İsmail Saymaz: 9 işçi toprak altında, şirket müdürü dışarıda

Yıldız ve şöförler ne diye mesaideydi? Sahayı neden boşaltmamışlardı?

İki kamyon, maden sahası içindeki yolda art arda seyrederken 10 milyon tonluk toprak yığını harekete geçiyor. Arkadaki kamyon birkaç yüz metre ilerisindeki felaketi görüyor ve geri geri kaçıyor. Öndeki kamyon ise o kadar şanslı  değil; simsiyah bir toz bulutu tarafından yutuluyor. 33 yaşındaki Uğur Yıldız, bu kamyonun sürücüsüydü. Çiftay adlı taşeron şirkette sekiz yıldır çalışıyordu.

Yeni evliydi. Faciadan yarım saat önce ablasını arayarak, "Mesaim birazdan bitecek" dedi. Yıldız’la son görüşen, ablası oldu.

O ve üç arkadaşı atık toprağı yığın liçine boşaltmış yüklenmek üzere madene dönerken felakete yakalandılar.

HANİ E-MAİL ATILMIŞTI?

İliç Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifadeleri alınan Anagold’a ait Çöpler Altın Madeni’nin yetkililerine göre, olay günü saat 09.30’da yığın liçinde çatlak ve yarıklar tespit edildi. 

Yaklaşık bir saat sonra birimlere "Sahayı boşaltın" diye e-mail gönderildi. Hatta Anagold’un ABD’deki genel merkezi bile bilgilendirildi. 

Eğer öyleyse... Yıldız ve şöförler ne diye mesaideydi? Sahayı neden boşaltmamışlardı?

‘HABERLERİ YOKTU’

Kardeşi Doğukan Yıldız ağabeyi ve arkadaşlarının tehlikeden haberdar edilmediğini ifade ediyor. Yıldız: "Hiçbir bilgi verilmiyor. Demiyorlar ki, ‘Boşaltın.’ Mesailerine devam ediyorlar. Halbuki bazı bölümlere ‘Sahayı boşaltın’ talimatı gitmiş. Bunlara gitmiyor. İletişim kopuklukları var."  

Yıldız, ihmal zincirinden söz ediyor. Yıldız: "Kapasite artışlarına izin verildi, maden üç ay süreyle kapatılıp tekrar açıldı, işçilere bilgi verilmedi."

Yıldız, olay gününden beri yalnızca yer tespitiyle uğraşıldığını, aramaya geçilemediğini kaydediyor.

TEHLİKE BİLDİRİLMEDİ

Faciadan bir gün önce Maden Müdürü olarak göreve başlayan Mehmet Türk, ifadesinde, bu iddiayı doğruluyor. Türk, çatlaklar ve yarıklar olduğuna ve sahanın boşaltıldığına dair kendi birimlerine bilgi verilmediğini ifade ediyor.

Türk’ün ifadesinden: "Bu tehlike bize bildirilmiş olsaydı belki manganez sahasıyla ilgili tedbir alabilirdik. Madencilik faaliyetlerinin riskten dolayı durdurulması gerektiğine dair yönetim ya da iş güvenliği biriminden talimat ve uyarı gelmediğini biliyorum."

Türk, bildirim yapılmadığı için kamyonların çalıştığını anlatarak, şunları söylüyor:  

"Yığın liçi ile manganez arasından 100-200 metre mesafe var. Riskin büyüklüğüyle ilgili bildirim yapılmazsa yolun tehdit altında olduğundan benim birimimim bilgisinin olması mümkün değildir. Ocakların kapatılmasıyla ilgili bilgi gelmediğini bilmekteyim."

Türk, kamyon sürücülerinin bağlı olduğu Çiftay adlı taşerona kendilerinden bilgi gitmediği belirtiyor. Türk: "İş sağlığı ve güvenliği biriminin bildirim yapması gerekmektedir. Onların sorumluluğundadır. Tehlikenin bulunduğu yerde durdurma kararı verebilirler. Eğer uyulmazsa yönetime bildirilmesi gerekmektedir. Bize açık ocak faaliyetlerinin durdurulması hakkında tebliğ yapılmadı. Yapılmış olsaydı alt taşeronlara bildirir, önlemlerimizi kesinlikle alırdık. İş güvenliği biriminden de işin durdurulmasıyla ilgili talimat gelmedi."

Türk, neden bildirimde bulunulmadığına dair "Olayın bu kadar kapsamlı olabileceği ve diğer alanları etkileyeceği düşünülmemiş olabilir" dedi. Türk, felaketin fazla yüklemeden kaynaklandığını kaydediyor. Türk, tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrolle serbest bırakıldı.

ALIM SÜRECI UZADIĞI IÇIN RADARLAR GETIRILMEMIŞ!

Anagold Madencilik’in Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yalçın Demirci, adli kontrolle serbest bırakıldı. Demirci, savcılık ifadesinde, yakın geçmişe kadar, Anagold’un sahibi SSR Madencilik’in maden arama ekibinin başında olduğunu, 6 Şubat’ta yeni görevine atandığını söylüyor. Demirci, olay günü ABD’de olduğunu, O.A. adlı kişi tarafından haberdar edildiğini belirterek, şöyle diyor:

"O.A., bana çok gürültü duyduğunu, gürültünün liç sahasından geldiğini söyledi. Anagold’takilere detaylı bilgi almak için ulaştım. Bir buçuk saat detaylı e-mail geldi. Iain Ronald Guille ile görüştüm. ‘Operasyonu durdurmayı unutma’ dedim. Durdurduğunu söyledi."

Türkiye’de yetkili kişinin Guille olduğunu kaydeden Demirci, şöyle devam ediyor:

"Madenin çok tehlikeli sınıf kategorisinde bulunması nedeniyle en alttaki işçinin dahi tehlikeyi fark ettiği zaman durdurma yetkisi vardır. Zaten Guille, durdurma kararı vermiş. Neden sahada inceleme yapıldığını bilmiyorum." 

Bir uluslararası denetim firması tarafından madene iki radar ve iki Robotik Station cihazının gerekli olduğu yönünde rapor verdiği biliniyor. Gel gör ki raporun gereği yerine getirilmemişti. Demirci, ifadesinde, cihazlar yurt dışından getirildiği için alım sürecinin uzadığını belirterek, şöyle diyor: "Radar sistemindeki uyarının ne şekilde olduğunu bilmiyorum. DSİ’ye verilen bilgide radar sisteminde olaydan önce hareketlilik olduğunu öğrendim. Cihazların bu yılki bütçeye girdiğini, alımıyla ilgili onay alındığını bilmekteyim. Cihazlar yurtdışından alındığı için alım süreci uzamış olabilir. Benim bildiğim kadarıyla radar cihazlarının alımı yapılmıştı."

Alındıysa neden maden getirilmedi? Bu soru yöneltilmedi.  

Demirci’nin ifadesinden, SSR’nin İnivasyon Başkan Yardımcısı Jonathan Holden ve Direktör Allan Morris’in olay anından önce kapatılan yığın liçi sahasına girerek, işçilerin felakete yakalanmasına neden oldukları anlaşılıyor. Demirci, "Muhtemelen yığın liç sahasını gezmek için o bölgeye gitmişlerdir" diyor. Demirci, hiçbir yetki ve sorumluluğunun olmadığını, bilgisinin bulunmadığını iddia ediyor.

‘9 IŞÇI TOPRAK ALTINDA, ŞIRKET MÜDÜRÜ DIŞARIDA’

Anagold köylüleri taşeron ve işçi olarak madencilik faaliyetine kattığı için İliç’te ciddi bir ekonomik rant yaratıyor. 

Şirket Erzincanspor’a sponsor olurken...

Kamu kurum ve kuruluşlarına da bağışta bulunuyor. 

Erzincan Barosu Başkanı Adem Aktürk’e göre yerel basın suspayı ile susturuluyor. 

Bu yüzden Erzincan ve İliç’te baro ve Aktürk dışında Anagold’a yüksek sesle itiraz eden pek yok. Dün Aktürk’ü aradım. Hem felakete ilişkin görüşlerini...

Hem de Erzincan’daki suskunluğun nedenini sordum.

Bu felaket neden oldu?   

İhmal boyutunun sandığımızdan da fazla olduğu öngörüyorum. Radarlar alınsaydı, liç alanındaki toprak yüksek olmasaydı, denetim raporuna uyulsaydı, bu olay olamazdı. Şu an taksirle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermekten soruşturma yürüyor. Halbuki olay öngörülebilirdi. İşçilerin canının yok pahasına gittiğini düşünüyorum. Olası kastla yargılama yapılmalı. Şirketin ülke müdürünün neden dışarıda olduğunu mantıken de anlamış değilim. Dokuz vatandaşımız toprak altında, şirketin müdür dışarıda. Kafama yatmıyor.   

Neden İliç’te yeterince tepki yok?

Erzincan’da da tepki yok. 2022 yılında siyanür sızmasında 75 baro olarak açıklama yapmıştık. Erzincan ve İliç’ten tepki gelmişti. Burada bir ekonomik döngü ve iş gücü var. Para her şeyden öncelikli geliyor. Bu sadece Erzincan’ın sorunu değildir. Artık tüm Türkiye’nin sorunu. Bir çevre felaketi var.  Dokuz ailenin çocukları hala toprak altında. O toprağa kan bulaştı. Maalesef burada gündemde değil. 

Erzincanspor’un adı hala Anagold. Tamam destek sağlıyor ama dokuz can ortada yok. Buna tepki göstermeniz lazım. İnsanların canına mal olmuş olaydan Erzincanspor’a sponsor olmasını benimsemiyorum.

Başka maddi destekleri de var değil mi?

Üniversiteyle anlaşmaları var. Bir sohbette denk geldim. Bazı basın mensubu arkadaşlarımızdan, "Ekonomik destek sağlanırsa olumsuz haberlerinizi yapmayacağız" gibi şeyler durdum. Bazı kurumlara araba alındığını duydum. İlimizdeki bürokratlar ve siyasetçilerin bu firmayla ticari ilikilerini duydum. Duyarlı değiliz maalesef.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.