Bu iddianın sahibi, hemşire Abdullah Gül.
Hatay’da yıkılan hastanede eşini kaybeden, çalıştığı hastanenin yoğun bakımında 80 hastanın ölümüne şahit olan Gül, 6 Şubat’tan sonra çocuklarıyla Muğla’ya yerleşti.
Birlik-Sağlık-Sen’in temsilcisi olan Gül, Muğla Halk Sağlığı Laboratuarı’na tayin oldu.
Aynı bahçeyi paylaştıkları Menteşe Devlet Hastanesi için 2018 yılında "Depreme dayanıksız" raporu verildiğini ve yıkım kararı alındığını öğrendi. Hastane bu yüzden bir süre kapatılmış ve tekrar açılmıştı.
Gül, ilk önce dilekçeyle hastaneye başvurdu.
Sonuç alamayınca şikayetçi oldu.
Avukatı Mehmet Şükrü Durmuş aracılığıyla 26 Nisan’da Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulundu.
İKİ YIL SONRA YENİDEN AÇILDI
Dilekçeye göre...
Sıtkı Koçman Üniversitesi Hastanesi hizmete açılınca Menteşe Devlet Hastanesi’nin kapısına kilit vuruldu.
Çünkü üniversite tarafından hazırlanan raporda Menteşe Devlet Hastanesi’ndeki üç bloktan ikisinin depreme dayanıksız olduğu ve acilen yıkılması gerektiği belirtiliyordu.
Diğer blokun güçlendirilmesi şart koşuluyordu.
Gel gör ki deprem tahkik raporu beklenmeden, Menteşe Devlet Hastanesi’nin faaliyete geçmesi için 2018’de Sağlık Bakanlığı’na başvuruda bulunuldu. Hastane iki yıl sonra açıldı.
ECZACILAR İSTEMİŞ
Eski AK Parti Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcan, hastanenin açılma gerekçesini "Esnaflarımız, eczacılarımız ve vatandaşlarımızın beklediği bir talepti" diye izah ediyor.
Yani, hastane çevresindeki eczacıları memnun etmek için insan hayatını hiçe saymışlar.
800 BİN TL
Şimdi Gül’ün dilekçesinden öğreniyoruz ki...
Temmuz 2018’de
Menteşe Devlet Hastanesi’nin güçlendirilmesi için Sağlık Bakanlığı’ndan 800 bin TL ödenek alınmış. Ancak bu para hastanenin tadilatı ve boyası için kullanılmış.
DERHAL KAPATILSIN
Dilekçede, 6 Şubat hatırlatılarak, hastanenin kapatılması talep edilerek, şöyle deniyor:
"Böyle bir facianın yaşanmaması için bir an önce savcılığın harekete geçmesi, kamu güvenliğinin gereğidir.
Sağlık Bakanlığı’nın yapması gereken, hastanenin acilen faaliyetini durdurmaktır."
Güçlendirme için alınıp tadilat ve boya için kullanılan 800 bin TL’den ötürü kamunun zarara uğratıldığı belirtilerek, şüphelilerin cezalandırılması isteniyor.
HATAY’DA HASTANELERI MEZARLIĞA ÇEVIREN IHMALLER
Avukat Mehmet Şükrü Yılmaz, dilekçede, müvekkili Abdullah Gül’ü kastederek, "Yüzlerce insanımızın hayatını kaybetmemesi için bu olayı şiar edinmiştir" diye yazıyor.
Niçin şiar edindi, biliyor musunuz...
Gül, 6 Şubat’a kadar memleketi Hatay’da görevliydi. Hem sendikacı olarak, devleti uyardı.
Hem yıkılan hastanede eşini hem çalıştığı hastanede hastalarını kaybetti.
FAY HATTINA HASTANE
Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Güzelburç Mahallesi’nde kurulurken en çok itiraz eden, Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu’ydu.
2010’da "Birinci derece deprem riski olan bu noktaya hastane yapılması hem maliyeti katlar hem can kaybı olur" dediler.
"Kampüs hastanesi, ölüm projesi mi olacak!" yazılı pankartlar açtılar.
Gül, bu eylemleri düzenleyenler arasındaydı.
Tüm itirazlara rağmen hastane Amik Gölü havzasının üzerinde inşa edildi.
Zemini sulak topraktı.
Altından fay hattı geçiyordu. Hastane zeminini su basıyor; enerji hattının bulunduğu bus-bar sistemi arızalanıyordu. 2019’da TOKİ’den İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderilen bir yazıda "Hastanemizin bulunduğu bölgenin fiziki, coğrafi ve iklim şartları göz önünde bulundurulduğunda bus-bar sisteminin çok büyük risk oluşturduğu" vurgulandı.
Tahmin edersiniz ki, alternatif hat yapılmadı.
YOĞUN BAKIMDA 80 ÖLÜ
Abdullah Gül, protesto ettiği Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 2019’da yoğun bakım hemşiresi olarak atandı.
Depremde hastanenin duvarları çatladı, tavanı çöktü. Elektrikler kesildiği, jeneratörler devreye girmediği ve oksijen sistemi patladığı için yoğun bakımda tedavi gören, bebek ve çocukların da olduğu 80 hasta can verdi.
ÖDENEK YOK DİYE
Eşi Asiye Gül’ün çalıştığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ek binası yıkıldı.
Asiye Gül dahil, sekizi hemşire 72 can gitti.
Dosyaya göre...
Binanın güçlendirilmesine ilişkin başhekimlik, sağlık müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı 2021-2022 yıllarında defalarca yazışmış.
Üç kurum "bütün blokların yetersiz çıktığını" ve bu binanın ya yıkılması ya da güçlendirilmesi gerektiğini biliyormuş.
Bakanlık "Ödenek yok" diyerek, güçlendirme için 997.690.000 TL’yi vermemiş. Depremden 10 ay önce Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne "Döner sermayeden karşılayın, başınızın çaresine bakın" denilmiş.
YANDAŞ ECZANELER
Hastane neden taşınmamış?
Muğla’da olduğu üzere eczane sahipleri karşı çıkacağı için!
İddiaya göre ek binanın karşısındaki iki eczane AK Parti Hatay milletvekillerinin kardeşlerine, biri belediye başkanının ağabeyine ait.
Zaten dosyanın şüphelisi olan, eski İl Sağlık Müdürü Mustafa Hambolat, 14 Mayıs’ta AK Parti’den milletvekili aday adayıydı.
Gül’ün şikayeti üzerine savcılık, depremin yıldönümünden bir gün sonra, 7 Şubat’ta, Hambolat hakkında, görevi kötüye kullanmaktan soruşturma yürütülmesi için Hatay Valiliği’nden izin istedi.
Aylar geçmesine rağmen izin çıkmış değil.
Hambolat, halen bakanlıkta çalışıyor.
Bu arada, yıkılan ek binanın yerinde, milyonlarca TL harcanarak, çelik konstrüksiyonlu yeni il sağlık müdürlüğü inşa ediliyor, iyi mi.
"Eski il sağlık müdürlüğü ne oldu?" diye soracaksınız.
Depremde yerle bir oldu.
Çünkü...
Güçlendirilmesi için gönderilen paralarla duvarları boyanmıştı!