İsmail Saymaz yazdı: Türk Milleti adına değil, Beştepe adına

''Ekranlardaki sızlanmaları sizi aldatmasın sakın''

Bakmayın siz iktidar yanlısı gazetecilerin Ekrem İmamoğlu’na verilen 2 yıl 7 aylık hapis cezasını eleştiriyor görünmelerine.

Ekranlardaki sızlanmaları sizi aldatmasın sakın.

Türkiye’de yargı 15 Temmuz sonrası ilan edilen olağanüstü hal rejimiyle birlikte çoktandır Beştepe’nin avukatlık bürosu olarak hizmet veriyor. Siyasi davalar AK Parti’nin ihtiyaçlarına göre açılıyor.

Örneğin, Gezi Parkı Davası sol muhalefeti…

Selahattin Demirtaş ve Kobani Davası, Kürt hareketini…

28 Şubat ve Amiraller davaları, iktidara boyun büktürülememiş yurtsever askerleri cezalandırıyor.

Rahip Brunson, Deniz Yücel, Cemal Kaşıkçı, Mavi Marmara ve Büyükada davalarının uluslararası pazarlıklarda kullanıldığını bilmeyen kalmadı.

Bugün hiçbir siyasi dava yoktur ki Erdoğan’a rağmen beraat ya da mahkumiyetle bitsin. Hiçbir sanık yoktur ki Erdoğan’a rağmen tutuklansın ya da salıverilsin.

Ekrem İmamoğlu Davası da ceza verilmek üzere tasarlanan ve bu amaca uygun şekilde sonuçlandırılan bir siyasi yargılama projesidir. Daha doğrusu, cezalandırma projesi.

Hatırlayın.

Seçim öncesi Ordu Valisi Seddar Yavuz’a hakaret ettiği savıyla İmamoğlu’na soruşturma açılmıştı. Erdoğan, miting meydanlarında, “Cezası belli bir süreyi aşarsa başkanlığı düşecektir” diyerek, İmamoğlu’nu daha seçilmeden görevden almakla tehdit etmişti.

Bu dava para cezasıyla bitti.

İBB’ye çökmeye güçleri yetmedi.

Ahmak Davası

Bu kez ‘Ahmak Davası’ kurgulandı.

İstanbul’da, İmamoğlu’nun zaferiyle biten 31 Mart seçimlerini iptal ettiren kudret, sandıkta kaybettiği belediyeyi yargı darbesiyle geri almak için bu projeyi geliştirdi.

İmamoğlu, kendisine “Ahmak” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya cevap verirken, seçimleri iptal edenleri ahmak olmakla suçlaması gerekçe gösterildi.

Davanın ilk hakimi kendisine ‘dikte edilen’ cezayı vermeye ve siyasi yasak uygulamaya direnince Samsun’a sürüldü.

Uygun hakim bulundu.

İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay hapis cezası verildi.

Siyasi yasak uygulandı.

‘Ahmak’ demek suç mudur?

İmamoğlu, ceza almasına yol açan açıklamasında YSK’yı veya kurul üyelerini anmıyor.

Soylu’ya yanıt verdiğini söylüyor.

Bir an için YSK’ya yönelik olduğunu kabul etsek bile bu sözlere ceza vermek için kanun zorlanıyor.

Türk Ceza Kanunu’nu kaleme alan Prof. İzzet Özgenç ve Prof. Adem Sözüer ile eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi Prof. Ahmet Gökçen’in yargılamaya sunduğu mütalaada şöyle deniyor:

“İmamoğlu’nun sözleri değerlendirildiğinde seçimlerin iptaline yönelik eleştiri niteliğinde olduğu, iptal kararı veren veya verdirenleri küçük düşürmeye, saygınlıklarını rencide etmeye matuf olmadığı, hakaret suçunun oluşmadığı…”

Vaktiyle AK Partiyi desteklemiş veya iktidara muhalif olmamış üç hukukçunun ifade ettiği üzere İmamoğlu’nun sözleri olsa olsa ağır eleştiridir. Erdoğan’ın ‘sürtük’ şeklindeki açık hakaretinin eleştiri sayıldığı hukuk düzeninde ‘ahmak’ yalnızca bir tespit olabilir.

İki hedef

İmamoğlu Davası’nın iki hedefi var:

Bir: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) çökmek. Erdoğan, çeyrek yüzyıldır elinde tuttuğu İBB’yi kitlesi için istihdam merkezi, siyasi faaliyetleri ve yandaş kuruluşları için finans kaynağı olarak kullanıyordu. El değiştirince AK Parti ile İBB arasındaki hortumlar kesildi. İktidar 2023 seçimine giderken, İBB olanaklarını kullanmak istiyor.

İki: AK Parti’yi 2014 yılında Beylikdüzü’nde, 2019’da iki kez İstanbul’da alt eden İmamoğlu, Binali Yıldırım’ı değil, gerçekte Erdoğan’ı mağlup etmişti. İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı aday adayları arasında en güçlü isimlerden biri olduğu biliniyor. AK Parti, İmamoğlu’ndan tedirgin oluyor. İmamoğlu, bu yüzden siyaset sahnesinden silinmek isteniyor. Gerek 2023’teki cumhurbaşkanlığı seçiminden, gerekse 2024’teki yerel seçimden…

Fiili darbe

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ya da AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “Bu karar henüz kesinleşmedi, istinaf ve Yargıtay süreçleri var” şeklindeki sözleri, Erdoğan’ın “Ben ekonomistim” demesi kadar ciddiye alınabilir.

Güçlü bir siyasi ve toplumsal itiraz geliştirilmezse karar birkaç ayda onanır.

Unutmayın ki Selahattin Demirtaş’ın cezası 41, eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’nınki 35 günde onandı.

İmamoğlu Davası, Beştepe’nin siyasi ihtiyaçları için tasarlanan ve İstanbul Anadolu Adliyesi’nde yürürlüğü konulan bir projedir. Bana sorarsanız karar, adliye dışında yazılıp duruşmada tutanağa dönüştürüldü. Yargı yoluyla siyasete yapılan bir müdahale bu.

Fiili bir darbe.

“Türk Milleti adına” değil, Beştepe adına hüküm verildi. Karar hukuki olmadığı için temyizi de adliyelerde olmayacak.

Temyiz mercii Türk Milleti’nin bizzat kendisidir.

Ne istinaf mahkemesine itiraz ederek…

Ne de Yargıtay’a giderek…

Bu karar ancak siyaseten mücadele ederek bozulur.

Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere, Altılı Masa’daki her bir lider İmamoğlu’na verilen cezayı, kendisine kesilmiş saymalı. İmamoğlu’na yönelik belediye darbesi püskürtülmezse sıra Mansur Yavaş’a ve Kemal Kılıçdaroğlu’na gelecek. İmamoğlu’nu İBB’de oturtmayan zorbalık, sanıyor musunuz ki Beştepe’yi Altılı Masa’ya teslim eder.

Ne demişti, Erdoğan?

“İstanbul’a kaybeden Türkiye’yi kaybeder.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.