Kılıçdaroğlu, önceki gece saat 21.30'da gazetecilerin karşısına çıkmadan önce Merkez Yürütme Kurulu'nu (MYK) topladı.
MYK üyeleri “Sorumluluğu üstlenip istifa edelim” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Olmaz” diye yanıt verdi.
Toplantı biter bitmez açıklama yaptı.
Erdoğan'ı kutlamadı.
Mağlubiyetten söz etmedi.
Herhangi bir özeleştiri vermedi.
“Yürüyüşümüz sürüyor ve buradayız” dedi.
Böylece liderlikten ayrılmayacağını açıklamış oldu.
Kılıçdaroğlu, partiyi kurultaya götürmeyi aklından geçirmediği gibi, sanırım başarılı olduğunu düşünüyor. En azından taraftarları Bay Kemal'in Ecevit'in aldığı oyu da geçerek, CHP tarihinde rekor kırdığını söylüyor.
KILIÇDAROĞLU, EŞİTSİZ BİR YARIŞA GİRDİ
Baştan belirteyim.
Evet…
Kılıçdaroğlu demokrasi için çok mücadele etti.
Linç dahil, ağır bedeller ödedi.
Evet…
Eşitsiz bir rekabet vardı. Erdoğan devletin tüm araçlarını seçim kampanyası için kullandı. Kılıçdaroğlu, Kandil'le ilişkilendirildi. Montaj görüntüler izletildi. Halk kışkırtıldı.
Olası iktidar değişikliğine karşı TSK ve güvenlik bürokrasisi tahrik edildi.
Bütün bunlar yaşandı, doğru.
Ancak Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa, Erdoğan'ın yasal ve meşru araçları kullanmakla birlikte yasallığı ve meşruiyeti tartışmalı hamleler yapabileceğini öngörmüyor muydu?
Erdoğan'ın maç oynanırken kuralları değiştireceğini, hakemliği kendisinin yapacağını ve takımınızdaki kimi oyuncuları satın alabileceğini biliyor olmalıydınız, değil mi?
ERDOĞAN'IN EN ZAYIF GİRDİĞİ SEÇİM
Erdoğan, hiç olmadığı kadar zayıf ve güçsüzdü. 2018 yılından beri pespaye bir beş yıl geçirdi.
Sokaklarda tezgah kurup patlıcan ve hıyar sattılar.
Korona'da bir maskeyi dağıtamadılar.
İşbilmez kararlarıyla ekonomi krize sokuldu.
Halk Ekmek ve İş-Kur kuyrukları uzadıkça uzadı.
Türkiye Göçmenistan'a döndü.
6 Şubat Depremi öngörülmesine rağmen önlem alamadılar. İlk iki gün enkazı kaldıramadıkları için binlerce insan kurtarılamadı. Kimileri enkazdan çıkarıldığı halde ilk yardım verilemediğinden öldü. Kalan sağlara çadır sattılar.
İktidar dokunsan devrilecekti.
Türkiye…
15 Mayıs'a AK Partisiz uyanabilirdi.
DÖRT HATA
Anketlerde Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, en güçlü cumhurbaşkanı adaylarıydı. Yavaş ilk turda, İmamoğlu ikinci turda kazanıyordu.
Ancak CHP Genel Merkezi'ne göre ‘kazanacak aday' varsa o da, Kılıçdaroğlu'ydu.
Bu birinci hata.
Kılıçdaroğlu'nun, CHP rozetiyle ulaşamayacağı seçmenlere Millet İttifakı'yla ulaşma hamlesi kağıt üzerinde isabetliydi. İyi Parti'yle milliyetçilere, Saadet-Deva ve Gelecek'le muhafazakarlara, Demokrat'la merkez sağa açılmak istedi. Ne var ki ortaklarının temsiliyetini hatalı ölçtü.
Saadet-Deva ve Gelecek bir araya gelerek, Millet'ten farklı bir ittifak oluştursaydı, AK Partili kararsızlar için seçenek oluşturma ihtimalleri yüksekti. Davutoğlu ve Karamollaoğlu'nun çabaları Babacan'dan döndü.
CHP üç partiyi, cumhurbaşkanı adaylığında kendisine destek vermeleri karşılığında listelerine alarak, AK Parti'ye bir alternatif olmaktan çıkardı.
Bu ikinci hata.
Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa, yedi yardımcılı cumhurbaşkanlığı modelini ortaya atarak, Erdoğan'ın yurttaşın kafasında canlandırmak istediği koalisyonlu yıllar propagandasına tabak içinde malzeme verdi.
Bu da üç!
Dördüncüsü ise…
HDP'nin oy desteği anlatılamadı. Toplum Erdoğan'ın “PKK ile pazarlık” ve “Kandil ile işbirliği” söylemine ikna oldu. PKK'lıların Kılıçdaroğlu'na destek diye yorumlanacak açıklamaları iktidarın ekmeğine yağ sürdü.
Beka kaygısı hanedeki yangını bastırdı.
AK Parti'den sıtkı sıyrılan vatandaşlar beka kaygısından ötürü cumhurbaşkanlığında Erdoğan'a, parlamentoda MHP ve Yeniden Refah'a oy verdi.
Özdağ ile seçime 3 kala yapılan ittifak fayda vermedi. Hatta HDP'nin güçlü olduğu 18 şehirde 152 bin oy kaybettirdi.
Burada en mantıklı senaryo, HDP'nin ilk turda cumhurbaşkanı adayını çıkarmasıydı. HDP, ikinci turda Kılıçdaroğlu'nu destekleyebilir ve propaganda boşa düşürülebilirdi.
Ve bu da olmadı.
KAYBEDEN BAŞARISIZDIR
Kılıçdaroğlu toplamda 25.5 milyon oy ve yüzde 47.8'lik oranla ciddi bir sonuç elde etti.
Ancak 21 yıldır iktidarda olan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını ve parlamentoyu kazandığı ve siyasi ömrünü beş yıl daha uzattığı gerçeği orta yerde duruyor.
Seçimi kaybedip başarılı olduğunu söylemek mümkün müdür?
Ve bu doğru mudur?
Başarısızlığın ve kaybetmenin azı-çoğu olur mu?
Kılıçdaroğlu, az başarısız olduğu için Erdoğan'ın yetkilerinin azını muhalefete mi devrediyor?
Anladığım şu ki Kılıçdaroğlu, Mart 2024'teki yerel seçime ve imkan olsa 2028 yılındaki genel seçime kadar partinin başında kalmak istiyor.
Kılıçdaroğlu, 75 yaşında.
2028 yılında 80 yaşını devirecek.
Bu yaşta halkın umudu olabilmek mümkün müdür?
Kılıçdaroğlu, ‘yürüyüşünü' sürdürmekten evvel, biraz durmalı ve kazanması kesin olan seçimde Erdoğan'a nasıl ve neden yenildiğini izah etmeli.
Babalara yakışan…
Erdoğan'ın enkazını kaldırabilecek ‘evlatlarının' önünü kendi elleriyle açmaktır.