Arayış.
Sosyal demokratları en iyi ifade eden sözcük, budur diye düşünüyorum. Çünkü CHP’lilerin hem ülkede hem de parti içinde iktidar olma arayışları asla tükenmiyor.
Şu günlerde CHP’nin kulislerinde yeni bir arayıştan daha söz ediliyor.
“Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilirse rozetini çıkarmasın, CHP’yi yönetsin” arayışı.
Ne zamana kadar?
Güçlendirilmiş parlamenter demokratik sisteme geçilene kadar.
İnme garantisi
Bu arayışı savunan Kılıçdaroğlu’na yakın bir milletvekiline göre…
İyi Parti lideri Akşener, başbakan olacağını açıkladığı için cumhurbaşkanı adayının CHP’li olması gerekiyor. En güvenilecek kişi, bu görüşe göre Kılıçdaroğlu.
Çünkü görev süresinin bitmesini beklemez ve yetkilerinin tümünü kullanmaz diye düşünüyor. Mansur Yavaş’ın ya da Ekrem İmamoğlu’nun ‘inme garantisi' olmadığını savunuyor.
Ayrıca cumhurbaşkanının Altılı Masa’da ağırlığının olması gerektiğini düşünüyor.
‘Lafımızı yutmuş olacağız ama…’
CHP’li milletvekiline “Bu arayış partili cumhurbaşkanlığına karşı çıkan ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunan CHP için çelişki olmayacak mı?” diye sordum.
“Doğru, haklısınız” diye tasdik ediyor.
“Lafımızı yutmuş olacağız siyaseten, farkındayım” diyor. Fakat şöyle devam ediyor:
“Şu an Anayasamız partili cumhurbaşkanlığını öngörüyor.
Partili cumhurbaşkanlığını anayasa değişikliğine kadar sürdürmekte hukuki bir sorun var mı? Yok. Kemal Bey’in, parlamenter sisteme dönene kadar partiye hakim olabilmesi için tepede kalması lazım.”
Aksi halde?
“Kongre kavgaları çok yıpratır. Hem Kılıçdaroğlu’nu, hem de partiyi. Kaç genel başkan adayı var, bir düşünsenize.”
Kılıçdaroğlu sonrası için üç isim geçiyor:
- Grup Başkanvekili Özgür Özel
- Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu
CHP’li milletvekili, partili cumhurbaşkanlığının en çok iki yıl süreceğini, iki yıl sonra AK Parti’nin parlementer sisteme dönmeyi destekleyeceğini savunuyor. TBMM’de yapılacak anayasa değişikliğiyle Kılıçdaroğlu, partisiz hale gelecek.
Arayıştan Kılıçdaroğlu’nun haberi var mı?
Anladığım kadarıyla var.
Çünkü “Bırakmayın” diyorlar.
O ne diyor?
Tayyip Erdoğan modeli
CHP’de, bu arayışa itiraz edenlere göre, Kılıçdaroğlu’nun “Olur” demesi mümkün değil. Çünkü Kılıçdaroğlu, ilk günden beri “Aday olduğumda genel başkanlığı bırakırım” görüşünü savunuyor.
Ancak CHP’nin önde gelenleri “Seçim sürecinde kurultaya gidemeyiz” diyerek, Kılıçdaroğlu’nu şu formüle ikna etti:
CHP lideri, aday olduğunda parti meclisine dilekçe verip “Cumhurbaşkanı adayıyım. Bu süreçte başkanlık yetkilerini kullanmayacağım” diyecek ve yerine bir genel başkan vekili atanacak. Kılıçdaroğlu, seçimi kazanırsa “Partili cumhurbaşkanı olmaz” diye istifa edecek.
Arayışa karşı çıkanlara göre Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçildiğinde tarafsız kalması gerektiği için bir yardımcısının CHP’li olması gerekiyor.
Bir CHP’li milletvekili de arayışı ‘Tayyip Erdoğan modeli’ diye eleştiriyor.
Şöyle diyor:
“Yok öyle bir arayış! Genel başkan da istemez. Yapmaya kalkarsa bugüne kadar söylediği her lafı çiğnemiş olur. ‘Ben partimin başındayım ama olmaman gerekir. Oy kullanın ve ben partimin başında olamayayım’ derseniz, ‘Madem doğrusunun bu olduğuna inanıyorsun, niye bırakmıyorsun, hani sözün vardı?’ derler. İhtimal dahilinde görmüyorum. Buna CHP’nin iç dinamikleri de izin vermez. Partiyi türbülansa sokacak hesaplar.”
Bu hesabı kimler ne için yapıyor?
CHP’li milletvekili şu görüşü savunuyor:
“Partimizin mevcut delegasyonla kurultaya gitmesinden kim rahatsız olursa aksini savunuyordur. ‘Ben bu delegeden oy alamam’ diyenler, genel başkan biraz daha devam etsin, bu sırada yeni delegasyon oluşturalım’ şeklinde hesap yapanlar bu lafları söylüyordur.”
Size sosyal demokratların lügatinde, en az ‘Arayış’ kadar yer edinmiş ikinci sözcüğü hatırlatmalıyım:
O da kurultay.