Ömer Ödemiş/ABC Gazetesi
Irak El Kaidesi olarak 2003 yılında kurulan ve ABD’nin Irak işgaline karşı eylemlerle varlık sürdüren IŞID 2012 yılının sonunda Suriye sahasına girdi. ABD’nin Irak’tan çekilmesi sonrasında yer altına çekilerek eylemliliklerini asgari düzeye indiren radikal İslamcı örgüt, Suudi Arabistan, Katar ve AKP’nin istemi üzerine Suriye topraklarına girerek, Rakka kentini ele geçirdi. Valiyi kent meydanında asarak infaz eden cihatçı örgüt, bu kenti merkez haline getirerek diğer bölgelere de yayıldı.
İlk süreçte diğer örgütlerle iş birliği içerisinde Suriye sahasında hareket eden örgüt, kısa bir süre sonra Rakka merkezli İslam Devletini kurduğunu ilan ederek, cihat için savaşan tüm örgütlerin biat etmesini istedi. İslam Devletini tanımayan, biat etmeyen hemen herkesi İslam düşmanı, kâfir ilan ederek, savaş ilan etti. Cihatçı pek çok grubu kendisine biat ettirerek, bünyesine katarken, Nusra gibi el kaide kökenli bazı örgütlere ise “Allaha şirk koşmakla'' suçlayarak, savaş açtı.
Selefi bir anlayışla İslam’a yaklaşan İslam Cephesi, ilk İslam’ı, yani mezhepler öncesi var olan İslam’ı savunmakla, diğer şeriatçı örgütlerle arasına kalın bir çizgi çekmiş oldu. Dünyanın hemen her ülkesinde cami, cemaat ve İslami sivil toplum örgütleri bünyesinde çalışmaya yönelen örgüt, kısa sürede ciddi bir etki yaratarak, hızla gelişti.
Yıllar sonra ilk İslam devletini kurmuştur. Allah’ın tek bir devleti vardır, oda Rakka merkezli, olarak kurulan İslam devletidir. Kendisine Müslümanım diyen herkes İslam’ın bu son devletini tanımalıdır. Tanımayan İslam düşmanıdır, Müslüman değildir, savaşılması ve yok edilmesi gerekir.
Bu anlayış Suriye’de yürütülen şiddet eylemleriyle birlikte hemen her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de çok geçmeden taban bularak, örgütlenmeyi başardı. İlk süreçte topladığı insanları cihat için Suriye ve Irak sahasına taşırken bir süre sonra bu insanları kendi yaşam alanlarında “uyuyan hücreler'' olarak mevzilendirdi. Normal yaşamda yer alan bu yetişmiş ölüm makinaları, teçhizatlı olarak, eylem alanları için istihbarat ve örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüler. Suriye ve Irak sahasından tonlarca askeri malzemeyi Türkiye’ye sokan örgüt, artık yaşamın her alanına kanlı eylemlerle müdahale edebilecek boyuta ulaşmış oldu.
AKP iktidarın Suriye sahasında eylemlerde bulunduğu ev kendi siyasal çıkarlarına denk düştüğü için, hareket alanlarına izin veren, belirli alanlarda desteklediği diğer örgütlerle birlikte yardımlarda bulunduğu İslam Devleti örgütü, gelinen süreçte pek çok ülkede kanlı eylemeler yapabilecek bir güce ulaşmış oldu.
AKP hükümetinin yanlış ve kirli Suriye politikasının bir ürünü olarak bu boyutta güçlenen ve Türkiye için ciddi bir tehdit haline dönüşen İslam Devleti örgütü, Türkiye halkına karşı açıkça savaşa girmiştir. Kanlı eylemlerle sivil insanları hedef alarak, insanların sosyal yaşamdan kopararak, kendi alanlarına çekilmesi ve yerel alanlarda inisiyatif kazanılması yoluna gitmiştir.
İslam Devleti örgütü Türkiye’yi cihat alanı ilan etmiştir. AKP’nin Suriye politikasında vazgeçmeye dönük girişimleri sonrasında Türkiye’yi açıkça hedef alarak harekete geçmiştir. AKP’nin yanlış ve kirli Suriye politikasının ürünü olan bu örgüte karşı ciddi tedbirler alınmalıdır.