International - Domestic

Ali Kaya Soysal   Önce International, yani, uluslararası: İçinde bulunduğumuzhaftada Salı gecesi Şampiyonlar Ligi G Grubunda Monaco Beşiktaş maçı oynandı ve Beşiktaş üçüncü maçını da  kazanarak 3 de 3 yaptı. Maçın...

Ali Kaya Soysal
   Önce International, yani, uluslararası: İçinde bulunduğumuz
haftada Salı gecesi Şampiyonlar Ligi G Grubunda Monaco Beşiktaş maçı oynandı ve Beşiktaş üçüncü maçını da  kazanarak 3 de 3 yaptı. Maçın teknik yorumuna girmeye gerek yok, çünkü üç gündür yeterli derecede yazıldı,
çizildi. Ancak, ben şunu ifade etmeliyim; Beşiktaş takımı karşısında sadece futbol oynamayı düşünen, galibiyet amacıyla sahaya çıkan, bu uğurda "top oyununun" gereklerini yerine getirmek isteyen, puan için herşey "mübahdır" gerginliğini sahaya yansıtmayan rakiplere karşı iyi oynuyor.

   Bu özellik ne derece takdirle karşılanır bilemem ama kesin olan şu ki, futbol oyununun "fairplay" ruhu ve "temaşa" zevki açılarından bu tip maçların büyük çoğunluğu taraftar tarafından daha büyük bir zevkle izleniyor..

   Beşiktaş’ın önünde 3 maç kaldı. İçeride Monaco ve Porto, dışarıda Leipzig karşılaşmaları var. Bana göre 0-9 puan aralığındaki limitte alınacak bir beraberlik siyah-beyazlıları bir üst tura büyük olasılıkla taşır ancak bir galibiyet ise gruptan çıkmayı garanti eder. Tabi UEFA’dan gelecek para düşünüldüğünde olabildiğince fazla puan almak  ve hele grubu 1. bitirmek hem ülke puanı, hem de bir üst turdaki rakibin belirlenmesinde büyük karlılık ve avantaj sağlayacaktır..

   Bu tabloda tek olumsuz nokta var, 8 grupta, toplam 32 takımın hiçbirinde olmayan bir dezavantaj bizim temsilcimizin başında "Demokles’in Kılıcı" gibi sallanıyor  ne yazık ki...

Geçen sene oynanan Lyon maçının önünde yaşanan olaylar nedeniyle UEFA’nın takımımıza verdiği bir yıllık "tebdir" cezası... Ceza haklıdır, haksızdır, ona girmek istemiyorum, ama Beşiktaş’ın bu güzel futbolunu, aldığı başarılı sonuçları, gruptaki liderliğini Avrupa’daki Türkler izleyemiyor, yönetimin aldığı son derece doğru "seyircimiz stada gelmesin" kararı neticesin de. Bu vandallığa gerek var mıydı, sorusu bir yana, belki de dış sahada Porto ve Monaco’ya karşı alınan başarılı sonuçlarda seyircisizliğin rolü de olmuş olabilir.

   Dün gecenin ilk "enternasyonel" maçında Konya Spor sahasında Avusturya gibi futbolda esamesi okunmayan bir ekolün temsilcisi Salzburg’a 2-0 yenildi. Oynanan 90 dakikada üstün olan taraftılar ve maçı hak ettiler. Devam et Konya yabancı transferine...

   Gecenin ikinci Avrupa Ligi maçında  Almanya’nın vasat takımlarından biri olan Hoffenheim geçen seneyi "süper ligimizi" 2.olarak bitiren Başakşehir’i 3-1’lik skorla geçti. Bravo doğrusu, ama aferin bizim temsilcimize, en azından 5 yerli oynadı ve bu 5 yerli oyuncudan biri de türkçe konuşamayan takımın en iyisi Kerim Frei.
 

   Lütfen bu satırlarımı yanlış anlamayın sevgili ABC okuyucuları, ben ırkçılığa en karşı olanlardan biriyim. Ama, U 17, U 19, U 21 Ulusal takımlarımızın hezimete uğradığı son yıllarda nasıl yorumlayabilirim ülke futbolunu??

   Gelelim Domestic’e, yani içeriye; Trabzonspor takımının başına iki gün önce Rıza Çalımbay getrildii. Öncelikle 17 yaşından bu yana tanıdığım bu güzel sportmene, mütevazı insana, dürüst futbol adamına ve ekibindeki Bülent Albayrak’a, Cengiz Birgen’e, Kenan Oktay’a, Ayhan Tembeloğlu’na ve Servet Çetin’e başarılar dilerim. Çok kritik
bir dönemde Türkiye’nin futbol alanında çalışılması en zor kentine gittiler. Çünkü Trabzon öyle bir şehirdir ki, seyircisiyle, yerel basınıyla, camiasıyla 30 yılı aşkın bir süredir görev yapan teknik kadrolara kan kusturmuştur ve hala bu kaotik ortamın dışına çıkılamamıştır.

   Trabzon Spor futbol takımı nasıl kurtulur, eski yıllarına nasıl döner, bunlar "ansiklopedi" konusu zaten kentte yaşayan iki duayen, Ahmet Suat ve Özkan Sümer Hocalar konuyu biliyorlar, ancak bir şekilde küstürüldüler bildiğim kadarıyla. Neyse, bir başka yazımda "Asiye Nasıl Kurtulur" konusunda Trabzon’a uzunca değinirim elimden geldiğince..
  

   Ancak, öze dönecek olursam, Trabzonspor Yönetimine sesleniyorum bu satırlarımda... Elinize uzun yıllar sonra Rıza Hoca patronluğun da müthiş bir teknik kadro geçti, değerini bilin ne olur.

   İç hatlara devam; Pazar günü bir derbi oynanacak Ali Sami Yen Spor Kompleksi’nde Galatasaray ve Fenerbahçe arasında. Kağıt üstünde form açısından Galatasaray favori gözükse bile bu maç her 3 neticeye gebe bence. Skorlar bir yana, benim isteğim maça 48 saat kala yöneticilerin demeçlerine dikkat etmesi, basının "tiraj" uğruna maçı germemesi ve sahadaki oyuncuların bir asırlık ezeli, ebedi rekabete sadık kalarak oynamaları... Umarım bu maç Aslan Nihatların, Cihat Armanların, Leblebi Mehmetlerin, Zeki Rızaların, Gündüz Kılıçların, Büyük, Küçük Fikretlerin, Turgay Şerenlerin, Lefter Küçükandonyadislerin, Metin Oktayların ruhlarını rahatsız etmeyecek şekilde oynanır...

   Gönlüm, her iki kulübün yaşayan eski futbolcu veya yöneticilerinin maç öncesi kamplara giderek bu eski "rituelleri"
futbolculara hatırlatmaları, ama kimlere anlatacaklar, sahaya çıkacak toplam 22 kişinin 3-4 yerli oyuncusuna mı?

   Veya, bir zamanlar 20 bine 20 bin seyircinin olduğu Dolmabahçe Stadı nostaljisinde sarı-kırmızılı amigo  "Karınca Ezmez Şevki’nin terbiyesine mi, yoksa sarı - lacivertli "Kör Çetin’in" 90 dakikayı hiç izlemeden yüzünü " Gazhane’nin sağ cenahına çevirmesini mi??

   Ne çabuk kaybettik, erittik bu hasletleri, çok geçmişte değil hani, "hepi topu" çeyrek asır...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Spor Haberleri

Fenerbahçe'yi Eleyen Olympiakos, Dev Rakibine Gol Vurdu!
Teknik adam istifa etti!
Galatasaray, Sivasspor maçı için hazırlıklara devam etti
Bursa İl Spor Güvenlik Kurulu, Bursaspor-Vanspor FK Maçını Seyircisiz Oynanması Kararını Aldı
Mourinho Takım Arayışında: İyi Antrenman Tesisleri Öncelikli!