Davada 22 sanık yargılanıyor.
İddianame tek bir eylemi, Sinan Ateş suikastini konu alıyor.
Halbuki…
Ateş suikasti 2016’da MHP’deki yol ayrılığından sonra başlayan saldırıların son halkasıydı. Ateş’e gelinceye kadar birden çok ülkücü silahlı, sopalı, muştalı ve yumruklu saldırıya uğradı.
Ateş, hayatını kaybeden ilk kişi de değil.
Suikastten sekiz ay önce Mersin’de Çağrı Ünel’e saldırması için gönderilen Emrullah Kaplan da can vermişti.
Hal böyleyken…
Bu saldırılar ve failler arasındaki bağa odaklanılmadı.
Ateş suikastinde var olan suç örgütü karartıldı.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın aralarında bulunduğu 17 şüpheliyi içeren soruşturma dosyası, bizi Ateş suikasti ile önceki saldırılar arasındaki bağlantılara ve örgüte pekala ulaştırabilirdi.
Kanıt arıyorsanız…
Buyrun, ben sunuyorum.
Sen misin İmamoğlu’nu destekleyen…
CHP, 31 Mart 2019’da AK Parti’nin 25 yıllık İstanbul saltanatını alaşağı etti.
İmamoğlu, İBB Başkanı seçildi.
YSK, seçimleri iptal edip 24 Haziran’da yenilenmesine karar verdi.
Kendilerine ‘Demokrat Ülkücüler’ diyen 150 kişi 19 Haziran 2019’da İmamoğlu’na destek açıkladı. Aynı gün İmamoğlu’nun da katıldığı basın toplantısında bu tutumlarını açıkladıklar.
Otoparkta saldırı
Bu açıklamayı organize edenlerden birisi de İyi Parti İstanbul Kurucu Yönetim Kurulu üyesi Metin Bozkurt’tu.
Bozkurt, açıklamadan saatler sonra Beylikdüzü Yaşam Vadisi’ndeki iş yerindeyken, arabasından bir şey almak için gittiği otoparkta "Ülkü Ocakları adamın a… koyar" diye bağıran dört kişinin saldırısına uğradı.
Bir kişi de cep telefonuyla saldırı anını kaydetti.
Yıldırım, suçu üstlendi
O tarihte MHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi olan, bir bir yıl sonra Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’na getirilen Ahmet Yiğit Yıldırım, aynı gece, 20 Haziran’da saat 00.47'de Twitter’da Bozkurt’un saldırıya uğramış fotoğrafını paylaşarak, şunları yazdı:
"Kendisini Ülkücü olarak tanımlayarak, PKK sevici Ekrem Papazoğlu’na destek arayanlar er ya da geç Ülkücü adaletle tanışacaktır. Demokrat Ülkücüler adı altında namussuzluğa imza atanların sonu bellidir. Çakallara haddini bildiren Bozkurtlara bin selam…"
Bu sadece suçu ve suçluyu övmek değil, açık açık üstlenmekti.
Yıldırım, saldırıya MHP’nin imzasını atmıştı.
‘Hainler listesi’
Yıldırım, saat 00.13’teki ikinci tweetinde, ‘Demokrat Ülkücüler’in açıklamasına imza atanların listesini paylaşarak, şu tehdidi savurdu:
"Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in ismini kullanarak, PKK işbirlikçilerine destek arayan bu hainleri unutmayacağız!
Ya tam susturacağız ya kan kusturacağız!
Hainler listesi"
Üç saldırı
Tehdidin kayıtlara giren üç mağduru var.
İyi Partili Metin Bozkurt, o gün iş yerinin otoparkında dövüldü.
İmamoğlu bildirisine imza atan Zihni Pamukçu ile arkadaşları Mete Tüfekçi ve Çetin Söğüt, 21 Haziran’ı 22’sine bağlayan gece Ümraniye’de dokuz kişi tarafından dövüldü. Bir kişi saldırıyı telefona kaydetti.
İmamoğlu’na destek açıklamasını okuyan Yusufiyeli Ülkücüler Vakfı Başkanı Recep Küçükizsiz ise 20 Şubat 2020’de Üsküdar’da cami avlusunda saldırıya uğradı. Kadıköy Ülkü Ocakları Başkanı Hasan Görür, saldırıyı kaydetti.
Hem Bozkurt hem de Pamukçu, Yıldırım’dan şikayetçi oldu.
Ayrıca Yıldırım’ın ‘Hainler Listesi’ etiketiyle paylaştığı bildiride adı geçen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Hakan Ünser de suç duyurusunda bulundu.
İki davada ceza yedi
Bozkurt’a yönelik saldırıdan ötürü Yıldırım, soruşturma açıldı ve yalakama kararı çıkarıldı. Avukatıyla birlikte ifade verdikten sonra takipsizlik kararı verildi.
Ümraniye Davası'nda Yıldırım, tehditten sekiz ay hapis yedi.
Ünser’in açtığı davada tehditten beş ay, hakaretten 87 gün hapis cezası verildi.
Bu ceza 1740 TL’ye çevrildi.
Ve hükmün açıklanması ertelendi.
Yıldırım, davalar karara bağlandığında Ülkü Ocakları Başkanı olmuştu.
Öktem, tetikçiyi kaçıranlardan mı?
Gelelim, asıl kritik meseleye…
Yıldırım’ın avukatlığını Serdar Öktem üstlendi.
Öktem, Sinan Ateş Davası’nda tetikçiyi kaçırılmasına katıldığı şüphesiyle tutuklu yargılanıyor.
İddianameye göre…
Suikastin işleniği gün, 30 Aralık 2022’de Bursa’dan Ankara’ya gidiyor.
06 DB 7018 plakalı aracı kullanıyor.
Aynı gece Ankara’dan Bolu’ya devam ediyor.
Tarih, 31 Aralık’a dönerken…
Saat 00.41’de Bolu’daki Highway Alışveriş Merkezi’nde mola veriyor.
Şu tesadüfe (!) bakın ki…
Tetikçiyi Ankara’dan İstanbul’a kaçıran ‘çakarlı siyah Audi’ de dakikalar önce bu benzinlikte durmuş.
06 DB 7018 plakalı araç, Ülkü Ocakları’nın kullanımında.
Plakadaki ‘DB’ harflerinin ‘Devlet Bahçeli’ adının kısaltması…
Öktem’in rolü bu kadarla sınırlı değil.
T etikçiyi azmettiren Doğukan Çep’in 2014’te İstanbul Maltepe’de uyuşturucu çetelerine karşı mücadele eden Hasan Ferit Gedik’i öldürmesine ilişkin davada avukatıydı.
2013’te lise kavgasında bir öğrenciyi öldüren eski Çekmeköy Ülkü Ocağı Başkanı Ufuk Köktürk’ü de savundu.
Zaten Çep ve Köktürk, koğuş arkadaşıydı.
Köktürk, Ateş suikastinden hemen önce Çep’e para gönderdiği için cezaevine kondu. Tutuklandığında MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu’ndaydı.
(Ahmet Yiğit Yıldırım'ın Sinan Ateş davası sanığı Serdar Öktem'e verdiği avukatlık vekaletnamesi)
Al, sana örgüt
Öktem’e dönersem…
Yıldırım’ın Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’na atandığı yıl bir süre yardımcılığını yaptı.
Yani, yalnızca avukatı değildi.
Yol arkadaşıydı.
Alt alta toplayıp hesap edin.
Çep, suikasti planlayıp tetikçiyi buluyor.
Köktürk, cinayette kullanmak üzere Çep’e para gönderiyor.
Öktem, hem bu iki sanığın avukatı…
Hem cinayetten sonra tetikçiyi kaçırmakla suçlanıyor.
Hem de Yıldırım’ın iki saldırı ve bir şikayette savunmasını üstleniyor.
Ha, bu arada…
Yıldırım, Sinan Ateş suikastinde ek soruşturma dosyasında 17 şüpheli arasında ilk sırada yer alıyor. Hakkında yurt dışına çıkış yasağı var.
Bütün bu delillere rağmen savcı, Sinan Ateş suikastinde örgütü bulamıyor.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı tehditten sekiz ay ceza yedi
Yıldırım’ın ‘Hainler Listesi’ etiketiyle paylaştığı, İmamoğlu’na desteğini açıklayan ülkücülerin bildirisinde İyi Partili Zihni Pamukçu’nun da imzası vardı.
Yıldırım’ın tehdidinden bir gün sonra…
İstanbul’da yenilenen seçime iki gün kala, 21 Haziran 2019’da, İyi Parti olarak Ümraniye’de açtıkları standa gitti. Standın karşısında 10-15 kişilik şüpheli bir grubun oturduğunu, içlerinden birisinin kendilerini telefonuyla kaydettiğini gördü. Pamukçu da onları çekti.
Pamukçu ile arkadaşları Mete Tüfekçi ve Çetin Söğüt, o akşam Alemdağ’da çay ocağında sohbet etti. 22 Haziran’ın ilk saatinde evlerine gitmek üzere çay ocağından çıkıp Gaffarefendi Sokağa girdiler.
Pamukçu:
"Yüzlerini görmediğim, eşgal belirtemeyeceğim, tanımadığım 10-15 kişilik grup bana ve arkadaşlarıma aniden ve sebepsiz saldırdı. Yere düştüm, yaralandım. Yerdeyken vurmaya devam ettiler."
Pamukçu, kalkıp caddeye koşarken muştayla bir darbe yedi ve yere kapaklandı.
Pamukçu:
"Olay yerinde baygınlık geçirdim. Kalp hastası olduğum için çarpıntı yaşadım. Kendime geldiğimde hastanedeydim."
Pamukçu, ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Burnu kırılmıştı.
(9 kişi tarafından darp edilen Zihni Pamukçu'nun saldırı sonrasına ait görüntüsü)
Dokuzu vurdu, biri kaydetti
Görüntülere göre üç adama dokuz kişi saldırdı, biri telefonuyla kaydetti.
Saldırganlardan biri kimse yardıma gelmesin diye silah çıkarıp havaya doğru doğrulttu.
Sonra da kaçtılar.
Beşinin kimliği tespit edildi.
İfadeyi almak üç ay sürdü
Yıldırım, altıncı şüpheli olarak dosyaya eklendi.
Gel gör ki…
İki ay sonra, 8 Ağustos 2019’da, telefon numarası bulunabildi.
İfade işlemi için Ümraniye Emniyeti’ine gelmesi bildirildi.
"Kurban Bayramı tatilinden sonra verebilirim" dedi.
Tatili öyle uzamış olmalı ki…
Bu görüşmeden bir buçuk ay sonra, 20 Eylül 2019’da, ifadeye geldi!
Yanında avukatı Serdar Öktem vardı.
Yıldırım’a tehdit, beş saldırgana da basit yaralamadan İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Yıldırım, bir duruşmaya bile katılmadı.
Yargılama Sinan Ateş suikastine 22 gün kala, 8 Aralık 2022’de bitti.
Tehdit değil, şiirmiş
Avukatı Öktem, "Müvekkilim Ülkü Ocağı Başkanı olup işlerin yoğunluğu nedeniyle sosyal medya hesabını sadece kendisi kullanmamaktadır. 4-5 tane danışmanı tarafından da kullanılmakta olup mesajın kim tarafından atıldığı tespit edilememiştir" dedi.
Diğer avukatı Abdulaziz Sekban ise şöyle konuştu:
"Ya tam susturacağız, ya kan kusturacağız’ şeklindeki ifade bir slogandır. Siyasette kaba söz veya ağır eleştiri olarak kabul edilebilir."
Avukat Mahmut Nedim Suiçmez de "Slogan ve bilinen bir şiir olan söylemlerinden matufiyet şartı gerçekleşmemiştir" şeklinde konuştu.
(İYİ Partili Metin Bozkurt, Ekrem İmamoğlu'na destek verdiği için 19 Haziran 2019'da saldırıya uğradı. Ahmet Yiğit Yıldırım, bu saldırıda şüpheli olarak ifade verdi. Avukatı Serdar Öktem'di)
Duruşmaya gelmediği halde…
Pamukçu, Tüfekçi ve Söğüt’e saldırıdan ötürü beş sanığa ikişer yıl dokuzar ay hapis verildi.
Yıldırım’a tehditten sekiz ay ceza kesildi.
Duruşmaya gelmediği halde ‘yargılama sürecinde pişmanlığı’ nedeniyle cezası 4800 TL’ye çevrilip 10 taksite bölündü.
O kişi, Doğukan Çep’ti
Karardan 22 gün sonra Ateş öldürüldü.
Azmettirici Doğukan Çep, 5 Ocak 2023’te yakalandı.
Zihni Pamukçu, Çep’in fotoğrafını gördüğünde "İşte, o!" dedi.
Saldırıya uğradıkları gün İyi Parti standını telefonla kaydeden ve darp edildikleri sırada kimse yaklaşmasın diye silahını havaya doğrultan sakallı yüz aklına geldi.
O kişi, Doğukan Çep’ti.
(Ümraniye'de 22 Haziran 2019'da Zihni Pamukçu, Mete Tüfekçi ve Çetin Söğüt'e yönelik saldırı sırasında silahını havaya doğrultan kişinin Doğukan Çep olduğu iddia ediliyor)
‘Ya tam susturacağız kan kusturacağız’ sözü ifade hürriyetiymiş
Hakan Unser, 1996 - 1997 yılları arasında Ülkü Ocakları Genel Başkanıydı.
İyi Parti’nin kurucuları arasında yer aldı.
İmamoğlu’na destek veren ülkücülerden olduğu için Yıldırım tarafından hedef gösterilince tehdit ve hakaret iddiasıyla Ankara 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açtı.
‘Altı kişilik heyet’
Yıldırım, şahsi Twitter hesabını altı kişilik danışman heyetinin kullandığını iddia ederek, şunları söyledi:
"Twitter hesabı bana aittir. O dönem siyasi işlerimin yoğunluğu nedeniyle hesabımı ben kullanmıyordum. Altı kişilik danışman heyeti tarafından kullanılıyordu. Paylaşımın kim tarafından yapıldığını bilmiyorum. Ancak kesinlikle ben yapmadım. Danışmanlarım ‘Şu paylaşımı yapalım mı’ diye soruyor. İçeriklerini tam bilmeden paylaşmalarını söylüyorum. Bu paylaşım bu şekilde yapılmış olabilir. İçeriğini sorgulamıyorum. Söz konusu paylaşımın nasıl yapıldığını, onay verip vermediğimi hatırlamıyorum."
İki suçtan ceza
Mahkeme, Yıldırım’ın paylaşımı bilmiyor olmamasını hayatın olağan akışına aykırı buldu.
Dava 6 Nisan 2021’de sonuçlandı.
Karardan:
"Kendi adına açılmış hesaptan yapılan paylaşımdan haberinin olmaması veya böyle bir paylaşımın doğuracağı sonuçları tahmin edebilecek konumunda olan sanığın onayından geçmeden paylaşımın yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı…"
Tehditten beş ay, hakaretten 87 gün hapis cezası verildi. Ve 87 günlük ceza 1740 TL’ye çevrildi.
Ardından hükmün açıklanması ertelendi.
Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi de itirazı reddetti.
(Ahmet Yiğit Yıldırım, Hakan Ünser'i tehdit ettiği gerekçesiyle 8 ay hapis cezası aldı)
Adalet Bakanlığı devrede
Yıldırım’ı kurtarmak için siyaset devreye girdi.
Adalet Bakanlığı’nın başvurusu üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Şubat 2023’te kanun yararına bozma için Yargıtay 6. Ceza Dairesi’ne başvurdu.
Başvuruda, Yıldırım’ın savurduğu tehdidin ifade özgürlüğüne girdiği iddia edildi.
İşte, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazısı:
"Paylaşımın kışkırtıcı ve kaba olduğu, bazı ifadelerin meşru bir şekilde saldırgan olarak tanımlanabileceği varsayılsa bile, bu ifadelerin yine de somut olgusal ifadeler olmayıp değer yargılarından ibaret olduğunu gözlemlemiş olmakla, neticeten ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, dolayısıyla sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."
MHP’li HSK üyesinin kardeşi
Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 14 Aralık 2023’te tebliğnameye uyup kanun yararına bozma talebini oybirliğiyle kabul etti.
Dairenin başkanı, Hüseyin Kocabey’di.
MHP kontenjanından Hakimler Savcılar Kurulu Birinci Daire üyesiyken, 2021 yılında istifa eden ve bir yıl sonra Devlet Bahçeli’nin Hukuk Danışmanlığı’na getirilen Hamit Kocabey’in kardeşi.
Dava 17 Mayıs 2024’te Ankara 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yeniden görüldü.
Ve beraatle bitti!