Denizli'nin Bozkurt ilçesinde konuşan Muharrem İnce'nin konuşmasından satır başları şöyle;
-Kimin akıllı telefonu var kaldırın. Türkiye'de ve dünyada bir ilk yapıyoruz. Hükümetin ve milletin medyası var. Bizim çılgın projemiz huzur.
-Çöp diyor tezek diyor hiç cevap vermeyeceğim. Tesdide ne varsa ağızdan o çıkar.
-Cevap vermeyeceğim. Ekonomiyi nasıl batırdıklarını nasıl kurtulacağımızı açıklayacağım.
-Endüstri 4.0 dünya 3,5 senedir bunu konuşuyor. Türkiye'nin cumhurbaşkanı meydanlarda çöpü konuşursa geleceği kaybederiz.
-Amacım geleceğin gençlerine bu telefonu yaptırmak. O çöp yığını diyecek ben kuantum diyeceğim. O küfretsin ben uzay diyeceğim. Bunları anlatacağız.
-Onun projesi kanal açmak olsun benin ki huzur, huzur..
-Türkiye endüstri 4.0'ı yapmazsa hep fakir kalır.
-Bana 'gariban mililetvekili' diyor aldığımız parada pek fark yoktur o nasıl zengin oldu ben nasıl fakir kaldım ben onu anlamadım.
-Ben insanları Alevi Sünni diye ayırmam. Mal varlığımız farklı olabilir ama benim gönlüm çok zengin.
-Ben ülkenin geçlerine yıllarca fizik anlattım. Türkiye'nin kendi labaratuvarları olmalı dedim.
-Okuttuğum çocuklardan mühendis, doktor olanlar var. Geçenlerde bir öğrencimle karşılaştım ne yapıyorsun dedim 'kalp cerrahıyım' dedi. Bakın görüyor musunuz mutluluğu.
-Madem ekonomimiz iyi neden Türkiye'de geçlerin yüzde 20'si işsiz. Ortada bir sorun var demekki.
-Kemal Sunal filmlerinde ki gibi demek ki Türkiye'nin tahlil sonuçları da başka bir ülkeyle karışmış. Batıyoruz beyler batıyoruz.
-Yargıçlar çay toplamayacak, önünü iliklemeyecek. Yargıçlar cumhurbaşkanına görünce ayağa kalkmayacak. Yargıçlar beni de Tayyip Erdoğanı da yargılamalı. Bu düzene son vereceğiz.
-Devlet intikamla, rövanşla yönetilmez. Devlet şöyle yönetilir: Birinci sınıf hakimler var. Onların içinden kurayla seçersin yüksek yargıyı. Ona da dersin ki, görevini düzgün yap, çay toplamaya gitme, düğmeni ilikleme. Cyumhurbaşkanı olduğumda bir toplantıya gittiğimde o yargıçlar ayağa kalkarsa onlara iki çift sözüm var. Kalkmayacaksınız! O yüksek yargıçlar günü geldiğinde beni de, Tayyip Erdoğan'ı da yargılamalı. Böyle olursa memleket düzelir. Bu düzene son vereceğiz.
-Çobanlık yaptığım dönemde hiç unutmuyorum o kırma masanın altında ders çalıştığım günleri hiç unutmuyorum. Bugün bu ülkede binlerce böyle çocuk olduğunu biliyorum.
-Onurlu başı dik bir Türkiye yaratacağız. Kendi enerjisini üreten bir Türkiye yapacağız.
-1986'da Borçka'da öğretmenlik yapıyorum. Okulda bir hizmetlimiz vardı, iki çocuklu. Çocuklarından birisi hakim, diğeri de genel müdür yardımcısı. Bu böyle değişir. Çocukluğumda çobanlık yaptığım günlerde, bir odada 4 kişi yaşadığımız günlerde, kırma masanın altında ders çalıştığım günleri hiç unutmuyorum. Bugün bu ülkede binlerce böyle çocuk olduğunu biliyorum.
-Gençlerine matematik, fizik öğretecek Türkiye. Dindar bir nesil yetiştireceğiim diyor. Senin haddine mi düşmüş. O senin görevin değil, ailelerinin görevi. Ben çocukken Kuran kursuna giderdim yazları. Elhamdüllillah biz de Müslümanız. Sizden mi öğreneceğiz Müslümanlığı! Devletin görevi matematik, fizik, biyoloji öğretmektir; iş bulmaktır.