Nakşibendi Tarikatı'nın İskenderpaşa Kolu'na bağlı Hak-Yol Vakfı'ndan yetişen bir Danıştay üyesi, Hak-Yol'cuların yargıda egemenlik kurduğu, Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Danıştay'ı kontrolleri altına aldığı, Adalet Bakanlığı ve Yargıtay'da etkin oldukları ve Yargıda her tarikat ve cemaatin WhatsApp grubunu kurduğu iddiasını şiddetle reddetti. Danıştay üyesi, Hak-Yol'culara ilişkin iddiaları gündeme getirene yönelik de, "Yargıtay üyesinin durduk yerde bu iddialarda bulunması ister istemez, acaba kendi hakkında rüşvet/borsa iddialar var da HSK'ca incelenmesi ve soruşturulmasının önüne mi geçmek için bu çıkışı yaptı sorusunu akla getiriyor" sözlerini kaydetti.
Gazeteci İsmail Saymaz, halktv.com’da yayımlanan bugünkü yazısında, kendisine ulaşan Danıştay üyesinin ismini açıklamadan görüşlerine yer verdi. Danıştay üyesi, İskenderpaşa'nın Şeyhi Mahmut Esat Coşan'ın 2001'deki ölümünden sonra Hak-Yol Vakfı'nın öğrenci etkinliği kalmadığını savundu; "Arkası gelmedi. 1986 ile 1990 yılları arasında yetişenler var. Meslekte 20 ve 25. yılındaki insanlar" dedi.
Saymaz, “İşte, adı bende saklı olan Hak-Yol'cu Danıştay üyesinin yanıtları...” diyerek şu bölümü aktardı:
"Mevcut yüksek yargının kahir ekseriyeti 15 Temmuz'dan sonra milli güvenliğe karşı tehdit oluşturacak her tür oluşumla aidiyet, irtibat ya da iltisaklı kişilerin yargıdan temizlenmesinde titizlikle mücadele veren muhafazakâr, milliyetçi ve sosyaldemokratların destek verdiği Yargıda Birlik Platformu arasından 2014'te oluşan HSYK üyelerince seçilmiştir. Bir tarikat ya da yapının egemenliğinden bahsetmek mesnetsiz bir iftira olduğu gibi bu kişilere haksızlıktır.
İskenderpaşa'ya ilişkin "yargıyı ele geçirme" ve "FETÖ'cüleri koruma" şeklindeki haksız isnatlar ise Ekrem Dumanlı'nın 2014 yılındaki "Kim bu Hak-Yol'cular" söylemini hatırlatıyor.
FETÖ kumpaslarına karşı duran, kumpası gerçekleştirenlere karşı etkin soruşturmalar yürüten, 15 Temmuz'a yiğitçe duruş sergileyen, Yargıda Birlik Platformu kurucu kadrosunun önde gelen muhafazakâr isimlerinden olan bu kişilere FETÖ benzetmesi iftiradır.
Eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'in ifade ettiği üzere İskenderpaşa entellektüel birikimiyle FETÖ gibi taşeron örgütlerin önüne geçebilecekken, kaza gibi bir suikast neticesinde liderinin 2001'de vefat ettiği ve 28 Şubat'tan sonra Hak-Yol Vakfı'nın tüm şubelerinin kapandığı unutulmamalıdır.
Yargıtay, Danıştay ve HSK'nın ele geçirildiği ifadesinin bilgi, belge ve araştırmaya dayanmadan, meçhul bir Yargıtay üyesinin asılsız beyanları ile verilmesi mesnetsizdir.
FETÖ karşıtı YARSAV’a sızarak başkanını seçimle devirenler şüphesiz ki İskenderpaşa ve Menzil’e gönül bağı olanların içine sızarak renklenebilirler. Bu sızma ihtimalini ifade etmek yerine topyekün hedefe koyarak, milli güvenliğe tehdit görerek, "FETÖ gibi mücadele edilmeli" demek dindar insanları derinden yaralamıştır.
FETÖ ile mücadele adı altında bu iki gruptan hareketle tüm dini gruplara yönelik bu sorunlu bakış açısı, FETÖ ile mücadeleye onulmaz zararlar verecektir.
Bunlar FETÖ sözcülerinin söylemine hizmet edecek gayri milli, iyi niyetten uzak ve talihsiz açıklamalardır.
Meçhul (!) Yargıtay üyesinin durduk yerde bu iddialarda bulunması ister istemez, acaba kendi hakkında rüşvet/borsa iddialar var da HSK'ca incelenmesi ve soruşturulmasının önüne mi geçmek için bu çıkışı yaptı sorusunu akla getiriyor."