İsmail Saymaz yazdı: AKBİL gişesinden Suriye’de cihada

Faraşoğlu, 14 Temmuz 2005’te İETT Anadolu Bölgesi Hareket Şefliği’ne geçti. AKBİL gişesinde çalıştı.

Yavuz FaraşoğluKadir Topbaş’ın başkanlığı sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı KİPTAŞ’ta işe alındı.

Giriş tarihi, 11 Ekim 2004.

Sabıka kaydı temiz.

Faraşoğlu, 14 Temmuz 2005’te İETT Anadolu Bölgesi Hareket Şefliği’ne geçti. AKBİL gişesinde çalıştı.

Derken, 9 Ağustos 2014’te yıllık izne ayrıldı.

İş başı yapması gerekirken dönmedi.

Baba Faik Faraşoğlu, 4 Kasım 2014’te İETT’ye gelerek, “Oğlum Suriye’ye gitti ve orada vefat etti” dedi.

Baba Faraşoğlu’na göre oğlu 25 Ekim 2014’te ölmüştü. Ancak ölümüyle ilgili elinde evrak yoktu. İBB, 17 Kasım 2015’te Faraşoğlu’nun iş akdini feshetti.

Bir ay sonra…

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İBB’ye yazarak, “Yürütülmekte olan tahkikatla ilgili Yavuz Faraşoğlu isimli şahsın AKBİL görevlisi (olarak) veya başka bir görevde halen çalışıp çalışmadığının bildirilmesini” istedi.

IŞİD ya da El Kaideci

Faraşoğlu hakkında açık kaynaklarda bilgi bulunmuyor. Büyük ihtimalle IŞİD veya El Kaide’ye katıldı.

Kim bilir…

Belki çatışarak, belki bir intihar eyleminde öldü.

PKK/YPG’ye katılmış olamaz mı?

Olabilir elbette.

Ancak PKK kendi saflarında ölenleri ‘şehit’ diye ilan ettiği için ismine ulaşmak kolay olurdu. Bu yüzden Faraşoğlu’nun radikal bir selefi olma ihtimali daha yüksek.

İBB’ye girerken radikal miydi yoksa çalışırken mi radikalleşti; bilinmiyor.

Bombalı eylemden sabıkalı üç İBDA/C’liyi işe alan, bu örgütle bağlantılı Kökler Derneği’ne yardımda bulunan AK Partili belediye yönetiminin bir selefiyi AKBİL gişesinde çalıştırmasına şaşırmıyorum da…

Şükrediyorum ki Faraşoğlu, Suriye’de savaşmayı tercih etmiş!

Düşünsenize; ya cihadını Türkiye’deki ‘tağudi düzene’ ve ‘müşrik Türklere’ karşı vermeyi tercih etseydi? Her İBB otobüsü bir hedefe dönmez miydi? Bu ihtimali düşünmek bile çok korkutucu değil mi?

AK Parti’nin kara defteri

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün Saraçhane’de düzenlediği basın toplantısında, AK Parti’nin kara defterini açarken, “Acaba” dedim, “Başka Yavuz Faraşoğlu var mı? "

İmamoğlu, sınırlı bir tarihi aralığına değindi.

Mevlüt Uysal’ın İBB’yi yönettiği 28 Eylül 2017-31 Aralık 2018 tarihleri arasındaki 15 ay.

Bu tarih aralığında İBB’ye 30.798 işçi alındı.

Bunlardan 5608’inin adli sicil kaydı (sabıka kaydı) yoktu.

Üstelik adli sicil kaydı olmadan, değil işe girmek, staj yapmak bile mümkün değilken…

Uysal, kendi iş yerine bu şekilde işçi alır mıydı?

İBB, yol geçen hanı mı?

Besbelli bu kişiler AK Parti referanslıydı ve devlette çok uzun bir zamandan beri AK Parti üyelik kartı, sabıka kaydından daha güvenilir bir teminat sayılıyor.

Ayrıca 5870 kişinin adli sicil kaydı özel seçeneğinden alınmış.

Oysa İçişleri Bakanlığı’nın İmamoğlu hakkındaki terör soruşturmasında yöneltilen suçlamalardan biri, adli sicil kaydı istenirken, kamu yerine özel seçeceğinin işaretlenmesi. İmamoğlu’nun hülle yoluyla ‘teröristleri’ İBB’ye doldurduğu iddia ediliyor.

Öyleyse Uysal’ın aldıkları ne oluyor?

“Özel değil, genel” mi oluyor?

Yine aynı dönemde 324 sabıkalı İBB’ye girmiş.

İkisi cinsel tacizden…

Altısı uyuşturucu kullanmak ve satmaktan…

Otuzu ölümle tehdit ve yaralamadan…

Beşi terörden sabıkalı.

Beş kişiden üçü, bombalı saldırıdan hükümlü İBDA/C’liler!

Gelelim, zurnanın zırt dediği yere: 10.858 kişiden güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istenmemiş!

Bu, işe alınan üç çalışandan biri demek.

İmamoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı üzerine Kasım 2019-Nisan 2021 arasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmadı diye suçlanırken; Uysal, o tarihte zorunlu tutulan bu işlemi yapmamış.

Bu yüzden tahkikat geçirmiş mi?

Ne gezer!

Belediye aynı belediye, bakan aynı bakan

Sanılmasın ki Uysal’ın görev yaptığı zaman aralığında İçişleri Bakanlığı koltuğunda Süleyman Soylu’dan başkası vardı.

Belediye, aynı belediye.

İşlem, aynı işlem.

Bakan da aynı bakan.

Değişen, ne?

Değişen, İBB’nin muhalefete geçmiş olması ve İmamoğlu’nun Erdoğan karşısındaki en güçlü cumhurbaşkanı aday adaylarından biri haline gelmesi.

İBB AK Parti’deyken, zorunlu olduğu halde adli sicil kaydına, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına bakmayanlar; şimdi yasanın emrini yerine getirdiği için İmamoğlu’nu terörle ilişkilendirmeye çabalıyor.

İBB’ye girmese yakalanmayacak mı?

İçişleri Bakanlığı, dağdan indiğini iddia ettiği PKK’lıları düzde değil, evde değil, çarşıda pazarda dolaşırken değil, ancak İBB’de işe girince saptayabiliyor.

Ne yani…

PKK’lılar CHP’li belediyede işe girmese yakalanmayacak mı?

Bu yalnızca siyasi çifte standardın kanıtı değil.

İBB’ye kurulan tuzağın da itirafıdır.

İmamoğlu, şöyle diyor:

“İBB’ye tuzak kurulmak üzere bir kumpas planı yapılmıştır.”

Bu kumpası boşa çıkarmanın yolu, AK Parti’nin kara defterini aralamak.

Ancak bu araştırma, Uysal’ın iki yılından ibaret kalmasın. İmamoğlu’ndan önceki bütün 25 yıl irdelensin.

Elbette, İmamoğlu döneminde, varsa, dağa çıkarken yakalanmış PKK’lıyı bilelim.

Fakat yılbaşında İstiklal Caddesinde bomba patlatan, Atatürkçü Düşünce Derneği’ne bomba atan İBDA/C’liyi de…

Ve Suriye’de savaşarak ölen AKBİL gişesi çalışanını da öğrenelim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri

Devlet, ticarethane değildir
Öğretmenlere yönelik fiillerde cezalar yarı oranında artırılacak
"Daha kaç kişiyi öldürmesi gerekiyor?"
Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanları, Kazakistan'da buluştu
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın BAE Ziyareti: İş Birliğinde Yeni Adımlar