?" diye sordu. "Cumhurbaşkanı onay vermez de ondan" dedim. Güldü; "Cumhurbaşkanı'nı değiştiririz" dedi. Sonra durdu, herhalde iktidar yandaşlarının cümleleri cımbızlayarak başka anlamlar yükleyip kavga çıkardıklarını hatırlamış olacak ki; "2023'te tabii" demeyi ihmal etmedi. Toplantıdan ayrılırken, "Seçim vurgusunu daha kuvvetli yapın, yoksa 'CHP zihniyeti yine hortladı bunlar darbe ile Cumhurbaşkanı'nı devirmek istiyorlar, hayallerinde bu var, bilinç altlarında bu var' diye yüklenirler" dedim. Yine gülerek, "2023'ten sonra sorunumuz kalmayacak. 2023'te nasıl olsa Cumhurbaşkanı makamı bize geçecek işlerimiz kolaylaşacak, benim derdim 2023'e kadar beklemeden bazı projeleri hayata geçirmek, ısrarım bu" dedi. İmamoğlu ile sohbet bununla sınırlı değildi. Cuma hutbesinde Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine edep ve adap dersi verilmesine, milli ve manevi değerlere davet edilmesine çok içerlemiş. Çok kızmış. Açıkça ben de çok kızdım. "Diyanet 7/24 siyaset yapıyor" dedi ve ekledi: "Aynı Diyanet 'Neden işsizliğe çare bulunmuyor?' diye sorsa ya! Aynı Diyanet 'Gençlerimiz neden yurt dışına gidiyor?' diye sorsa ya" dedi. Ah o Diyanet ah!.. Atatürk'ün adını camilere sokmayan Diyanet. 2017 yılıydı. 10 Kasım Cuma gününe denk gelmişti. Diyanet o gün bile bu ülkenin kurucusu Atatürk için bir Fatiha bile okutmadı. Bir Fatiha'yı çok gördü. Diyanet AKP'nin parçası gibi çalışıyor, sesi gibi davranıyor. İmamoğlu "Ben imam olsam" diye söze başladı... "Yarabbim… Gençlerimizi ayrıştırmayan, gençlerimize terörist damgası vurmayan yöneticiler tarafından yönetilmek nasip et Yarabbim, diye dua ederdim" dedi. Bir imam çıkıp böyle dua edebilir mi? Allah'a böyle yakarabilir mi? Cevabını Diyanet versin.